Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

Zalime ok mazluma ilaç

İlahi hakikate teslim olmayan insanın pek çok alanda zulme bulaştığını ifade etmek mümkündür. İnsanın zulme bulaşmasını engelleyecek yegâne şey kanaatimce sahih bir inanç ve doğru bir teslimiyettir. Sahih inanç ve doğru bir teslimiyet de ancak vahyi dikkate alarak hayatı şekillendirmekle mümkün olur. Bu durum gerçekleştiğinde İmam Şafii’nin şu ifadesiyle dikkat çektiği husus gerçekleşir. İmam Şafiî der ki;
"Kur'an’da zalimin kalbine ok gibi saplanan, mazlumun kalbine şifa olan bir ayet vardır.”
Etrafındakiler “Bu ayet hangisidir?” derler.
Der ki; "SENİN RABBİN UNUTKAN DEĞİLDİR." (Meryem 19/64)
Âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ’nın yapanları ve yaptıklarını unutmayacağını bilmek ve her daim hatırda tutmak insanın hayatını olumlu yönde şekillendirmesinde önemli bir etkendir.
Vahyin gelişinin gecikmesi sebebiyle Cebrail (a.s.)’a vahye olan özlemini dile getirmek amacıyla “Keşke seni daha sık görsek.” diyen Hz. Peygambere teselli için indirilen bu ayette Cebrail (a.s.)’a “Senin rabbin unutkan değildir.”[1] dedirtilerek Hz. Peygamberin vahye olan teslimiyeti pekiştirilmiştir.  Vahyin indirilmesindeki bu gecikmenin bir unutma sonucu olmadığı vurgulanmıştır.
Allah Teâlâ’nın herhangi bir hata yapmasının veya bir şeyi unutmasının söz konusu olmadığını Hz. Musa ve Firavun arasında geçen konuşmalardan da öğreniyoruz.
Hz. Musa: “Bizim Rabbimiz her şeye yaratılışını veren sonra da (yaratılışa uygun) yol gösterendir.” deyince
Firavun: “Peki, bizden önce gelip geçen ilk asırlardaki insanların hali ne olacak?” dedi.
Bunun üzerine Hz. Musa:  “Onların ne olacağının bilgisi Rabbim katında bir yasaya bağlı kılınmıştır: benim Rabbim ne şaşırır/yanılır, ne de unutur” dedi. (Taha 20/50-52)
Gerek Hz. Musa gerekse Hz. Peygamberin yaşamış oldukları hadiselerde dillendirilen “Allah Teâlâ’nın hiçbir şeyi unutmayacak oluşu” hakikati aslında insanın hayatında önemle üzerinde durması gereken bir husustur. Zira Allah’ın hem kendisine hem de diğer varlıklara karşı yapılan zulmü unutmayacağını bilmek inanan insan için caydırıcı bir etkendir.
Günümüzde bu hakikati dikkate almadan yapacaklarının yanlarına kar kalacağını zannedenler açık bir yanılgı içindedirler. Çünkü kendilerine yapılan uyarıları unutup zulme dalanların akıbetleri umdukları ve hayal ettikleri gibi olmayacaktır. Zalimler, kendilerine yapılan öğüt ve uyarıları göz ardı edip unututtukarında, kötülükleri engellemeye çalışanlar, bütün toplumu saran o büyük azaptan kurtarılacak; zulmetmekte direnenler ve onları uyarma görevini terk ederek bu zulme seyirci kalanlar ise işledikleri günahlardan dolayı şiddetli bir azap ile cezalandırılacaklardır![2]
Tarihin her döneminde çeşitli vesile ve yöntemlerle zulme bulaşanlar helak edilmiş[3] zulümleri görmezlikten gelinmemiştir. Ahirette onları bekleyen azap ise bakidir.
Kim olursa olsun zulüm ve haksızlık yapan kimselere güvenip bel bağlamak; onlara duygu ve düşünce plânında meyletmek, onları desteklemek cehennem ateşine maruz kalmaya sebeptir.[4] Bu sebeple bazı sıkıntıların sadece zalimlerin başına geleceğini zannederek o sıkıntı ve kötülükleri gidermeye çalışmamak zalimlerin karşı karşıya kalacakları durumlara davetiye çıkarmaktır.[5] 
 Zalimler, gerçekten kendilerine bir ok mesabesinde olan ayetleri unutup dikkate almadıklarında, yeryüzünde olanların tümünü ve bununla birlikte bir katını daha verseler de, kıyamet günü başlarına gelecek olan kötü azaptan kurtulma imkânı bulamayacaklardır. Hiç hesaba katmadıkları ve unutulduğunu sandıkları şeyler, ahiret günü  açığa çıkarılacak ve ortaya dökülecektir.[6] Mazlumlar da onlara zulmeden zalimlerde kendilerine vadedilenleri hak/gerçek olarak bulacaklardır.
“Cennet halkı, ateş halkına “Biz Rabbimizin bize vadettiğini gerçekleşmiş bulduk; siz de Rabbinizin size vadettiğini gerçekleşmiş buldunuz mu?” diye seslenecekler; onlar da “Evet!” diyecekler. Aralarında bir çağrıcı “Allah’ın laneti, (insanları) Allah’ın yolundan alıkoyan, o (yol)u eğri gösteren ve ahireti de inkâr eden zalimlerin üzerine olsun!” diye seslenecektir.”  (A’raf 7/44-45)
İmanlarından dolayı inanan kadın ve erkeklere eziyet ve zulüm edip de tevbe etmeyenler için yakıcı bir azap var olduğu gerçeğini zalimler unutmamalıdırlar.[7] Mazlumlar için de Allah Teâlâ’nın şu müjdesi onların kulaklarına küpe, kalplerine şifa olmalıdır:
“…Kim de Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter. Elbette Allah, kendi emrini yerine getirip-gerçekleştirendir. Allah, her şey için bir ölçü kılmıştır.” (Talak 65/3)
Yeter ki Rabbimizin hiçbir şeyi unutmadığını aklımızdan çıkarmayalım…
[1] Buhârî, Tefsir 19: 2; Tirmizî, Tefsir 19: 4
[2] A’raf 7/165.
[3] Yunus 10/13; Hud 11/67,93; Kehf 18/59
[4] Hud 11/113
[5] Enfal 8/25
[6] Zümer 39/47
[7] Buruc 85/10