Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

İran, Müslüman Kardeşler ve suikast oyunu

Suikast, toplumda etkisi olan önemli bir şahsı hedef alan organize ve kasıtlı bir öldürme eylemini tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Suikast, birçok nedenden dolayı korkak ve iğrenç bir suçtur. Bu suç için bir de devletin silahı kullanılmışsa daha da korkakça ve iğrenç sayılacağından bahsetmeye gerek dahi yok. Bunun belki de en net örneği, Irak hükümetinin katillerinin tutuklandığını açıkladığı Irak güvenlik uzmanı Hişam el-Haşimi suikastıdır. Haşimi’yi hain eller İran'a tabi mezhepçi milislere bağlı Iraklı bir subayın eliyle öldürdüler ve söz konusu subay suikastı beylik silahı ile gerçekleştirdi.
Iraklı Sünni aktivist Hişam Haşimi'nin öldürülmesi ve eylemin arkasında olan tarafların kendisini gizlememesi, Başbakan Mustafa el-Kazimi suçluların peşine düşüleceğini taahhüt etse de hükümete yönelik sürekli bir eleştiri konusuydu. Başbakan, sözünü yerine getirdi ve şu açıklamayı yaptı:
“Hişam Haşimi'nin katillerini yakalama sözü verdik ve sözümüzü yerine getirdik. Bundan önce de ölüm mangalarını ve Ahmed Abdussamed’in katillerini adaletin karşısına çıkarmıştık. Güvenlik kuvvetlerimiz ellerinde masumların kanı olan yüzlerce suçluyu tutukladı.”
Ancak acı olan tetikçinin ve kullanılan silahın devlete ait olmasıydı. Katil, Irak İçişleri Bakanlığı'nda üsteğmen rütbesine sahip bir subay ve kurbanı öldürmek için de İçişleri'nin silahını kullanmış. Iraklılar bu yüzden güvenlik uzmanı Haşimi'nin öldürülmesine azmettiren ve emri veren tarafların kim olduğunu sorguluyorlar. Zira bilhassa faillerden 3’ü İran’a kaçmış oldukları için emri veren azmettiricinin yokluğunda adalet tam sağlanmayıp eksik kalacaktır.
Haşimi’nin katili Kinani’nin suikastı bizzat kendisinin beylik silahıyla (Glock) gerçekleştirdiği ve İran ile bağlantılı “Irak Hizbullahı” mensubu olduğu yönündeki itirafları, İran'ın Irak'taki varlığına ve hegemonyasına karşı çıkan aktivist ve uzmanlara yönelik suikast eylemlerine müdahil olduğunun teyididir. Iraklıları öldüren ağlar, Kasım Süleymani döneminden halefine kadar doğrudan İran Devrim Muhafızları ile bağlantılı. Irak'ta, yolsuzluk ve yozlaşmışları koruma suçlamalarıyla hükümete karşı protestoların patlak vermesinden bu yana yaklaşık 70 aktivist suikastlarla hedef alındı. 
Öldürülen Sünni, katili de Şii. İşte İran istihbaratının Irak’ın dokusunu vurmak, onu sürekli bir gerilim ve düşmanlık durumu içinde bırakmak için kullandığı denklem bu. İran istihbaratı, Irak'ta mezhepler arasındaki gerilim ve düşmanlığın devamını sağlamak için sürekli bir çaba içinde. İran'ın Irak'a nüfuzu, katil ve failleri, özellikle de Haşdi Şabi milislerini koruması, Tahran rejiminin Irak arenasındaki suikastlarda parmağı olduğunu doğruluyor.
Suikastlar hafızasında Mısır'ın eski cumhurbaşkanı Enver Sedat'a düzenlenen de yer alıyor. Bu suikast, Üsteğmen Halid el-İslambuli tarafından yine devletin kendisine verdiği silah ile işlendi. Muhammed Mursi el-Eyyat 30 yıl sonra iktidara geldiğinde cezaevinde halen hayatta olan katilleri serbest bıraktı. Onları eski cumhurbaşkanı Sedat’ın suikastının yıl dönümü olan Ekim kutlamalarında, platformda yanında durdurdu.
Devletin verdiği silahlarla düzenlenen suikastlar, silahlı milisler kaosuna saplanmış Libya’da daha feci bir hal aldı. Müslüman Kardeşler hükümeti 2012'de iktidara geldiğinde, Libya İslami Savaş Grubu (el-Kaide’nin Libya kolu) mensubu ve Afganistan'dayken Ebu Hazem lakaplı bakan yardımcısı Halid eş-Şerif aracılığıyla Savunma Bakanlığı, binlerce susturuculu tabanca ve altına yapıştırılan araç hareket eder etmez patlayan patlayıcı düzenek satın aldı. Müslüman Kardeşlere sadık milisler daha sonra 2013 yılında bunları çoğu Bingazi şehrinde olmak üzere Libya ordusunun 800'den fazla subayını hedef alan öldürme ve suikast eylemlerinde kullandılar. Devletin silahlarıyla devletin memurlarını öldürdüler. Suikast eylemleri düzenlendiler.
Sina'da Ramazan’da oruçlu silah arkadaşlarının güvenine ihanet edip beylik silahı ile onları öldüren Mısır ordusundaki isyancı terörist subay Hişam Eşmavi de devletin silahıyla vuruldu.
Suikast tarih boyunca ne bir hedefe ne de kalıcı bir zafere ulaşmıştır. Suikast ne kadar kendisini korumaya alıp, tetiği çeken parmağın ardına gizlenmiş olursa olsun, adaletin eline geçene kadar peşini bırakmayacak kurbanının esiridir. Bunun örnekleri çoktur.