Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

11 Eylül’ün 20. yıldönümü

Basın için hiçbir şey anakronizmler karşısındaki düşünme anlarından daha çekici olamaz. Aniden olay büyük bir olaya dönüşür. Dünya bir kez daha en büyük askeri gücün, muharebe uçakları ya da güçlü helikopterleri olmayan ve askerleri taşımak için köy minibüsleri kullanan bir hareket karşısında geri çekildiği haberiyle güne uyandı. ABD tarihinin en acı günü olan 11 Eylül’ün 20’nci yıl dönümüne az bir zaman kala Washington hem diplomatları hem de askerleri ile Kabil’deki büyükelçiliğini tahliye etmek zorunda kaldı. Doha'da veya başka bir yerde, ülkeden onurlu bir şekilde çıkmak için ABD devi ile dağ savaşçısı arasında artık bir diyalog yapılmayacak. Zira rezil bir şekilde ülkeden çıkıldı.
Ne yazık ki, ABD ordusu, diplomasisi ve başkanlığı için bu bir ilk değildi. Bir haftadan kısa bir süre içinde hükümetin kontrolündeki şehirler peş peşe düştü. Dünyanın en büyük gücünün başkanı en zayıf geri çekilme konuşmasını yaptı. Pazar günü şafak vakti Eşref Gani kaçtı. Hükümeti düştü ve sadık silahlı kuvvetler dağıldı. Bu sırada ABD Büyükelçiliği personeli de tahliye ekiplerinin gelmesini havaalanındaki hangarda beklemek zorunda kaldı.
Toplu tahliye sahneleri kötü bir şeyin habercisidir. Bu toplu tahliye sahneleri, ABD’nin 1940'lardan beri Avrupa'yı korkunç Nazi savaş makinesinden kurtarmak için dünyada oluşturduğu imajın tam tersini yansıtıyor. Nazi döneminden sonra güçlü Japon İmparatorluğu karadan, denizden ve havadan parçalandı. Daha sonra yükselişteki gidişat aşağı doğru düşmeye başladı. ABD 1975 yılında Saygon’dan panikle çıktı. 1984 yılında deniz piyadeleri Beyrut'tan ayrıldı. 2011 yılında ise ABD’liler DEAŞ’ın güçlenmesine sebep olacak şekilde Irak’tan çıktı. Her durumda, siyasi ve askeri olarak yanlış bir hesaplama var. Harcanan onca paraya rağmen destek güçlerinin direnişini korumada başarısız olundu.
Şu anki ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley 2013 yılında basın mensuplarına verdiği bir demeçte, “Ordu ve polis gücü, istisnasız her gün isyancılara karşı gücünü gösteriyor” ifadelerini kullanmıştı. Geçen aya kadar ABD Başkanı Joe Biden hala “savaş konularında en eğitimli ve en gelişmiş silahlarla donanmış olan” Afgan askeri güçlerine duyduğu güvende ısrar ediyordu. Kabil'den gelen tüm görüntüler ABD’nin dünyadaki imajına zarar verdi. Büyükelçiliğin üstündeki bayraklar yarıya indirilmiş, büyütülmesi 800 milyon dolara mal olan binadan ise dumanlar yükseliyordu.
2021 Kabil sahnelerinin 1989 Sovyet sahnelerine benzemesi ABD’lileri pek teselli etmiyor. ABD de Sovyetler de güçleri ile boy ölçüşemeyecek bir grup karşısında hezimete uğrayarak Afganistan’dan çıktı. İkisi de ülkeyi gelenek ve göreneklerine bıraktılar. Sovyetler 10 yıl boyunca sosyalist kavramları getirmeye çalıştı. ABD’liler ise 20 yıl kızlara eğitim vermeye zorladı. Şimdi kızların yüzde 37’si okuma yazma biliyor. Ancak Taliban erkekleri ortaya çıkar çıkmaz bütün kadınlar sokaklardan çekildi.