Velid Haduri
Enerji konusunda uzman, Iraklı yazar
TT

Irak’ta sıfır emisyon hedefi yardımlar olmadan uzak vadeli bir hayal

İngiliz The Guardian gazetesi 1 Eylül'de, Irak Başbakan Yardımcısı, Maliye Bakanı ve Irak Bakanlar Kurulu İklim Değişikliği İşleri Başkanı Ali Allavi ile Uluslararası Enerji Ajansı İcra Direktörü Fatih Birol’un kaleme aldıkları "Petrol devletlerine yardımlar olmadan 2050 yılına kadar sıfır emisyon uzun vadeli bir hayaldir" başlıklı bir makale yayımladı. Makale, iklim değişikliğine karşı mücadelede toplumları ve ekonomileri büyük zorluklar yaşayan petrol üreticisi ülkeler açısından yeni bir bakış açısı sunuyor. Ekonomistler Allavi ve Birol’un yazarı olduğu makale, Irak gibi çökmüş ekonomilere sahip petrol üreticisi devletlerin küresel iklim değişikliğiyle mücadeleye nasıl katılabilecekleri konusuna yeni bir boyut ekliyor. Zira Irak'ın ekonomik sorunları, sürdürülebilir enerjilerin yaygın olarak kullanılmaya başlanmasının ardından petrol tüketiminde yaşanan düşüş sonucunda giderek artacak.
Makale ayrıca yeni pozisyonlar da sunuyor. Bu bağlamda Allavi, özel sektörün altyapı yatırımlarına katılmasını istedi ve Uluslararası Enerji Ajansı'nın çağrıda bulunduğu gibi küresel ısınmayı azaltmak için fosil yakıtların üretim ve tüketiminin azaltılması gerektiğini vurguladı. Birol, Uluslararası Enerji Ajansı’nın Sıfır Emisyon Yol Haritası Raporu tarafından marjinalleştirilen veya kendisine neredeyse hiç değinilmeyen bir husus olan, istikrarsız petrol üreticisi ülkelerin iklim değişikliğine yönelik taahhütlerini yerine getirmelerine yardımcı olmanın bir gereksinim olduğunu kabul etti.
Allavi ve Birol'a göre küresel ısınma hâlihazırda, bölgesel olarak sıcaklıklardaki ortalamanın üzerindeki keskin artış nedeniyle Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerini tehdit etmeye başladı. Bu nedenle Irak ve diğer sorunlu petrol ülkelerinin önümüzdeki kasım ayında Glasgow'da yapılacak BM İklim Konferansı'nda (COP-26) görüşlerini sunmaları, gerekli tavsiyeleri benimsemeleri gerekiyor.
Söz konusu iki yetkili, iklim değişikliğinin zararlı etkilerini azaltmak için dünyanın daha az fosil yakıt kullanarak enerjinin üretilme ve tüketilme biçiminde köklü bir değişiklik yapılması gerektiğini vurguladılar. Ajansın, petrol tüketiminin bugün günlük 90 milyon varilden 2050 yılına kadar yaklaşık 25 milyon varile düşeceğini öngören sıfır emisyonla ilgili uluslararası yol haritasına atıfta bulundular. Bu, üretici ülkelerin mali gelirlerinin yüzyılın ortasında yaklaşık yüzde 75 oranında daralacağı anlamına geliyor.
Makalenin yazarları ayrıca dünyanın bu geçiş döneminde, ekonomileri krizde olan petrol üreticisi ülkelere yardım edememesinin bölgesel ve küresel güvenlik için olumsuz sonuçları olduğu konusunda da uyarıda bulundular. Küresel enerji piyasalarındaki istikrarsızlıktan ise bahsetmeye bile gerek yok. Bu üretici ülkeler özellikle ekonomilerini çeşitlendirmeyi başaramadan petrol ihracatı gelirlerinin düşmesi durumunda yaşam standartları gerileyecek ve yoksulluk şimdi olduğundan daha fazla artacak. Tüm bunlar, çok sayıda işsiz gencin bulunduğu ve dünyadaki göreceli nüfus artışının en yüksek olduğu bölgelerden birinde gerçekleşecek. Nitekim Irak'ta yoksulluk oranı, küresel petrol talebinin ve fiyatlarının düştüğü korona pandemisi nedeniyle 2020'de neredeyse iki katına çıktı.
Peki, ne yapılmalı? Sıkıntılı ve istikrarsız petrol üreticisi ülkeler sermaye ve emeği gelecekte verimli sanayi sektörlerine yönlendirecek ve özel sektörü harekete geçirecek yatırımları ve politikaları hayata geçirmeliler. Aslında bu öneri, yakın zamanda basılan Beyaz Kitap - Irak Ekonomisinin Reformu’nun yayımlanmasında ana itici gücü oluşturuyor. Kitapta, özel sektöre daha geniş bir rolün önünü açarak çevre ve iklim değişikliğine uyumlu yeni bir ekonomik toplumla ilerlemek için hidrokarbon ihracatına olan bağımlılığı azaltma yoluyla Irak ekonomisinde kapsamlı ve köklü bir değişiklik hedefleniyor.
Allavi ve Birol her petrol ülkesine özel, karbon emisyonunu azaltacak ayrı ayrı politikaların benimsenmesi çağrısında bulunuyor. Mesela Irak'ta petrol ve doğalgaz, daha ulaşımda veya elektrik üretiminde kullanılmadan önceki safhada, ülkenin tüm küresel ısınma emisyonlarının yaklaşık yüzde 40'ını oluşturuyor. Bu, ülkedeki ana emisyon faktörünü (üretime eşlik eden doğalgazın yakımı) ele alma ve ortadan kaldırma sürecini hızlandırmayı gerektiriyor.
Yazarlar endüstrilerde, ulaşımda ve inşaat sektöründe enerji tüketimini rasyonelleştirmek gibi emisyonları azaltma fırsatlarının erişilebilir olduğunu da belirtiyorlar. Allavi ve Birol, temiz enerji temin eden sürdürülebilir enerjilerin kullanılmasını öneriyorlar. Ajansın Irak'taki güneş enerjisi kapasitesinden faydalanılmasının önemi üzerine yaptığı bir çalışmaya atıfta bulunuyorlar. Çalışmaya göre Irak’ta güneş enerjisi üretimi açısından daha az verimli olan bölgeler dahi Almanya’daki en güneşli alanlara göre yüzde 60 daha fazla enerji sağlayabilir. Ne var ki Irak’ta bu kaynak değerlendirilmezken Almanya üretiminde petrol ürünlerinin kullanıldığı Irak elektriğinin iki katı kapasiteli güneş enerjisi tesisleri inşa etti.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın bir diğer çalışmasına göre de Irak'ta güneş enerjisinin kullanılmaması son 7 yılda yaklaşık 120 milyar dolar zarara mal oldu. Zira Irak’ta elektrik birkaç yıldır sürekli ve günde uzun saatler boyunca kesiliyor ve bu da özel jeneratörlerin kullanılmasını gerektirdiği için orta ve küçük işletmelerin işlerini aksatıyor.
Allavi ve Birol, Irak gibi ülkelerin "tek başına temiz enerjiye geçiş yapamayacakları" tespitinde de bulunuyorlar. Bu ülkelerin “finansal kaynaklarını ve uzmanlarını seferber etmeye, ekonomiyi dönüştürmek için akılcı politikalar benimsemeye” karar vermeleri durumunda uluslararası yardıma ihtiyaçları var. Aksi takdirde hem sıfır emisyona giden yol hem de küresel enerji piyasalarının güvenliği tehlikeye girecek.