Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Dezenformasyona karşı durun!

Maalesef bölgemizde yaşanan her krizde, bu krizlerle başa çıkmada gelişen tek şeyin yanıltma araçları olduğunu görüyoruz. Sanki kriz tacirleri ve manipülatörler, yanıltıcılığı daha da ileriye götürmek için her teknolojik gelişmeyi bekliyorlar.

Dezenformasyon yeni bir durum değil, burada dezenformasyonun tarihini tartışmayacağım, ancak bölgemizdeki en önemli dezenformasyon olaylarını ele alacağım. Belki de bölgedeki krizlerle ilgilenenlerin çoğu, merhum Lübnan Başbakanı Refik Hariri'nin öldürülmesi sırasında yapılan manipülasyonu yaşamamış kişilerdir.

Bu olay sırasında yapılan dezenformasyon, Ebu Adas kod adlı sözde bir intihar bombacısının videosu aracılığıyla gerçekleştirildi. Video o dönemde medyada adaleti ve kamuoyunu yanıltmak amacıyla hızla yayıldı. Daha sonra Refik Hariri suikastının Hizbullah teröristleri tarafından bombalı araçla gerçekleştirildiği ortaya çıktı.

Hizbullah ve onunla birlikte eski Esed rejimi, mesajlarını yaymak için sahte haber siteleri kurmaya çalışıyordu ve bazıları da Hizbullah medyası aracılığıyla bunu yapıyordu. Bu yüzden Suriye’deki halk devriminin başlamasıyla birlikte yalanlar ve yanıltıcı bilgiler yaymak için derhal bir uydu kanalı kurmaya giriştiler.

Bugün, çok sayıda ve hatalarıyla dolu uydu kanallarına ihtiyaç kalmadı. Çünkü sosyal medya araçları, özellikle de sosyal medya platformu X, yanıltıcı platformlar haline geldi. Ben bu durumu 2009 yılında ‘haber yıkama’ olarak adlandırmıştım.

Bugün, yeni Suriye'deki gelişmeleri takip eden uydurma krizlerle birlikte, sosyal medya araçları yanıltma kampanyaları için geniş bir alan haline geldi. Bu kampanyalar sadece kimliği bilinmeyen kişiler tarafından değil, aynı zamanda medya mensupları, entelektüeller ve saygın kişiler tarafından da yürütülüyor. Bunların bir kısmı kasıtlı olarak hareket ediyor ve sayıları çok fazla, bir kısmı ise aceleci haberciler.

En basit bir örnek verecek olursak, Suriye'deki Suveyda krizini ele alalım. Özel kaynaklara ve uzman gözlemlerine göre Irak, Lübnan ve İran'da Suriye'deki durumu kızıştırmak için her gün X platformunda yaklaşık 10 bin hesap açılıyor.

Bunun yanında Lübnan'dan tek başına Suriye'ye karşı sürekli kışkırtma faaliyetlerinde bulunan 250 bin hesap daha var. Bunu birkaç gün önce X'te yazmıştım. Günlük olarak takip ettiğimden, başka coğrafi bölgelerin de olduğunu teyit edebilirim.

Ancak kaynaklara göre yukarıda bahsi geçen ülkelerin bazıları bu kampanyaları yönetmek için özel merkezlere sahip. Bunların en önemlisi güney banliyölerinde yer alıyordu. Bu bilgiyi İranlı kaynaklar da dahil olmak üzere birçok kaynaktan duydum. Bu merkez, bölgedeki tüm dezenformasyon kampanyalarını yönettiği için ‘Beyrut Odası’ olarak biliniyordu.

Mesele, bölgede dezenformasyon kampanyaları yürüten söz konusu taraflarla sınırlı değil. Onlarca yıldır dezenformasyon konusunda en tehlikeli grup, her türlü dezenformasyonu her türlü faaliyet ve alanda uygulayan Müslüman Kardeşler Teşkilatı’dır (İhvan-ı Müslimin).

Aynısını El Kaide ve DEAŞ da yaptı. Onlar gibi Şii mezhebinden olanlar ve onlar gibi bölgedeki devlet kavramına düşman, mezhep çatışmalarını körükleyen ve fitne yaymaya çalışan rejimler de yaptı.

Bu yüzden bugün bu yanıltıcı bilgilere kurumsal bir çalışma ile karşı koymanın zamanı geldi. Bu çalışmaya Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri, KİK’in bu konuda etkin, düzenleyici ve hedef alınan kurumlar olması nedeniyle, müttefikleri ile birlikte öncülük etmeli. Daha önce Avrupa ülkeleri ve ABD, yanıltıcı bilgiler ve sahte haberlerden etkilendiğinde, dezenformasyona karşı koymak için harekete geçtiler.

Bugün, bu tehlikeye karşı kurumsal olarak harekete geçmeliyiz. Bunu da ağızları kapatarak değil, güvenliğe, ekonomiye ve her şeyden önce sivil barışa yönelik tehlikeli dezenformasyon kampanyalarına karşı bir farkındalık projesi başlatarak ve caydırıcı kurumlar aracılığıyla yapılmalıyız.