Hüseyin Şubukşi
TT

Küreselleşme korona kurbanı

Doksanlarda, küreselleşme fikri, dünyanın sürdürülebilir bir şekilde refahlaşmasına ve kalkınmasına yardımcı olan, tüm ilk ve gelişmekte olan sanayi ülkelerinin kapsamlı ve eşit bir şekilde yararlandığı, bu yararın denge diğer ülkeler lehine meyletmeden kamu yararına olduğu siyasi ve ekonomik bir ilke olarak güçlü bir şekilde desteklendi. Bu teori yavaş yavaş etkinliğini ve yararlılığını kanıtladı, artan refah ve şu ya da bu şekilde çatışan ülkeler arasında sağladığı uzun barış döneminden dolayı farklı toplumların, halkların ve ülkelerin güvenini kazandı.
Bu fikir, onu destekleyen, koruyan ve referans sunan anlaşmalar ve kuruluşlar aracılığıyla giderek daha fazla kök salmaya başladı ve sonunda baskın kalıp haline geldi. Bu fikri açıkça, belirgin bir şekilde ve doğrudan destekleyen kitaplar vardı. Dahası küreselleşme fikrinin desteklenmesi, ekonomi ve genel olarak ticaret, sanayi üzerinde açık ve net bir etkisi olacağından, ülkeleri kontrol eden sınırların ve kısıtlamaların kaldırılması, ülkelerin yaratıcılık ve fikirlere, insanlar arasında mutlak özgürlükle dolaşımına açık alanlar haline gelmesi gerektiği çağrısında bulunanlar dahi oldu. Bu fikir, Çin'den Afrika'ya, Avrupa'dan Amerika'ya ve tabii ki Ortadoğu'ya benzeri görülmemiş bir popülerlik kazandı.
İnternet ağı atılımı üzerine inşa edilen devasa bilgi teknolojisi devrimi, bu büyük dönüşüme katkıda bulundu. İnternet, ister e-ticaret ve türevleri alanında, isterse küreselleşme fikrinin uygulanmasını hem iş sektörleri hem de hükümetler için sorunsuz, kolay ve kabul edilebilir bir konu haline getiren tüm icatlar düzeyinde olsun yaratıcı ve üretken fikirlerin hakiki fabrikasıydı.
Dünyadaki birçok ülke, siyasi ve ekonomik düşünce ile modern teknik alanlardaki bu paradigma değişiminden yararlandı. Nitelik ve nicelik açısından eşi benzeri görülmemiş büyük yatırımlardan faydalandı. Bu da yeni iş alanları ve çok kısa bir sürede birçok kazanım gerçekleştiren geleceğe dönük yatırım fırsatlarının önünü açtı. Tüm bunlar küreselleşme çağı ve modern teknolojik devrim adıyla tanındı. Ancak bugün bu sistem (küreselleşme sistemi),  yıkıcı Kovid-19 virüsünün en büyük ve tehlikeli yan etkilerinden ve sonuçlarından biri olarak cisim bulan kendisine yönelik en büyük meydan okuma ile karşı karşıya bulunuyor. Söz konusu yan etki ve sonuç; küreselleşmenin ortadan kaldırılması, ulusal korumacılık fikrinde görülen kitlesel, büyük ve somut büyümedir. Ulusal korumacılık fikri, bazen saldırgan ve bencil bir biçimde devletleri önce kendilerini düşünmeye zorluyor ve bu da dünyada büyük bir güvensizlik, şüphe, endişe ve gerilim ortamı yaratıyor. Bütün bunlar borsalardaki çalkantı, küreselleşme sistemi çerçevesinde doğan birçok anlaşmanın dağılmasıyla fiilen sahadaki bir gerçeğe dönüştü. Dağılan anlaşmalar ilk etapta korumacı anlaşmalarla değiştirildi, ama bu anlaşmalar karşı tarafa yönelik bir nefret doğurdu. Tayvan konusunda Çin ile ABD arasında, Ukrayna konusunda ise bir yanda ABD ile Avrupa, diğer yanda Rusya arasında yaşandığını gördüğümüz gibi, savaşa uygun bir iklimle sonuçlandı.
Barışı doğuran küreselleşme, sonrasında davulları inkar edilemez bir şekilde çalan savaşa uygun bir atmosfer yaratan Kovid ve onun korumacı önlemleriyle karşı karşıya kaldı.
Prestijli İngiliz Imperial Üniversitesi, dikkat çekici bir çalışmasında Kovid-19’un beklenen en tehlikeli yan etkilerinden birinin küreselleşmenin ortadan kaldırılması olduğunu ortaya koydu. Çünkü dünyanın farklı bölgelerinden hizmet, ticari ürün ve sanayi akışında dayandığı tedarik zincirlerinin güvenilirliklerini, değerlerini ve inanılırlıklarını yitirmeleri, her ülkede kendine güvenme ve kendi kendine yeterlilik, sınırlarını, sanayisini ve ticaretini koruma fikrini yeniden gündeme getirdi. Bu fikir, küreselleşme çağında olduğu gibi herhangi bir ortak uluslararası iş birliğini ortadan kaldırıyor. Tüm bunlar, Kovid-19 pandemisinin sebep olduğu, hızlandırdığı, yıkıcı sonuçlarıyla gerçekleştirdiği gerçek ve fiili bir senaryo haline geldi.
Kovid-19 pandemisinin uluslararası ekonomi sahnesindeki en tehlikeli ve önemli etkilerinden biri, ülkeler arasında doğurduğu güven eksikliğidir. Genel olarak aşılar ve çeşitli şekillerde eksiklerin yaşandığı elektronik çipler, demir, alüminyum, bakır gibi hammaddeler ve tarım malzemeleri olsun, birçok üründe spesifikasyonların, standartların ve ölçülerin güvenilirliği konusunda bir endişe var. Bu da ülkelere ve müşterilere taleplerinin kararlaştırılan tarihlerde ulaştırılması konusunda büyük gecikmelere neden oluyor. Söz konusu durum ülkelerin kendi aralarındaki ilişkilerine de yansıdı. Bazıları bu olayları ülkelerin birbirlerini zor durumda bırakmayı veya zayıflatmayı hedefledikleri şeklinde yorumladı. Bu da çok geçmeden yarı düşmanca bir duruma dönüşen bir güvensizlik durumu yarattı.
Küreselleşme güven köprüleri kuruyordu, korona ise endişe, güvensizlik ve korku duvarları inşa etmeyi başarmış görünüyor. Bu, güveni yeniden tesis edecek uygun bir ekonomik aşı bulunmazsa, pandeminin neden olduğu uzun vadeli en büyük kayıptır. Yıkıcı Kovid-19 pandemisinin istisnasız tüm dünya ülkeleri üzerindeki sağlık etkilerini takip etme konusundaki dünyanın ilgisi anlaşılabilir. Ancak dünya, uzun yıllar boyunca inşa etmek, geliştirmek ve güçlendirmek için pek çok kişinin uğraştığı güveni minimum seviyede de olsa korumaya, ondan geriye kalanları pratik bir şekilde muhafaza etmeye de en az bunun kadar önem vermeli. Ki ülkeler birbirinden uzak, şüphe, kaygı, terör ve korku duvarlarıyla tecrit edilmiş adalara dönüşmesin, zira bu, haddizatında kendisi ile asla yaşayamayacağımız bir salgındır.
Bugün dünyanın her zamankinden daha fazla iş birliğine, dünya ülkeleri arasında güven ve entegrasyon köprüleri kurmaya ihtiyacı vardır.