Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Devlet devlettir, hizipler de hiziptir

Sürprizlerle ve olaylarla dolu bir hafta, ya da on gün oldu diyelim. Her biri ayrı bir makaleyi hak ediyor. Ama tüm bu olaylar devletin devlet, hiziplerin de hizipler olduğunu bize gösteriyor.
Haftaya bir göz atalım sevgili okuyucum: Ankara'da bir BAE-Türkiye teması, ardından iki ülke arasında, Emirlikler Veliaht Prensi ve Türkiye Cumhurbaşkanı düzeyinde bir telefon görüşmesi. Irak'ta bir Mısır-Katar, Bağdat'ta da bir BAE-Katar toplantısı.
Diğer yandan “Irak’a Komşu Ülkeler Konferansı”, Mısır ve Suudi Arabistan’ın konuşmaları var. Özellikle Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’nin Iraklılara hitap ederken vurguladığı devlet ve gelecek söylemi var. Bu zirvenin sonucu ne olursa olsun, katılım düzeyi yeterlidir. Müttefikler ve muhalifler, ılımlılar ve bölgedeki istikrarsızlığın nedeni olan İran...
Bağdat'ta Irak Başbakanı'nın milisleri nasıl azalttığını, olayın yıldızı olduğunu, Irak devletinin lideri olduğunu ve orada müttefikler ve muhalifleri topladığını gördük. Çünkü bu toplantı bir devlet toplantısıydı, hiziplerin ve grupların toplantısı değil.
Diğer yandan Ramallah'ta Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile İsrail Güvenlik Bakanı Benny Gantz arasında gizli bir görüşme yapıldığı ortaya çıktı. Ardından Filistinli gruplar bu toplantıya karşı saldırıya geçtiler.
Yukarıda değinilen tüm hareketler ve görüşmeler bize devletin bir devlet, hiziplerin ise hizipler olduğunu teyit etmektedir. Burada birisi şöyle diyebilir: Peki, ya ABD’nin Afganistan'dan çekilmesi ve iktidarın Taliban’a devredilmesi?
Bu geçerli ve cevabı hak eden bir sorudur. Cevabı ise aynıdır: Devlet devlettir, hizipler ise hiziplerdir. 
ABD çekilir, yenilir… Her nasıl adlandırırsak adlandıralım ama kâr ve zararı, ulusal çıkarları ve mümkün olanın sanatını hesaplayan devletin mantığıdır.
Şu an Afganistan’da Taliban işgalcilerin fatihi olmakla övünüyor. Ancak bir devlet inşa etmekle övünemez. Bu önümüzdeki günlere kalmış durumda. Taliban bir devlet veya her yerden gelen teröristler için bir “misafirhane” inşa etmek isterse, bu tablolar bize devlet kavramının anlaşılmasının halen zor olduğunu gösterir.
Aynı durum İran için de geçerli. İran Dışişleri Bakanı Bağdat’ta yaptığı konuşmasında Kasım Süleymani ve Ebu el-Mühendis’ten bahsetti. Mısır Cumhurbaşkanı ve Suudi Dışişleri Bakanı, devlet, yapı ve istikrar hakkında konuşurken o, Iraklıların huzurunda göstermesi gereken diplomatik nezaketten çok uzaktı.
Bu nedenle, “Müslüman Kardeşler” gibi grupların sesleri kısılırken, özellikle Arap-Türk ilişkilerinde bölgenin devlet düzeyinde nasıl iletişim kurmaya başladığını ve kiralık medya mensupların şaşkınlık içinde medyacılık oynamak için yeni bölgeler aradığını gördük.
Filistin cumhurbaşkanı İsrail ile siyaset oyunu oynamaya karar verdiğinde hiziplerin nasıl eski hallerine döndüklerini gördük. Hiziplerin, bir füze ateşleyerek iktidar ile İsrail arasındaki görüşmeleri bozabileceği doğrudur ancak bir devlet inşa edemezler. İsrail'in onayı ve Mahmud Abbas ile koordinasyonu olmadan Gazze'ye “hibe” finansmanı sokulmasından bahsetmiyorum bile!
Yukarıdakilerin tümü, devletler hareket ettiğinde grupların ve hiziplerin alçaldığını, küçüldüğünü gösteriyor. Bu basit bir şey değildir. Çatışmalar ve krizler devam etse devlet zorluk yaşayabilir ama yok olmaz.
Buradaki sonuç şudur: Kararlı duruşlara ve rahatlığa kapılmamaya evet ama inzivaya ve tam bir yabancılaşmaya hayır. Çünkü siyaset, düşmanlarla bile yapılması mümkün olan diyalog ve inisiyatif sanatıdır. Önemli olan şey, hatta en önemlisi “devlet devlettir, hizipler ise hiziptir” mantığına uygun hareket etmektir.