Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Çelişkili açıklamalar!

Özellikle Türkiye-Mısır müzakereleri ve Türkiye-Fransa görüşmeleriyle ilgili olarak Türkiye’nin bölgedeki uzlaşmacı diplomatik açıklamalarının ardından geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dikkat çekici sert açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, Libya’da da varız, Azerbaycan’da da varız, Suriye’de varız, Doğu Akdeniz’de de varız, olmaya da devam edeceğiz. Türkiye, bütün denizlerinde özellikle de Doğu Akdeniz ve Kıbrıs çevresinde petrol arama çalışmalarını yürütecek” dedi.
Tabi bu açıklamalar, Türkiye’nin bölgeye yönelik uzlaşma girişimleri, özellikle de Türk-ABD geriliminin yanı sıra Türkiye-Fransa uzlaşması ile Ankara’nın Mısır ve müttefikleriyle uzlaşma konusunda da kafa karışıklığına yol açıyor.
Kafa karıştırıcı diyorum; çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu açıklamalarını seçim açıklamaları ya da içeride taraftar toplamaya ilişkin açıklamalar olarak görenler var. Zira Türk muhalefeti, Erdoğan’ı erken seçim yapmaya çağırıyor. Erdoğan ise, seçimlerin zamanında yani Haziran 2023’te yapılmasında kararlı.   
Bunun için bugün Türk meselesi, özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın durumu, kendisine yardım etmeyen Türkiye’deki ekonomik durumlardan dolayı dış bir meseleden ziyade daha çok içeriyle ilgili bir meseledir.
Bugün bütün belirtiler, özellikle de geçtiğimiz günlerde bölgeye karşı yapılan sert açıklamalar, Türkiye’nin bölgesel tutumunun daha fazla krize yol açabileceği izlenimini veriyor. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan, taviz verme konusunda zafiyet göstermekten korkuyor. Rakipleri, müzakerede en küçük şartları bile kabul etmeye hazır değil. Zira Mısır, sözlere değil, fiillere bakıyor. Örneğin Mısır, paralı askerlerin Libya’dan çıkmasını istiyor. Fransa da aynı şeyi istiyor. ABD, Ankara’dan Rus füze anlaşmasını durdurmasını talep ediyor. Washington, ABD’nin çekilmesinin ardından Kabil Havalimanı’nın güvenliğini sağlama konusunda Türklerin geri adım atmasına karşı Türkiye’ye daha fazla baskı yapıyor.
Aynı şekilde geçtiğimiz perşembe günü NTV kanalı, Erdoğan’ın “Azerbaycan’da Türk askeri üssünün kurulması uzak bir ihtimal değil. Burada daha sonra gelişme ve genişleme olabilir” sözünü aktarmıştı.
Bunun için şu an biz, içeride ve dışarıda özellikle de dış meselelerde Türk tıkanıklığıyla karşı karşıyayız. Bu da Türk müzakerecisinin, özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görevinin daha da zorlaştığına işaret ediyor.
Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yurtiçine ve yurtdışına yönelik açıklamalarını ayırt etmek zor hale gelmeye başladı. Tüm bunlar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın içerdeki görevini zorlaştırabilir ve onu dış dünyadan daha fazla soyutlayabilir. Ayrıca tüm bunlar, Ankara’nın çıkarına da değildir.
“Ankara’nın çıkarına değildir” diyoruz; çünkü bu durum, Türkiye’nin dışarıdaki müzakereci tutumunu zorlaştıracak ve içeride de muhalefetin Erdoğan’a karşı dayanışmasını artıracaktır. Anahtar, daima ekonomik zorluklardır. Zira Erdoğan, Türkler için genişlemeci siyasal bir İslam projesi değil de ekonomik bir proje olmayı düşünüyordu.