Tarık Alhomayed
Suudi yazar. Şarku'l Avsat eski genel yayın yönetmeni
TT

Suudi Arabistan… Şeytanlaştırma ve kuşkulandırma

Lübnan Enformasyon Bakanı George Kardahi’nin açıklamalarından sonra Lübnan-Körfez krizine, sadece Kardahi’nin Husileri destekleyip Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) eleştirdiği şahsi açıklamalar olarak bakılmaması gerekiyor. Olay bundan daha büyük, daha karmaşık ve daha sistemli.
Bakan Kardahi’nin açıklamaları ve tavırları malum. Bakan olarak atanmadan önce de aynı çizgideydi. Bunun hakkında daha fazla şey öğrenmek isteyenler YouTube'da arama yapabilir. Yani olay bundan daha büyük ve daha sistemli. Burada olay şu ki, Eski ABD Başkanı Barack Obama'nın iktidara gelmesinden bu yana Suudi Arabistan'ı ‘şeytanlaştırma’ süreci yürütülüyor ve bu sessizce şekilleniyor.
Suudi Arabistan'ı ‘şeytanlaştırma’ süreci, düzmece bir şekilde ‘Arap Baharı’ olarak bilinen dönemde daha da netleşti. Sadece Suudi Arabistan için değil, Mısır için de başlangıçları özetlemek daha iyi olacak. Halid el-Berri Şarku’l Avsat’ta yazdığı “Es-Selamun aleykum Obama… Sonra vuruşlar başladı…” başlıklı köşe yazısında “Büyüleyici bir gülümsemeye ve eşsiz bir belagata sahip olan ve babasının adı Hüseyin olan esmer bir adam imajı ile Kahire Üniversitesi’nde durup ‘Es-Selamun aleykum’ dedi. Sonra her taraftan vuruşlar başladı. Teşekkürler 25 Ocak. Bize öğrettin” ifadelerini kullanmıştı.
2015 yılından sonra eski ABD Başkanı Donald Trump iktidara gelince Suudi Arabistan’ı ‘şeytanlaştırma’ süreci daha kötü ve daha aleni bir hal aldı. Ancak yeni olan şey, bu sürece İran’ın, vekillerinin ve İran’ın Suudi Arabistan’a karşı gündemlerine uyumlu bir şekilde hareket eden tarafların yaptığı paralel bir kampanyanın eşlik etmesiydi.
ABD’deki ‘bazı’ tarafların kampanyası Suudi Arabistan'ı ‘şeytanlaştırmak’ iken, İran’ın kampanyası Suudi Arabistan'dan ‘kuşkulandırmak’ üzerineydi. Bunun için bölgede ve Batı'da İran yanlısı araştırmacılar olduğunu iddia edenlerin sesleri, kurumları ve kışkırtmaları kullanıldı.
Suudi Arabistan'da yayınlanan tüm girişimlere ve iç reform ve kalkınma uygulamalarına karşı ‘şüphecilik’ kampanyası gelişti ve insanların dil uzatması noktasına vardı. Kardahi bunu yapan ilk kişi değil. Zira ondan önce istifa eden Lübnan Dışişleri Bakanı Suudileri bedevi olarak tanımlamıştı.
Onlardan önce bölgede başkaları var.  Örneğin Irak. Ancak Irak gerçek bir toplumsal bilinç ve devlet adamlarının tutumlarıyla tamamen farklı bir hale geldi. Bu devlet adamlarının başında da değerleri, egemenliği ve saygınlığı olan bağımsız bir Irak için çabalayan ve çabalamaya devam eden Başbakan Mustafa el-Kazımi geliyor.
İran ve gerek milisler, gerek medyacılar gerek politikacılar gerekse başkaları olsun destekçileri hala Suudi Arabistan’dan ‘kuşkulandırma’ planını uygulamaya devam ediyor. Bu yüzden George Kardahi’yi seçtiler. Çünkü önceki tavırlarını biliyorlardı şimdikini değil.
Bu yüzden şu anda birbirine hizmet eden iki paralel kampanyayla karşı karşıyayız. Bunun ilki ABD'deki partiler tarafından Suudi Arabistan'ın ‘şeytanlaştırılması’ kampanyası. Bu kampanya, kırılgan sızıntılara ve profesyonel olduğunu iddia eden gazeteciler tarafından yürütülen ve çoğunlukla asılsız olan hikayelere hız kazandırmaya dayanıyor.
Diğer kampanya ise İran’ın örgütlü bir şekilde yürüttüğü Suudi Arabistan’dan ‘kuşkulandırma’ kampanyası. Bu kampanyada gerek medya yoluyla gerekse başkaları olsun kişiler ve milislerin yanı sıra siyasal İslamcı gruplar ve bölgemizde oldukça iyi tanıdığımız İran’ın izlerini takip edenler yer alıyor.
Benim kanaatim bunun sebebinin çok basit olduğu yönünde o da şu ki, Suudi Arabistan şu anda sadece çevremizde değil, Arap ve İslam dünyasında da değişim getirecek bir reform modeline öncülük ediyor. Bu reform, itidal, insanları yetiştirme ve vatanları inşa etme modelidir.
Bütün olay bu. Kardahi’nin ya da diğerlerinin söylediği değil. Yapılmakta olan şey inceleyenler için örnek olabilecek net bir plandır.