Mustafa Fahs
TT

Lübnan ve Fransız değişimi

Fransa’nın Beyrut Büyükelçisi, istifa eden Başbakan Hassan Diab’ın Beyrut’ta bir grup diplomatik heyet başkanı önünde yaptığı iftiralara son verdi. Büyükelçi Anne Grillo, tepkisini kontrol edemedi ve Diab’ın Lübnan’da ekonomi ve yaşam şartlarının ulaştığı zor koşulların sorumluluğundan kaçmak için oynadığı oyuna son vererek saçmalık ve yalanlarla dolu sözlerini düzeltti. Büyükelçi kırmızı kartını kaldırdı ve hükümet sarayındaki toplantıda konuşan şahsı susturdu. Bu çöküşün, bir dış ablukanın sonucu değil, yıllarca kasıtlı olarak kötü yönetim ve ihmalkârlığın sonucu olduğu söyledi. “Bu durum, yıllardan beri sizin ve siyasi sınıfın sorumluluğudur” dedi.
Büyükelçi Grillo’nun Lübnan siyasi sınıfına ilişkin konuşması ve yıllarca devletin kötü yönetilmesinden bu siyasi sınıfı sorumlu tutması, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ve Amerikalı mevkidaşı Anthony Blinken’ın geçtiğimiz 25 Haziran’da Paris’te yaptıkları ortak basın toplantısında söylenen sözlerden ayrı tutulamaz. İki Bakan bu toplantıda, iki ülkenin de Lübnan’ın mevcut krizinden sorumlu siyasi sınıfa baskı yapmak için birlikte hareket edeceğini ifade etti ve “Biz onların kim olduklarını biliyoruz” dedi.
Fransız Dışişleri Bakanı’nın yaptığı açıklamalara Amerikalı mevkidaşından da destek geldi, Lübnan’daki trajik duruma ilişkin Fransa ile aynı bakış açısına sahip olduklarını söyledi. İki Bakan da Lübnan’daki egemen siyasi sınıfı zorluklarla baş edememekle suçladı. Hatta Fransız Bakan Le Drian daha da ileri giderek siyasi sınıfın ülkeyi ilerletmek için en ufak bir çaba göstermemesi dolayısıyla Lübnan ile ilişkilerde uluslararası bir değişimin şekillenmeye başladığını söyledi.
Bu değişim, Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan ile Amerikalı mevkidaşı Anthony Blinken ve Fransız mevkidaşı Jean-Yves Le Drian’ı İtalya’daki G20 zirvesinin oturum aralarında bir araya getiren üçlü toplantıda Lübnan krizinin tartışılmasıyla kendini açıkça gösterdi. Bu üçlü toplantıdan sonra ABD Büyükelçisi Dorothy Shea ve Fransa Büyükelçisi Anne Grillo, Suudi yetkililerle Lübnan’ın durumunu görüşmek üzere Riyad’a gideceklerini duyurdular.
Dorothy Shea ve Anne Grillo’nun Suudi başkentini ziyareti, Paris ve Washington’un, özellikle Lübnan siyasi sınıfı ile ilişkilerinde herhangi bir ilerleme sağlayamamasından sonra, Suudilerin bakış açısını duymaya hazır olduklarını gösteriyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un girişimi, Viyana nükleer müzakerelerinin toplantı aralarında bir İran-Amerika uzlaşmasının Lübnan’da oluşturduğu iç ve dış korkuya ek olarak liman patlaması suçunun ardından bu siyasi sınıfın neredeyse yeniden canlanmasını sağladı. Bundan dolayı Lübnan halkının Fransız ve Amerikan diplomasisine olan güveni son derece azaldı.
Belki Fransızlar ve Amerikalılar, Riyad ziyaretiyle Lübnan’a karşı sessizliklerini bozabilirler. Çünkü Riyad, son yıllarda Lübnan’daki durumu izlemeyi tercih etti. Özellikle siyasi sınıfın Lübnan’ın iç durumunu düzeltmek ve bazı partilerin bölgesel istikrara ve Arap ortak güvenliğine yönelik tehditlerini savuşturmak için gerekli olanı yapma konusunda herhangi bir ciddiyet göstermediğini fark ettikten sonra.
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, “Lübnan’ın siyasi liderlerinin, ekonomiyi istikrara kavuşturmak ve Lübnan halkına çok ihtiyaç duydukları yardımları sağlamak için uzun zamandır beklenen reformları uygulayarak gerçek liderlik göstermelerine çok ihtiyaç var” dedi. Ancak Körfez ülkeleri henüz buna hazır değil. Çünkü daha önce Lübnan siyasi sınıfı tarafından iki kez ısırıldılar. Aynı zamanda Körfez ülkeleri, Lübnan halkı ile olan ilişkileriyle siyasi sınıfla olan ilişkilerini birbirlerinden ayrı tutuyorlar.
Başladığımız noktaya dönecek olursak; Büyükelçi tarafından hükümet sarayındaki toplantıda sergilenen tutumun ve Dışişleri Bakanı’nın Beyrut’a yaptığı son ziyarette siyasi bir muhalefet gibi sivil toplum temsilcilerine hitap ederken söylediği sözlerin ardından Fransız yetkililer tarafından bildirildiği üzere, Fransa, Lübnan’la ilgilenen tek uluslararası taraf olma rolüne geri dönüyor. Paris, değişim için zorunlu bir yol olarak tanımladığı “anayasal mekanizmalara” bağlı kalırsa, bunu siyasi sınıfı yeniden canlandırmakta sakınca görmedikleri ve siyasi sınıfa, uyum için yeni bir şans verilmesini düşündükleri yönündeki halk suçlamalarına karşı kendi hanelerine puan yazmak için kullanabilirler.