Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Yayın ve cinayet

Bugünlerde Fransa'daki entelektüel ve kültürel iklim, bir dizi ünlü yazar ve filozofun hayatındaki gizli kirlilik hakkındaki tartışmalarla dolu. Bunlar arasında, Tunus Üniversitesi'nde birkaç yıl felsefe hocalığı yapan Michel Foucault da bulunuyor. Zira Foucault’un, Sidi Bu Said’de fakir çocuklarla birlikte olduğu biliniyor.
Paris, Vanessa Springora tarafından yazılan bir kitapla çalkalandı. Yazar bu kitapta, 14 yaşındayken kırk dokuz yaşındaki yazar Gabriel Matzneff ile ilişkiye girdiğini anlatıyor. Yaşanan bir başka hadisede ise Fransa, siyaset bilimci Olivier Duhamel'in eski bakan Bernard Kouchner’ın kardeşi Camill Kouchner’in oğluna cinsel tacizde bulunduğu iddialarıyla sarsılmıştı.
Burada ayrıntıya girmeyeceğim. Çünkü hepsi, muhafazakâr bir gazetede veya muhafazakâr bir toplumda ahlaki açıdan kabul edilebilir olup olmaması bir kenara, tiksindiren ve mide bulandıran olaylardır.
Fransız toplumu son derece liberal olmakla birlikte, bu insani bozulma düzeyine utanç ve hoşnutsuzlukla bakıyor. Burada ilgilendiğim husus çocuk istismarı ya da Matzneff ve Kouchner hadiseleri değildir. Bu her iki durum da birer sebep değil, sonuçtur. Bunların nedenlerini ararken Jean Paul Sartre, Simone de Beauvoir, Jacques Derrida, Roland Barthes vb. yazarların imzasını taşıyan açıklamalara gitmelisiniz. Bu açıklamalar nerede yayınladı? Dünyanın en prestijli gazetelerinden biri olan Le Monde’de. Bu yazılarda, yetişkinler ve reşit olmayanlar arasındaki ilişkilerin normal kabul edilmesi talep ediliyordu. Suça teşvik eden de suç ortağıdır.
Fransız toplumu bu ahlaki çöküş karşısında özgürlüğü kınadı ve reddetti. Matzneff’in kitapları toplatıldı, polis yayıncısının ofisine baskın düzenledi ve Matzneff  İtalya'ya kaçtı. Matzneff, şu anda 84 yaşında ve dışlanmış, kendisine nefret duyulan bir durumda.
Foucault, Matzneff ve Duhamel’in hayatını öğrendikten sonra onları okuyabilir misiniz? Ben yapamam. Dünya üzerinde onların kitapları dışında bir kitap kalmasa bile yapamam. Peki ya önemli olan söyleyen değil de söylenen değil miydi? Asla. Bir sefilin ağzından dökülen asil sözün ne kıymeti var?
Bir insanın düşüncelerini kirletmeden bu hayatı dolu dolu yaşaması mümkündür. Büyük bir yazarın kötü bir insan olması için hiçbir gerekçe yoktur. Keşke Michel Foucault hayatta olsaydı da ona verilecek ceza Tunus’un zavallı çocuklarının ruhlarında ve hayatlarında nasıl etki bıraktığını dinlemek olsaydı. Hiçbir entelektüel zafer bu ahlaki çöküşü haklı çıkarmaz. Le Monde düzeyindeki bir gazetenin çalışması hiçbir şekilde yayın özgürlüğü ile gerekçelendirilemez. Çünkü yayın ile cinayet arasındaki farkı bilmektedir.