"Holding patronu değilim. Ve ben holding patronlarının sonunu gördüm... Medyada tanınır olanlarının sonunu gördüm... Allah sonumuzu hayır etsin diyorum. Önümde o kadar çok örnek var ki.. Jetlere binenler şimdi binemiyor."
Yukarıdaki sözü tam dört yıl önce söyledi. Bugün o söylediği sonla karşılaştı. Hayatın cilvesi...
Kars'ın Digor ilçesinde doğmuş. Bugün 43 yaşında… 30 yaşlarında başlayan zenginleşme serüveni, son 10 yılda Türkiye'nin en zenginleri arasına girmesine neden olmuş? İstanbul'da ayakkabı boyacılığı yapmış, Tencere satmış...
Tencere satarken Amerika'da yaşayan bir Türk vatandaşı ile tanışmış. Kendisini Amerika'ya davet etmiş. “Fırsatlar ülkesi Amerika, gel oraya zengin olursun" demiş. Davetiyesi gelince, pasaportunu da çıkartıp Amerika'nın İstanbul Konsolosluğu'na vize için müracaat etmiş.
Görevli kendisine, "Amerika'ya neden gitmek istiyorsun?" diye sorduğunda, "Fırsatlar ülkesi olduğu için gitmek istiyorum" demiş. İstanbul'un daha büyük fırsatlar şehri olduğunu söylemiş ve vizesi reddedilmiş. "İyi ki gitmemişim, gitseydim taksi şoförü olurdum" diyerek, görevlinin kendisine söylediği sözün ne kadar doğru olduğunu anlatıyor.
SBK'yı daha yakından tanımamız için bir anısını dinlemek gerekiyor. SBK, bulaşıkcılık yaparken, kalan dönerleri, iskenderleri, patatesleri ayrı ayrı yerlere toplarmış, sonra bunları ekmek içine koyarak pazarlarda satarmış... Karşınızda yenilmeyen iskenderlerden dönerleri ayıklayan, yoğurdunu ayıran, sonra ekmek içine koyup satan anasının gözü bir adam var...
Şunun altını çizelim; SBK dört yıl öncesine kadar 27 şirket borçlarını ödeyemediği için satın almış. Türkçesi şirketi fonlayarak, geri ödenmediği şirketlere çökmüşler. Borçlarını ödeyemeyince fabrikaların kurulu olduğu arsaların değeri üzerinden fiyatlandırmışlar, makine parkurlarını da hurda fiyatına satmışlar. Yaklaşık 4 bin çalışanı olan şirketleri de devam ettirmişler.
Eğitim düzeyinin olmadığını ve şirketlere nasıl çöktüklerini şöyle anlatıyor: "Tekstil şirketi hidroelektrik santral işine girmiş. 50 milyon doları var. Ancak yatırımın maliyeti 70- 100 milyon dolara çıkmış. Batıyor, çocuklarının okul parasını bile ödeyemiyor. Tekstilden kazandığı parayı, teminat olarak bankaya veriyor. Banka fonluyor. 70 milyon üzerine çıkıyor ve eller havaya..." Ve SBK'nın faktoring şirketi devreye giriyor.
SBK, Türkiye'de kimsenin yeni yatırım yapmasını istemiyor. Diyor ki, "Türkiye'nin her tarafında yüzlerce fabrika var. Gidin o fabrikayı alın. Enkaza dönmüş bin fabrika var."
Devam ediyor... "Uzaktan takip ediyoruz, biliyoruz kimin batacağını... Küçük işletmeler değil, büyük devlet için geçerli bu gerçek..." İnan Kıraç'a borç meselesini ve silinme talebini bu sözün üzerinden okuyun. 40 milyon dolar borç karşılığında verilen hisselerin 6 milyon dolara geçtiğimiz günlerde alındığını açıkladı Kıraç.. Bunu da ters çökme olarak algılayın ve konuşulanların ne anlama geldiğini daha iyi anlayın.
Mormon tarikatı ve Kingston Kardeşlerin kaynaklarını Türkiye'ye getirmesini ise "Yurt dışından büyük fonları getiriyorsunuz" diye sorulduğunda şöyle yanıt veriyor? "Gerçeklik anlatıyoruz.. Yatırımcıya... Olmazsa diye bir şey yok... Koydum parayı arsa fiyatına alıyorum... Makineleri de hurda fiyatına satıyorum. Koyduğum parayı da hammadeye yatırdığım zaman para kazanıyorum."
Şirketlerin ihtiyacı olduğunu nasıl hissediyor ve o şirketleri nasıl takibe aldırıyor? "Artistlerle gezen kimi iş adamlarını takip ediyorum. 'Takibe alın bu şirketleri' diyorum potaya girecek bunlar diyorum. Ve öyle oluyor." BİNGO
SBK'nın önünü kim açmış, kim yardımcı olmuş?
İki isim açıklıyor. Başbakanlık Yatırım Ajansı'nın başında bulunan Arda ve Ekin. Arda'yı şöyle anlatıyor?
