Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Libya seçimleri ve engelleyici İhvan

Libya’daki Müslüman Kardeşler (İhvan) grubu, üyelerinin düzeyine uygun olmayan her şeyi engellemeye alışkın. Müslüman Kardeşler de dahil olmak üzere kimseyi açıkça dışlamayan Libya seçim yasalarına muhalefet ettikten sonra grup, bu yasaları ve adaylık koşullarını reddeden ilk ve son taraf oldu. Çünkü birçok kişiyi adaylıktan dışlayacak kısıtlamalar getirmek istiyorlardı.
Ancak Libya seçim çarkı, Yüksek Seçim Komisyonu’nun cumhurbaşkanlığı ve Temsilciler Meclisi adaylık başvurularını almaya başlayacağını açıklamasıyla dönmeye başladı. Libya halkı, ülke işlerinde şiddet, çatışma, çekişme ve dış müdahalelerin olmadığı bir geleceği hak ediyor.
Ama seçimlerin başlama düdüğünün etrafı, seçimleri engelleyen ve hatta engellemekle tehdit eden korkularla çevrilmiş ve kuşatılmış durumda. Bu düdüğü çalmak kolay değil. Boykot tehdidinde bulunan ve seçimlerin yapılmasını engellemekle tehdit eden seslerin ortaya çıkışı ortasında, sorunsuz seçim sürecinin önündeki yolun güllerle döşeli olduğunu düşünmüyorum. Örgütten istifa ettiğini iddia edilmesine rağmen Müslüman Kardeşleri temsilen Devlet Yüksek Konseyi Başkanının ortaya koyduğu tehditler var. Öyle ki kendisi, “Mareşal Halife Hafter kazanırsa bizi yönetmemesi karşılığında yüz binleri feda edeceğiz” tehdidinde bulundu. Yani bu, kendilerine muhalif bir adayın kazanması halinde seçim sonuçlarının önceden reddedileceği ve sadece kendi adayları kazanmadıkça seçim sürecini ve sonuçlarını tanımayacakları anlamına geliyor.
Faşist ya da neo-Nazi bir cumhurbaşkanı getirmek olarak nitelendirdiği seçimleri bu şekilde engelleyen Müslüman Kardeşler, cumhurbaşkanlığı için rakiplerini dışlamak ve seçimleri Müslüman Kardeşler adayı veya takipçisinin boyutuna göre belirlemek istedi. Başlangıçta cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesini reddettiler ve her zamanki gibi parlamentoya girişlerini kolaylaştırmak için parlamento tarafından seçilmesini istediler. Ama rüzgâr, onların isteklerine karşı geldi ve cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi, halkın bir talebi olarak yerine getirildi. Bu durum, Libya toplumunda azınlık olarak tanınan ve eski kayıpları bilinen İhvan’ın öfkesini ateşledi. Ama Müslüman Kardeşler örgütü, insanları korkutmak, seçmenleri korkutmak ve hatta engellemek için kullanmak üzere çeteler, sabotajcılar ve silahlı milislerle şeytani bir ittifak kurmaktan ve aldatmacadan yoksun değildir.
Yandaşlarından Seçim Komisyonu’nu kuşatmalarını ve görevini yapmasını engellemelerini talep etmek, tehlikeli bir emsal ve apaçık bir isyan, seçmen ve adaylara yönelik açık bir tehdittir. Hatta seçim sonuçlarını kabul etmemekle tehdit etmek bile, özellikle aleni şekilde açıklandığı için yasalar kapsamına giren bir suç sayılmaktadır. Aslında Müslüman Kardeşler ve siyasal İslam’ın liderleri, engelleyicilere karşı yaptırım uygulanmasına yönelik uluslararası çabaların sarf edilmesi raporlarına rağmen bunu açıkça ilan ettiler. ‘Africa Intelligence’, Washington’un seçimleri kurtarmak amacıyla Libya’daki taraflara parlamento ve Yüksek Devlet Konseyi üyelerini de içerebilecek yeni yaptırımlar uygulamaya yöneldiğini açıkladı.
Seçin çarkının dönmeye başlamasından, muhalif ve hatta seçimleri engelleyici seslerin yükselmesinden bu yana bunların tamamı, ‘örgütün Libya toplumundaki gerçek boyutunu gördüğüm ve parlamentoda ya da cumhurbaşkanlığında olsun, ülkeyi yönetmeye hak kazanacak bir yüzde elde etmesinin zor olduğunu düşündüğüm’ Müslüman Kardeşler tarafından yönetilen siyasal İslam hareketine mensuptur. Müslüman Kardeşler, sonuçlarını reddettiği ve silahların arkasında siper aldığı, 2014’teki ilk seçimlerden bu yana Libya’da devrilmiş durumda. O zamanlar silahlı milisleri aracılığıyla Fecr-i Libya (Libya Şafağı) savaşı olarak bilinen şiddetli bir savaşa öncülük etmişti.
Aldatmaya, baskıya, düpedüz yalana ve dünyanın diğer şeytanlarıyla ittifaka alışkın olan Müslüman Kardeşler grubunun örgütlenmesi, iktidara ulaşmak içindi. O, dini kılıkta siyasi bir örgüttür. Aslında ulusun fakihlerinin çoğunun oybirliğiyle kabul ettiği gibi, siyasi olarak iflas etmiş, dini olarak da yenilenmiş bir örgüttür.
Müslüman Kardeşler örgütü, Libya sokaklarındaki küçük boyutuna rağmen hile sistemi ile Libyalıların saflarını bölmek için bir atılım yapmayı başardı. Ancak bu kez eylemlerinin kötülüğü ortaya çıktı ve planları açığa serildi. Artık arka saflarındakileri ve gruptaki bilinmeyenleri bile ‘İhvan’ mensubu olmadıkları bahanesiyle seçmenleri yanıltmak için aday gösteremez. Bu nedenle örgütün başı büyük belada. Seçimler, cumhurbaşkanlığı ve parlamentoyu peşinen kaybetmesini ve Libya denkleminin dışında kalmasını garanti etti. Bu nedenle liderlerinin sesleri reddedici şekilde yükseldi. Bazıları histerik hal aldı. İçinde yaşadıkları, varlıklarını sürdürdükleri ve hatta mallarını yağmaladıkları topluma karşı kin ve nefretleri açığa çıktı.
Libya halkı, istikrar ve seçimlere katılma kararı verdi. Acıları sonrasında ulumaları artsa da köpeklerin havlaması halka zarar vermez.