Abdurrahman Şalkam
TT

Tunus, Kays ve Necla’nın ellerine emanet

İki aydan fazla bir süredir Tunus nefesini tutmuş bir haldeydi. Soluklarının sesi iç geçirmelerinden daha yüksek ve kaygılıydı. Bedenler, eller hatta zihin ve ruhlar üzerinde yürüyen krizler çelikten bir konvoy gibi peş peşe sıralanmıştı.
Temmuz ayında Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, en önemlisi parlamentonun faaliyetlerini askıya almak olan bir dizi karar aldı. Ardından bazı parlamento üyelerine dokunan yasal adımlar atarak tüm yetkileri elinde topladı. Cumhurbaşkanı bu adımı attığında korona salgını ülkeyi yıpratmış ve bunun sonucunda yaklaşık 20 bin Tunus vatandaşı ülkesini terk etmişti. Tunus ulusal ekonomisinin ana kollarından biri olan turizm durmuştu. Bunlara bir de güvenlik alanındaki dengesizlik eşlik ediyordu. Cumhurbaşkanı Kays Said, göreve geldiğinden beri eylemlerine karşı çıkanlarla savaştı ve neredeyse günlük olan açıklamalarında oklarını, isim vermese bile Nahda Hareketine ve sembollerine yöneltti. Üslubu ve kınamaları, kurallı ve fasih Arapçası kadar açık ve saf olduğundan, hedefindeki isimleri herkes okuyabildi.
Sokak dinamik bir savaşın alanı oldu. Taraftarlar ve muhalifler, Tunusluların zihinlerinden ve bedenlerinden silinmeyen "Habib Burgiba" Caddesine akın ettiler. Ne var ki sorunlar sadece belagatli ve fasih bir Arap söylemi ile çözülmez, düşünen, planlayan beyinlere ve insanların çektiği ve her geçen gün artan sıkıntılara göğüs gerecek uygulayıcı bir güce ihtiyaç vardı. Bu yüzden dillerde dolaşan soru şuydu: Tüm yetkileri eline alan cumhurbaşkanı, salgın, yoksulluk, işsizlik ve bilinmeyen bir geleceğin sarsıntıları gibi Tunusluların göğsüne çöreklenmiş sorunlarla yüzleşme görevini üstlenecek başbakanı ne zaman atayacak? 29 Eylül'de Cumhurbaşkanı Kays Said çok sesli bir zili çaldı ve Tunusluların uzun zamandır beklediği başbakanlığa Profesör Necla Buden Ramazan'ı atadı. Bu isim, insanların bu kadar uzun süre nefeslerini tutarak kendisine atanacak kişiyi bekledikleri makamı dahi gölgede bıraktı. Ülkenin kuruluşundan bu yana ilk kez bir kadın hükümetin liderliğini üstlenirken şu soru dolaşmaya başladı: Bu kadın kim?
Necla Buden Hanım, İslam fıkhı ve kültürü şehri Kayravan’da doğan bir jeolog. Ulusal Mühendisler Okulu'nda öğretmen ve uluslararası kuruluşlarla araştırma, danışmanlık ve iş birliği yapmış bir isim. Geçtiğimiz günler boyunca, başbakanlık için iki isim konuşuldu. Cumhurbaşkanlığı Divanı Başkanı Nada Okaşa ile Tunus Merkez Bankası Başkanı Tevfik Şerefeddin. Ancak büyük sürprizler, Kays Said'in rakiplerine karşı kullandığı güçlü bir silah, destekçilerine sesini duyurmak için kullandığı güçlü bir zil. Yolsuzluk, Cumhurbaşkanının mücadele için gücünü seferber ettiği birinci düşman olduğundan, başbakanın adını açıkladığı konuşmasında belirttiği gibi yolsuzluk ordusu ile savaşında genelkurmayı olması için Prof. Necla Buden’i seçti. Cumhurbaşkanı ayrıca Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu Başkanını ev hapsine aldı ve güvenlik güçleri Komisyonun elindeki tüm dosyalara el koydu. Cumhurbaşkanın, devletin kılcal damarlarına ulaşan yolsuzlukla mücadeleye liderlik etmek için bir kadını seçmesinin birden