Nebil Amr
Filistinli siyasetçi ve yazar
TT

İsrail Filistin Otoritesi’ni destekliyor ama zayıflatarak!

Meşruiyeti İsrail dahil olmak üzere tüm dünya tarafından tanınan Filistin Otoritesi, yanıtlaması gereken birçok gündemle karşı karşıya. Ancak hiçbirini yerine getirme yönünde minimum yetenek sağlamıyor.
ABD Filistin Otoritesi’nin Hamas’ın Filistin’de yürütmeyi devralmaması yönünde önleyici bir organ olmasını istiyor.
Bu, otoritenin Mayıs ayında neredeyse çöküşünü önlemek için Ramallah'a akın eden her elçinin dile getirdiği bir gündem.
İsrail ise Filistin Otoritesi bir iktidar işgüderi görevi görsün, ancak Filistinlilerin ihtiyacı olan failiyetten tamamen yoksun olsun istiyor.
Avrupalılar ise Proje sponsorları ve bu yönde harcama yapan bu esas kesim, çalışan, demokratik, modern, aklı başında karar alabilen bir cumhuriyet istiyor. Ancak böyle bir beklenti yönünde gereken minimum (burada maddiyat değil siyaset kastediliyor) miktarı sağlamıyorlar.
Bir de Arap dünyası var. Onlar da Filistin Otoritesi’ni destekliyorlar; ancak bazıları ya da çoğu, “Başınıza gelenler sizin eseriniz” der gibiler. Kurtuluşu gerçekleştirme ve devlet kurmayı istemede aşırıya kaçmadan hayatta kalmak için onlarca ipucu sayabilirsiniz.
Hamas ve direniş güçlerinden müttefikleri ise Filistin Otoritesi’nin direnen ve savaşan bir varlık olması taraftarı. Zirâ Gazze neden tek başına savaşıyor diye düşünüyorlar.
Hem mütevazi hem de büyük talepleriyle Filistin halkı, Filistin Otoritesi Gazze'deki hayatı kurtarsın, bölgeyi boğucu İsrail kuşatmasının pençesinden ve büyük savaşların (sayısız küçük savaş haricinde dört farklı savaş yaşandı) bıraktığı etkilerden çekip alsın istiyor.
Batı Şeria’dakiler de Filistin Otoritesi’nden kalkınma, yönetim, güvenlik, yargı, insan hakları ve halk direnişi alanlarında etkili olsun, mümkün olduğu taktirde savaşçı kimliğe bürünsün istiyor. Direniş görmek istiyorlar.
Biraz iyimser olalım ve şu ana kadar Filistinliler, Avrupalılar ve Amerikalıların gündemleri işlemeyi tercih etmede etkisiz olduğunu söyleyelim, ki bu da İsrail gündeminin bir nebze rahat işlemesine olanak sağlıyor.
Bu noktada İsrail'in kendi gündemine nasıl hizmet ettiğine bakmalıyız.
Bu gündem bahsettiğim gibi Batı Şeria’daki otoriteyi bir işgüder, Gazze’dekini ise oldubittici olarak merkez alıyor. Her iki durumda da Ramallah'taki otorite ve Gazze’deki, ikisini de zayıflatan sürekli baskı altında kalmalı.
Bunun için neredeyse görünmeyecek küçüklükte bir şeyler sunan İsrail, öldüresiye çalışıyor; işgalini bitirmesi, yerleşimciliği durdurması, hatta Filistinlilerle siyasi müzakerelere girmesi yönünde olmayan, yalnızca Batı Şeria'daki hayat standartlarını iyileştirmesi ve Gazze'de yeniden yapılanmayı kolaylaştırması yönündeki dünya taleplerini dinliyor.
Böyle seslenenlerin bir miktar iyi niyetine rağmen, tüm ipleri elinde tutan İsrail, bunları egemenliğini pekiştirmek, dünyayı büyük küçük hiçbir meselenin İsrail kapısından geçmeden ilerleyemeyeceğine ikna etmek için kullanıyor.
Trajik bir şekilde kaybolan adil ve kalıcı barış rüyasına ve iyi niyetine kanıt sunmaktan vazgeçmeyen Filistin Otoritesi ise ruhu ve uygulaması İsrail tarafından tamamen kazınmış olsa da Oslo anlaşmalarının her satırına bağlı olduğunu ilan ediyor. Aynı zamanda tek başına durduğu müzakere sahasını terk etmek olarak anlaşılabilecek herhangi bir davranıştan dönme riski alıyor.
Örneğin iyi niyet simgesi olarak İsrailli ekiplere yardım etmesi için itfaiye ekipleri gönderen Filistin Otoritesi’nin aldığı karşılık sadece bir “Teşekkürler” ifadesiydi.
Ancak Filistin’in iyi niyet girişimlerine dair kendi mefhumu olan İsrail, onu ciddi bir siyasi müzakere sürecinde ortaklığa layık görmüyor. Aksine bu girişimleri karşılıksız gönüllü hibeler olarak değerlendirerek kendisini bunlar için herhangi bir karşılıkta bulunmak zorunda hissetmiyor.
Gazze konusunda ise herkes İsrail’in oradaki trajediyi sona erdirmeye çalışmadan, yaşam zorluklarını hafifletme olasılığı karşısına ciddi engeller koymaya devam ettiğinin farkında.
Kudüs'teki durumu onlardan bağımsız görmeyi sevmesek de İsrail'in hem Batı Şeria hem de Gazze'deki Filistin durumuna yönelik gündemi tüm basitliğiyle bu.
İşin trajik yanı ise Batı Şeria ve Gazze'de ön saflarda bulunanların bu gündemi en ince ayrıntılarına, en yakın ve en uzak hedeflerine kadar biliyor, yalnızca bilmekle kalmayıp ezberliyor olmaları.