Tevfik Seyf
Suudi yazar ve düşünür
TT

Nesilden nesile

Bu hafta Dr. Nura es-Suvayan’ın (Nora Al-Sowayan) Suudi Arabistan’da gerçekleştirilen dönüşüm ve reformların, gençlerin davranış ve psikolojilerine yansıması üzerine yaptığı konuşması dikkatimi çekti. Suvayan, konuşmasında gençlerin psikolojisinin aile içi ve komşularıyla ilişkilerdeki değişime etkilerinden de bahsediyordu.
Tanınmış bir üniversite Profesörü aynı zamanda Aile ve Evlilik Danışmanı olan Dr. Suvayan, toplumdaki dönüşümlerin hızlanmasının, zorunlu olarak bireylerin kendilerine ilişkin algılarında ve çevrelerindeki diğerleriyle olan ilişki algılarında paralel değişimlere yol açtığını ifade ediyor.
Ancak bu çoğu zaman sorunsuz veya uyumlu bir şekilde gitmiyor. Örneğin, kadınların ekonomik ve yasal statüsü son on yılda değişti ve sonuç verdi. Suvayan’a göre bu durum, kadınlardaki psikolojik krizleri azalttı. Fakat evli çiftler ve evlenmek isteyen gençler için yeni sıkıntılara neden oldu.
Bu tür bir dönüşüm genellikle cinsiyetler arasında güç dengesindeki değişime bağlanır. Sosyal ve yasal olarak ‘bağımlı’ olarak sınıflandırılan kadınlar artık büyük ölçüde bağımsız hale geldiler. Bununla birlikte tam eşitlikten önce aşılması gereken bir yol olmasıyla birlikte bugüne kadar yaşananlar, bırakın öncesini 2018 yılındaki durumla bile kıyaslandığında köklü bir değişimdir.
Bu tür bir sosyal ve ekonomik dönüşümü, bireyin zihnine yansıması, yani kendiliğinden davranışının oluşumuna, kendisi ve çevresi hakkındaki vizyonuna katkıda bulunan unsurların toplamı yoluyla gözlemleme eğilimindeyim. Bu dönüşümler, bireyin içinde yetiştiği ya da kültürden devraldığı birikimle ile çelişse de yönelimleriyle orantılı olarak bireysel kimliğini yeniden şekillendirir. Aslında çoğunlukla olan da budur. Bireyin çocukluktaki düşünce yapısı (dolayısıyla kimliği ile) aile, sosyal çevre ve okulun etkisiyle şekillenir. Ancak kimliğin bileşenlerinin çoğu, özellikle iş gücü piyasasına katıldıktan sonra, daha geniş çevrenin etkisi altında olgunluk aşamasında yeniden şekillenir.
Sosyal çevrenin dışına açılmak, yaşam tarzını veya kaynaklarını değiştirmenin yanı sıra, bireyin yeni kimliğini şekillendirmede en etkili faktörü oluştururlar.
Tam da bu nedenle, bireyin hayatının her aşamasındaki ilişki ağı üzerinde düşünmeliyiz. Çocuk ve ergenlerin internet aracılığıyla dünyaya açık olmaları, bu erken dönemde zihniyetlerinin ve kimliklerinin yeniden şekillenmesine olanak sağlamaktadır.
Böylece, miras alınan kültür ile yeni durum arasındaki paradoks azalacak, gelenek, örf ve ilişkilerin erken bir aşamada yeniliklere uyum sağlamasına yol açacacaktır.
Bu aşamada meydana gelen değişimin özü, bireyin benlik saygısı ile ilgilidir. Böylece gruba karşı benliği merkezileştirme eğilimi daha güçlü bir hal alır. Bireyin uyum, çatışma, içine kapanma ve boyun eğme eğilimini belirleyen ailevi ve toplumsal tepkidir. Aile ve okul tarafından anlaşılan ve hoş karşılanan bireyler, grup ortamında bağımsız benliklerini ifade etmeye çalışacaklardır. Kısıtlama veya muhalefetle karşılaşanların, yumuşak veya sert isyan trenine binme olasılığı daha yüksektir.
Açıklık aşaması ve uzantıları, bir bütün olarak ülkenin geleceğini büyük ölçüde belirleyen şeydir. Müreffeh bir gelecek yaratmak istiyorsak, gençleri açılma dönemi ve ötesinde özümsemeliyiz.
Bağımsızlık ve ayrıcalık için güçlü eğilimlerimizin sorumluluğunu üstlenmeli ve yerleşik inançlarımıza karşı çıkabilmeliyiz. Fakat onları sadece reddedersek, kimisi isyan konusunda ustalaşan, kimisi de içine kapanmış kaotik bir nesil yetiştirmiş oluruz.