fazla nesnel nedeni var. Birincisi, ülkede yakın zamanda yapılan bir araştırmanın, kadınların başkanlığındaki kurumlarda yolsuzluğun daha az olduğunu kanıtlaması. Araştırmada kamu kurumları sahasını kaplayan yolsuzluk selinin üzerinde kadın isimlerin yüzmediği ortaya çıktı. Tunus'ta kadınlar modern devletin inşasında öncü rol oynadılar ve her alanda yer aldılar. Yürütme organının başına bir kadının atanması, Tunuslu kadınların büyük bir çoğunluğunu cumhurbaşkanının safında yer almaya sevk ederek olumlu bir etki yaratacaktır. Özgür Anayasa Partisi lideri Abir Musa da Tunus siyasi hayatında etkileyici bir siyasi varlığa sahip ve Nahda Hareketi ile bizzat lideri, Kays Said'in birinci rakibi Raşid Gannuşi ile yüzleşmede öncü rol oynamıştı. Dolayısıyla bu ikili (Necla Buden ve Abir Musa) ya da en azından biri Kays Said’in yanında olacak. Abir Musa, Cumhurbaşkanının Tunuslu kadını ülke liderliği koltuğuna yükselterek bir tabuyu yıkan adımını tebrik edecektir. Bu karar aynı zamanda, bir kadın başbakanı kolayca kabul edemeyecek İslami Nahda Hareketine de ağır bir darbe indiriyor.
Hüseyin bin Ali’nin, Osmanlı döneminde Tunus'ta saltanatı devralmasından itibaren, ülke her alanda niteliksel sıçramalara tanık oldu. Rahmetli Cumhurbaşkanı Habib Burgiba kapsamlı bir sosyal ve entelektüel devrime öncülük etti ve kadınların her alana girmesini sağladı. Ancak Cumhurbaşkanı Kays Said'in yeni adımı, üçüncü Tunus Cumhuriyeti'nin doğuşunun bir ifadesi, Tunus ile tüm Arap ülkelerinde benzeri görülmemiş bir adım ve birçok çağrışım taşıyor. Bilhassa kadınların liderlik pozisyonlarını üstlendiği ve Tunus'un büyük ekonomik ilişkilere sahip olduğu Avrupa'nın finansal ve politik karar verici başkentlerine ve uluslararası kamuoyuna bir mesajdır. Bu arada, kadınlara devlette kilit pozisyonlar veren Ruanda Cumhurbaşkanı Paul Kagame’nin söylediklerini ve yaptıklarını hatırlatalım. Çünkü onun dediği gibi kadınlar doğaları gereği şiddete ve yolsuzluğa karşıdırlar ve nesilleri de buna göre yetiştirirler. Bu nedenle yolsuzluk ve şiddete karşı savaşa öncülük etme yeteneğine sahiptirler.
Tunus devletinin siyasi sistemiyle ilgili özel bir vizyona sahip olan, anayasayı değiştirmeye ve yeni bir seçim yasası yapmaya hazırlanan cumhurbaşkanı ile profesör başbakanını zor görevler bekliyor. Tunus'un acil mali yükümlülüklerini yerine getirmesi için yaklaşık 20 milyar dolara ihtiyacı olduğundan, ilk acil görev ekonomik krizi çözmek. Cumhurbaşkanının akışkan siyasi meseleleri yönetmesi gerekiyor; ülkenin ikinci partisi olan Tunus'un Kalbi Partisinin lideri Nebil el-Karavi tutuklu. Nahda Hareketi aşınıyor ve yüzlerce sembolü onu terk ediyor. Bazı milletvekillerine suçlamalar yöneltiliyor ve terörizmin ülkenin çeşitli yerlerinde halen hücreleri var. Necla Buden'in ise önünde bekleyemeyecek kadar sıcak hatta yakıcı dosyalar var ve bunların başında da mali dosya geliyor. Buden, öncelikle cumhurbaşkanına ve onun desteğine, dış ilişkilerine, uzun tecrübesine ve bilimsel yeteneklerine güveniyor. Tunus bugün, Kays ve Necla adındaki iki akademisyenin ellerinde ve onlar tarafından yönetilen yeni bir zihin, vizyon ve yeteneklere sahip yeni bir oluşuma doğru tarihi bir geçiş döneminde.