Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Beyaz Saray Hüseyniyesi

Görünen o ki, İran ile yakınlaşmayı arzulayan her ABD Başkanı yanında İran'da bir iç devrimin işaret fişeğini taşıyor.
Bu, eski ABD başkanı Barack Obama'nın görmezden gelmeye karar verdiği Yeşil Devrim sırasında yaşanmıştı.
Şimdi Biden döneminde de bir su krizinden daha büyük ve karmaşık olan Ahvaz Devrimi'nin işaretleri görülüyor.
İran güçlerinin aşırı şiddet uyguladığına dair kesin haberlere rağmen, mevcut ABD yönetiminin Ahvaz'ı ciddiye almadığı açık ve net.
ABD'nin şu anki görmezden gelme halinin nedeni ise, Obama'nın İran ile nükleer anlaşma projesini tamamlama arzusu.
Bugün düne ne kadar benziyor.
Dün Obama İran’ın 4 Arap başkentindeki şiddetini, tüm kurbanlarına rağmen İran'daki Yeşil Devrimi görmezden gelmişti.
Bugün de mevcut ABD yönetimi ile aynı şey tekrarlanıyor.
Bugün de içeride ve dışarıda kesintisiz bir İran şiddeti, Ahvaz veya bizzat ABD topraklarında bir İranlı kadın aktivisti kaçırma girişimi olsun bu şiddeti görmezden gelmeye dönük ısrarlı bir Amerikan arzusu ile karşı karşıyayız.
Tüm bunlara rağmen ABD yönetimi, sahadaki, İran ve bölgedeki gerçekleri, hatta İran terörizmiyle ilgili ABD'nin içinde mevcut gerçekleri dikkate almadan nükleer anlaşma yolunda ilerlemekte kararlı.
ABD yönetiminin, daha doğrusu Obama hareketinin anlamadığı husus, İran'ın eski sicili bir yana, mevcut sicilinin Tahran ile müzakereler için farklı koşullar gerektirdiğidir. Bunlardan biri de İran’ın kendi içinde, bölgede ve dünyada şiddet ve terörizmini durdurma zorunluluğudur.
Obama çzigisinin anlamadığı şey, uluslararası yasalara ve bölgede bir arada yaşama temeline minumum saygı duymayan, aksine Emir Tahiri'nin Şarku’l Avsat gazetesindeki son makalesinin başlığında "Biden Viyana'da dikkatli olmalı" şeklinde tarif ettiği gibi kendisine karşı dikkatli olunması gereken bir rejimle ilişki kurduğudur.
Çeviriyi ve tanıtımı her yönüyle hak eden bu önemli makalesinde Tahiri, İran’da ılımlıların kalmadığını, onların yerine küresel Humeyni hareketinin, ABD'ye kontrolünü dayatmayı başardığında  Beyaz Saray'ı Hüseyniye'ye dönüştürmek istediğini söyleyen kimseler getirildiğini söylüyor.
Tahiri’nin makalesi Humeyni devriminden bu yana İran’ın terör sicilinin ayrıntılarını içerdiği için önemli olduğunu söylüyorum.
Bu da, İran ile ilişkilerin İranlı milisleri, silahların yayılmasını, Arap ülkelerinin yerle bir edilmesin durdurmayı içermeyen izole edilmiş bir nükleer anlaşma yoluyla olamayacağını gösteriyor.
Bugün, gerçeklere sessiz kalmaya ve yanılsamalar yolunda yürümeye karar vermiş iki karşıt taraf, yani Washington ve Tahran ile karşı karşıya olduğumuz aşikar. Washington, İran terörizmiyle ilgili önündeki gerçekleri görmezden gelirken, Tahran uluslararası topluma kendi şartlarıyla yani terörizmin sponsoru bir ülke olarak dönmek istiyor.
İran’ın bu zihniyetine verilecek en basit örnek, İran Dini Liderinin Ahvaz gösterilerine ilişkin açıklamalarıdır. Ali Hamaney şöyle diyor, "Halk, düşmanın ülkeye, devrime ve halkın genel çıkarlarına aykırı her küçük şeyden yararlanmak istediğini de bilmelidir". Aslında, Washington ve Tahran, insanların içeride pek çok kez İran’a, Irak, Yemen, Suriye ve Lübnan'da da İran terörüne karşı ayaklandıklarını görmezden geliyorlar.  
Washington'da bazıları ne kadar inkar etseler de bunlar gerçek ve bir oy birliği olsun ya da olmasın İran modeli başarısız olmuş bir modeldir.
Obama’nın İran rejiminin lideri Rehber’e bir mesajla uzattığı böyle bir elle İran ile anlaşmak mümkün değildir.