Yasir Abdulaziz
TT

Bir sanatçı, bir bakan ve mağdurun mahremiyeti!

Haziran ayı boyunca, medya organlarını takip edenler, ünlülerin ve kamuya mal olmuş kişilerin mahremiyetleri kapsamına giren konuları ele alırken basın özgürlüğü ile söz konusu mahremiyetin korunması arasındaki çetrefilli ilişkiye ilişkin yenilenen tartışmanın merkezinde yer alan iki vaka ile meşgul oldular.
Bu iki vakadan ilki İngiltere’de yaşandı. Tanınmış ve popüler "The Sun" gazetesi, birinci sınıf bir basın sızıntısıyla, Sağlık Bakanı Matt Hancock'u baş danışmanı ile devlet dairesinde öpüşürken ifşa eden görüntülerini yayınlayarak takipçilerini şaşırttı.
The Sun tartışmalı fotoğrafları yayınlamakla kalmadı, sitesinde konuyla ilgili habere, Bakanın bilhassa bakanlığının onaylanmasında başı çektiği ve uygulanmasını dikkatle takip ettiği “sosyal mesafe” kurallarını ihlal ederek resmi çalışma saatlerinde ve devlet dairesinde danışmanını kucaklayıp öperken gösteren bir videoyu da ekledi. Bakan elbette sadece "sosyal mesafe" kuralını ihlal etmekle suçlanmıyor, ama davranışına yönelik eleştirel söyleme hakim olan en azından buydu. Bir aşk ilişkisi yaşayarak evlilik yükümlülüklerini ihlal ettiğine dair eleştirilerin yanı sıra, elbette, bakanlık görevini üstlendiğinde özellikle söz konusu danışmanı atadığı ve kendisine vergi mükelleflerinin parasından bir maaş tahsis ettiği için de sorgulamalara maruz kaldı.
The Sun, bu sansasyonel hikayeyi yayınlayarak bize 6 yıl önce, dönemin Lordlar Kamarası başkan yardımcısı John Sewel'i açıkça iki hayat kadını ile birlikte rulo yaptığı 5 sterlinlik banknotla uyuşturucu kullanırken gösteren bir fotoğrafın yer aldığı ateşli bir ilk sayfa ile yayınlandığı zamanı hatırlattı. Bu şok edici sansasyonel fotoğraf, ünlü tabloid gazetenin yayınladığı ayrıntılı bir haberin ve video kasetinin sadece küçük bir parçasıydı. Video, Sewel’in hayat kadınları ile geçirdiği ve uyuşturucu kullandığı “utanç verici gecenin” olaylarını içeriyordu.
The Sun'ın o sırada yaptığı şey, teorik olarak, Sewel'in mahremiyetinin açık bir ihlaliydi, çünkü iki kızdan hiçbiri ona karşı herhangi bir suçlamada bulunmamıştı, keza yaşananlar özel mülkünde gerçekleşmiş, başkalarını rahatsız etmemiş, özgürlük veya güvenliklerini ihlal etmemişti. Buna rağmen hiç kimse The Sun’a hiçbir suçlama yöneltmedi veya haber dizisini sürdürmekten ve bir sonraki haberinde elindeki özel materyalleri kullanmaktan alıkoymadı.
Bu skandalın ortaya çıkmasından sonra Lord Sewel istifa etti, aynı şekilde Sağlık Bakanı Hancock da ve ikisi de özür diledi. İngiliz hükümetinin bazı kurmaylarının üst düzey bir devlet dairesinin gizliliğinin nasıl ihlal edildiği ve içinde yaşanan olayların videolarının nasıl halka iletildiği konusundaki ısrarlı sorularına rağmen, The Sun gazetesinin peşine düşmedi veya kendisine herhangi bir soru yöneltmedi.
İkinci vakaya gelince, gelişmeleri geçen ay Arap dünyasında yaşandı ama ayrıntıları bir bakan veya siyasi yetkilinin değil, ünlü bir sanatçının, Mısırlı şarkıcı Şirin Abdulvahhab’ın mahremiyetinin ihlal edilmesiyle ilintiliydi. Olay kısaca ve basitçe, Lübnanlı bir sanat dergisinin, Şirin’in kayınpederine ait olduğunu söylediği bir konuşmanın metnini yayınlaması ile patlak verdi. Zira söz konusu metin, sanatçının mahremiyetine zarar verip evlilik hayatını ihlal ediyordu. Eşini onunla olan ilişkisinden çıkar sağlamakla suçluyor, sanatçının itibarını ve sosyal statüsünü zedeliyordu.
Mahremiyet, düşünce ve ifade özgürlüğü veya halkın bilgi edinme hakkı bahane edilerek ihlal edilmemesi gereken hayati bir değerdir. Ancak bir kamu görevlisinin kişisel davranışı açıkça kamusal çıkarlara zarar verip, kamu kurumlarının istikrarını etkiliyor veya onlara olan güveni sarsıyorsa, aynen Sewel ve Hancock vakalarında olduğu gibi basına söz konusu mahremiyeti ihlal etme fırsatı sunar. Sanatçı ve ünlülerin özel hayatları söz konusu olduğunda ise, ilgili kişi mahremiyeti ve özeli kapsamına giren haberin yayınlanmasına izin vermediği sürece, mahremiyeti basının cüretkarlığına karşı korunmalı. Açık ve net kalması gereken ince bir çizgi var ve hepimiz bunu göz önünde bulundurmak ve aşmamak için çaba sarf etmeliyiz. Bu çizgi, kamu yararı ile ilgili olan özel vakalar ile hiçbir şekilde kamu yararı ile ilgili olmayan vakalar arasındaki ayrımdır.
The Sun gazetesi özür dileyip istifa eden bakanın yanlış davranışını ifşa ettiğinde yanlış bir şey yapmadı, ama Şirin’in mahremiyetinin ihlal edilmesinin hiçbir profesyonel ve mesleki gerekçesi yoktur.