Emel Musa
Tunuslu şair ve yazar
TT

Hatalar, başarıyı süpürür

Üzerinden çok uzun zaman geçmediği için muhtemelen hatırlarsınız: Tunus geçen yılın bu zamanlarında koronavirüsle nasıl mücadele edileceğine ilişkin başarılı deneyimini yayınladı. Nitekim ülkede yaşanan ekonomik krize rağmen üç haftadan fazla bir süre karantina uygulayan hükümet, önemli bir başarı olarak kabul edilen “sıfır vaka” kaydeden çok az ülke arasında yer aldı. Ancak ilk dalganın ardından ve ülkenin pandemiye karşı verdiği savaşının akabinde yarı katı prosedürlerle birlikte konu vatandaşın dikkatinden kaçtı. Vakaların tekrar görünmesinden bu yana hükümetin tutumu açık ve nettir: “Kapsamlı karantinaya hayır; çünkü ekonomi buna dayanamaz, zayıf gruplar karantinaya alınamaz ve çalışmaktan alıkonamaz.”
İşte bu, “sıfır vakanın’ 4 bine yakın vaka ve vefata dönüştüğü yerdir. Bunun sebebi, Hindistan virüsünün güçlü öncülüğünde gerçekleşen dördüncü dalgadır. Bu rakamlar, 11 milyonu geçmeyen Tunus'un nüfusu göz önünde bulundurulduğunda ve dünya ülkeleri ile kıyaslandığında oldukça yüksek olmasıyla birlikte Tunus'un kırmızı bölge olarak sınıflandırılmasına sebep olan durumdur. Buradaki soru şudur: Tunus’ta salgının bu derece etkili olmasının yanı sıra koronavirüs karşısında zafer kazanan Tunusluların, gizemli ve korkutucu bir duruma sürüklenmelerinin ve doktorların dördüncü dalga sebebiyle bu yaz 4 bin kişinin ölüm ihtimalinden bahsetmelerinin sebebi nedir?
Tunus'taki mevcut durumdan çıkarılacak derslerden ilki, herhangi bir savaşın ilk turundaki zaferin, nihai zafer anlamına gelmediğidir. Ayrıca korunmayan ve tedbirleri olmayan bir başarı da mutlaka kaybedilir. Tunus hükümeti, halk için gerekli olan aşıları sağlamadığı zaman hata yaptı. Aynı zamanda çoğu ülkenin pandemiyle mücadele ettiği ve aşı için kayıt aldığı bir zamanda, salgının ilk dalgasında kazandığı zaferin sevincini yaşadı ve siyasi bir krize sürüklendi. Ayrıca o dönemde yapılan kamuoyu yoklamalarının çoğu, Tunusluların çoğunluğunun aşı konusunda istekli olmadığını gösterdi.
Üçüncü dalga dişlerinin bir kısmını, dördüncüsü tüm dişlerini gösterdiğinde, koronavirüs orman yangını gibi yayıldığında ve vakalar eşi benzeri görülmemiş rakamlara ulaştığında Tunuslular korkudan aşı için çağrıda bulunmaya başladılar.  Fakat aşı için uluslararası pazar mevcut olmadığından durum şu anda çok zor görünüyor. Para olsa bile Tunus halkının asgari bağışıklığını garanti edecek sayıda aşıyı almak kolay değil.
Tunuslular kolektif bir şekilde pandeminin yayılmasının önüne geçmek, olası çözümler bulmak ve bununla birlikte zayıf grupların acılarını dindirmek için ekonomiyi canlandırmaya odaklanmak yerine, siyasi mücadele ve ideolojik kavgalarla meşgul oldular. Hükümetin başarısızlığına ilişkin arzular her şeyden daha önemliydi. Oysaki salgın herkese zararlıdır ve devam eden ekonomik kriz tüm sınıfları etkilemektedir. Ne paranın değerinin düşmesi, ne enflasyon, ne fiyatlardaki artış, ne salgının yayılması, safları birleştirmeyi başaramadı. Siyasi mücadeleler salgın sonrasına ertelenmiş olsaydı, kötü durumun üstesinden gelmek mümkün olabilirdi. Nitekim Tunus'a yönelik dış sempatinin zayıflamasının bir sebebi de burada yatıyor. Çünkü salgın kriziyle nasıl başa çıkılacağı konusunda yapılan hatalar, birtakım kusur ve ihmallerden de kaynaklanıyor.
Öte taraftan bu yaz aylarıyla birlikte turizmdeki canlanmanın ve döviz kuru tahminlerinin, korona krizi nedeniyle -vaka ve ölüm sayısının düşmemesi durumunda- şüpheli hale geldiği de açıkça görülüyor. Bu vb. sebeplerden ötürü umutları tazeleyecek bir durumdan söz edemiyoruz ve belki de turizm sezonunda beklenen hayal kırıklığı, virüsün yayılmasını kontrol etmeye çalışmak adına bir çözüm olarak haftalarca kapsamlı bir karantina ilan etmeyi zorlaştıracaktır. Çünkü ekonomik durum buna izin vermiyor ve tarım mevsiminde yaşanan sendelemeler, karşılaşılacak yeni sorunların habercisi olarak görülüyor.
Tunus önümüzdeki günlerde birlik olup dar ve sınırlı anlaşmazlıkların üstesinden gelebilecek mi? Salgın ile mücadele etmek herkesin odaklandığı bir hedef olacak mı? Hayatta kalmak için bunu kabul etmekten başka bir çözüm olmadığını düşünüyorum.