"Başbakanlık yatırım ajansına teşekkür ediyorum. Başında olan Arda... İngilizce bilmiyorum. Ardanın Koluna girip, 'sen bunlarla konuş' diyorum. Bir kere olsun bile beni geriye çevirmedi. Amerikalı gelmiş, hiçbir bürokrat bir yere imza atmıyor. Alavare delavere yapıp, O'na gidip konuşuyoruz. Çözüyoruz. 15 Temmuz dan sonra (Mormon tarakikatı üyesi Kingston kardeşlerle beraber) 950 milyon dolar getirdik. Cumhurbaşkanımızla konuştuğumuzda... Süpriz yapacağız, şımarık dediğimiz bankalara... Bankacılık sektörüne sokacağız."
Madencilik ve inşaat sektörüne girmediklerinin altını çizen SBK, işini batıranları takip ediyorlar. Takibe aldıkları şirketlerin batmasını bekliyorlar, yakın takibe alıyor, ardından zor duruma girince factoring şirketi ile devreye giriyor. Ve piyasada müşterinin bol olduğunu anlatıyor.
Fon kaynaklarının Mormon Tarikatı olduğunu üzerine basa basa kamuoyuna söylüyor. Para kaynağı olan Mormon tarikatı üyelerinin alkol almadıklarını, zinayı haram saydıklarını belirterek, para kaynaklarının nasıl zengin olduklarını ise şöyle anlatıyor. "Yatırımcımızın 4 eşi, 38 tane çocuğu var. Her biri çalışıyor. Ve parayı öyle biriktirmişler" derken keyifleniyor.
SBK'ya göre milyar dolarlarınız olmasını istiyorsanız çok evlilik yapacaksınız, çok eşli olacaksınız ve çok çocuk yapacaksınız... Ve onlar çalışmaya başlayacaklar, kazandıklarını ise, babaya verecekler, baba da yurt dışına yatırım yapacak. Sakın ha gülmeyin, ağzınıza terlikle vururum. SBK bunları anlatırken, karşısındaki sunucu keyifleniyor. İzleyen milyonlar ise zenginlik hayalleri kuruyorlar. Ne de olsa, kendilerine benzeyen biri zengin olmuşsa, neden kendileri de zengin olamasınlar ki...
SBK, patronunu ve patronlarını açıklıyor!
Kingston kardeşlerin, Utah ve Kalifornia’da yaşadıklarını, enerji alanında yatırımları olduğunu, Türkiye'den çok memnun olduklarını ve çok para kazandıklarını anlatan SBK, Koç ve Sabancı gibi şirketlerle çalıştıklarını söylüyor. Tam burada İnan Kıraç meselesini de yukarıdaki cümlesinden okumak daha kolay oluyor.
2018 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 15 Haziran tarihinde yapacağı ziyareti beklediklerini söylerken, çok ilginç bir cümle kullanıyor: "Bizim patronlar da olacak. (Erdoğan) Patronlarımızla görüşüyor. Ne zaman gitsek görüşüyoruz. Patronları ne zaman Cumhurbaşkanı’nın yanına götürdüysem geri çevirmedi. Her görüşmeden sonra 150 milyon getirdiler. 1 saat 25 dakika baş başa görüştüler."
Aslında kendisiyle dört yıl önce yapılmış bir söyleşide açık açık, üzerine basa basa patronunu açıklıyor ve patronlarını Erdoğan'la görüştürdüğünü söylüyor. Düşünün; Amerika’yı dolandırmış, 1 milyar doları Türkiye'ye göndermiş Kingston kardeşleri Cumhurbaşkanı ile görüştürerek de ne kadar güçlü bir adam olduğunu kanıtlıyor. Ve daha çok paranın Türkiye'ye gelmesini sağlıyor.
Kingston kardeşler ile SBK'yı tanıştıran kim?
Yaklaşık 10 yıl önce Mormon Tarikatı’ndan bir aile ile tanışıyor. Kendisine destek olabileceklerini söylediklerini anlatıyor. Ancak kritik soru şu: SBK'yı kim keşfetti ve Kingston kardeşler ile kim tanıştırdı? Bunun yanıtını hiçbir yerde bulamıyoruz. Düşünün İngilizce bilmemesine rağmen Amerikalılarla ilişki kuruyor.
İşte tam burada aracı kişi aynı zamanda bu işi de organize eden kişi. SBK aslında bir tavşan... İşin asıl sahibi değil... Ve işin asıl sahibi, yani Türkiye ayağı kim?
SBK ise şöyle anlatıyor: "150’ ye yakın çalışanım ve 4 katlı bir binada küçük bir ofisim vardı. 4 katı da benim dedim. Lüks arabalar tuttum. Onlar sordular. Amacın ne dediler." Amacını anlatan SBK, 2000 yılının başında fırsatlar ülkesi olan Amerika'ya gidemiyor ama fırsatlar ülkesinden gelenler sayesinde zengin oluyor.
SONUNU GÖRDÜĞÜ HOLDİNG PATRONLARININ SONUNU YAŞADI!
"Holding patronu değilim. Ve ben holding patronlarının sonunu gördüm... Medyada tanınır olanlarının sonunu gördüm... Allah sonumuzu hayır etsin diyorum. Önümde o kadar çok örnek var ki… Jetlere binenler şimdi binemiyor."
Yukarıdaki sözcükleri tam dört yıl önce söylüyor. Ve kendisinin altını çizdiği gerçeği unutarak medyada tanınır olanların sonunu yaşıyor. "Jetlere binenler artık binemiyor" dediği gerçeği kendisi yaşıyor. Artık jetlere binemiyor, lüks otellerinde kalamıyor. Avusturya'da 3 kişilik bir hücrede kalıyor.