Abdullah Raddadi
Suudi araştırmacı ve ekonomi uzmanı
TT

Vergi sığınaklarına elveda

Netflix, ABD’li bir şirket. Ancak buna rağmen eğer ABD dışında bir ülkede yaşıyorsanız, abonelik ücretinin banka hesabınızdan veya kredi kartınızdan çekilerek Hollanda’daki bir hesaba yatırıldığını görürsünüz. Bu yalnızca Netflix için geçerli değil. Zira pek çok ABD şirketinin merkezi (ve dolayısıyla banka hesapları) İrlanda ve Lüksemburg gibi ülkelerde bulunuyor. Bunun ana sebebi, söz konusu ülkelerdeki vergilerin düşük olması ve dolayısıyla kazandıklarını düşük vergili ülkelere aktaran bu şirketlerin kârlarının artmasıdır. "Vergi sığınakları" olarak bilinen bu ülkelerde vergi oranları sıfıra indirilebiliyor. Aralarında en bilinenleri İrlanda, Lüksemburg, Bermuda, Cayman Adaları, Singapur ve İsviçre'dir.
Geçtiğimiz onlarca yılda çok uluslu şirketler vergi sığınaklarını aşırı derecede kullandılar. Araştırmalar, dünya çapında yaklaşık 50 büyük ABD şirketinin vergi sığınaklarında yaklaşık 1,6 trilyon dolar sakladığını gösteriyor. Bu şirketler arasında Apple, Microsoft, General Electric (GE), Pfizer, ExxonMobil ve içlerinden bazılarının bütün ülkelerin bütçelerini aştığı diğer şirketler bulunuyor.
Şirketlerin vergi sığınaklarından ne ölçüde yararlandığını anlamak için tek başına Apple'ın İrlanda'yı vergi sığınağı olarak kullanıp yaklaşık 65 milyar dolarlık vergi tasarrufu yapmayı başardığını bilmemiz yeterli olur. Nike şirketi, satışlarının yaklaşık 10 milyarını kurumlar vergisi istemeyen Bermuda'da göstererek 3,6 milyardan fazla vergi tasarrufu etti. Starbucks daha önce İngiltere'de pek çok kez tartışmalara yol açtı. Nitekim şirketin 1998 - 2012 yılları arasında 3 milyar sterlinden fazla satış yapmasına rağmen söz konusu dönemde 9 milyon sterlinden daha az vergi ödediğine dair bilgiler kamuoyuna sızmıştı. Bu da şirketin kârını vergi sığınaklarına aktarmakla suçlanmasına yol açmıştı. Amazon ise Lüksemburg'u İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya gibi Avrupa operasyonlarının merkezi haline getirdi. 2020'de Avrupa'da 44 milyar dolardan fazla satış yaptı. Ancak muhasebe kayıtlarına göre 1,2 milyar euro değerinde zarar etti ve bu da Lüksemburg yasalarına göre vergiden muaf olmasını sağladı. Amazon'un küresel kârı 2019 yılında 11,6 milyarken bu rakam 2020 yılında iki katına çıkarak 21,3 milyar dolara ulaştı.
Bu veriler büyük uluslararası şirketlerin yaptığı uygulamaların sadece bir örneği. Bu uygulamalar tamamen yasal. Ancak bunlarla ilgili büyük şüpheler var. Bu da Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nü (OECD) yıllar önce bu uygulamaları ortadan kaldırmak için organize bir kampanya başlatmaya itti. Bu kampanya, geçtiğimiz hafta tarihi bir anlaşmayla sona erdi. 136 ülke küresel kurumlar vergisini en az yüzde 15 oranında standart hale getirme, çok uluslu şirketlerin kârlarını coğrafi bölgelere göre açıklamaları ve ardından kâr edilen bölgelere göre vergi ödemeleri konusunda uzlaşma sağladı. Yeni asgari vergi oranının geliri 750 milyon doların üzerinde olan çok uluslu şirketler için geçerli olacak. Geliri 20 milyar doların ve kârı da yüzde 10'un üzerinde olan şirketlerden ise ek kârlarının yüzde 2'sini faaliyet gösterdikleri ülkelere tahsis etmeleri istenecek. Bu, kurumlar vergisini düzenleyen en büyük anlaşma olarak kabul ediliyor. Her nesilde sadece bir kez gerçekleşebilecek bir anlaşma olarak tanımlanıyor. Hükümetler, gelirlerini yılda yaklaşık 150 milyar dolar artırabilecek bu anlaşmayı yapmaya başladılar. Söz konusu sistemin iki yıl sonra uygulanması ve teknoloji şirketlerinden o zamana kadar dijital hizmet vergisi talep edilmemesi bekleniyor.
Uzun yıllar boyunca vergi sığınakları dünya çapında konuya dair yürütülen adaletsizliğe katkıda bulundular. Daha önce Dünya Bankası’nın hazırladığı bir rapor, uluslararası yardımlara bağımlı olan ülkelerin sık sık bu yardımlardan vergi sığınaklarına para aktardığını ortaya koydu. Ayrıca çalışmalar sermayelerin vergi sığınaklarına kaçırılmasının gelişmekte olan ülkeler üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu kanıtladı. Zira bu ülkelerin hükümetleri, kamu hizmetlerine yatırım yaparak bu kaynaklardan yararlanmamış oluyor. Ayrıca vergi sığınakları, mali tabloları daha az denetleyen ülkeleri tercih eden yabancı yatırım eğilimlerini büyük ölçüde etkiliyor.
Bu anlaşma, özellikle şu an küresel ekonominin yüzde 90'ından fazlasını kapsadığı için çok uluslu şirketlerin yatırımlarının daha fazla şeffaf olmasını sağlayabilir.