Abdullah Raddadi
Suudi araştırmacı ve ekonomi uzmanı
TT

Sosyal güvenlik ağları

Sosyal güvenlik ağları (SSN), bireyler ve gruplar için istikrarı sağlamak ve insanları yoksulluk ve yoksunluktan kurtarmak için oluşturulan birbiriyle bağlantılı bir dizi mekanizma ve faaliyet olarak tanımlanmaktadır. Sosyal güvenlik ağları, sosyal hizmetin temel direklerinden ve sosyal koruma sisteminin en önemli unsurlarından biri sayılıyor. Bu faaliyetler, çalışamayacak durumda olanlar, ciddi bir engeli bulunanlar, hastalar, yetimler, dullar ve yaşlılar gibi geçimini sağlayamayacak durumda olanlara ve yoksullara yöneliktir.
Sosyal güvenlik ağlarının hem ayni hem de nakdi şekillerde devlet yardımı da dahil olmak üzere çeşitli şekilleri vardır. Bu yüzden sosyal güvenlik ağları resmi bir yönetimsel nitelik kazanmaktadır. Bunlar arasında bazı tüketim ürünlerinin sübvansiyonu, parasal yardım programları ve çocukların okula kabulü veya sağlık merkezlerine başvurma gereksinimi gibi belirli koşulların yerine getirilmesiyle yapılan, koşullu nakdi destek bulunur. Ayrıca pek çok hükümet, iş arayanlar veya işten çıkarılanlar için aylık yardımlar gibi programlar da sunar. Buna ek olarak hükümet programlarının içinde yoksul ailelerin çocuklarına yönelik okul beslenme programları da vardır.
Bunun yanı sıra sosyal güvenlik ağları aileler, akrabalar, arkadaşlar, toplumun bireyleri, hayır kurumları ve sivil toplum kuruluşları (STK) tarafından yapılan yardımlar gibi gayri resmi şekilleri de kapsayabilir. Birçok uzman, ekonomik veya yaşamsal refahı bireylerin hastalık veya çalışamama durumunda akrabalarına bağımlı olma derecesi ile ilişkilendirir. Çünkü ailevi ve toplumsal bağlar, yaşamsal refah ve sosyal güvenlik ağlarında önemli bir rol oynamaktadır. Birçok ülke ekonomik krizler ve afetler sırasında, zor günler geçiren kişilerin kendilerine destek olacak arkadaşlarının veya akrabalarının olmamasının farkına varması nedeniyle intihar vakalarıyla karşılaşmıştır.
Salgın sırasında sosyal güvenlik ağlarının ne kadar önemli olduğu anlaşıldı. Zira dünya nüfusunun çoğu, özellikle de taksi şoförleri, sokak satıcıları ve berberler gibi salgın yüzünden günlük işleri duran meslek sahipleri, yani geçimi günlük kazançlara bağlı olan kişiler salgının olumsuz etkilerinden zarar gördüler. Bu sebepten dolayı birçok ülke kriz döneminde hiç vakit kaybetmeden söz konusu ihtiyaç sahiplerine yönelik sosyal yardım paketleri başlattı.
Dünya Bankası'na göre sosyal güvenlik ağları, dünyadaki en yoksul 650 milyon insan da dahil olmak üzere küresel düzeyde yaklaşık 2,5 milyar kişiyi kapsıyor. Gelişmekte olan ülkeler gayri safi yurt içi hasılasının (GSYİH) yüzde 1,5'ini sosyal güvenlik ağı programlarına harcarken Avrupa Birliği (AB) ülkeleri GSYİH’sinin yaklaşık yüzde 23’ünü, ABD ise yaklaşık yüzde 16’sını bu programlara ayırıyor.
Sosyal güvenlik ağlarının, düşük ve orta gelirli ülkelerdeki yoksulların üçte birinden fazlasının yaşam standartlarının iyileştirilmesine katkıda bulunduğu tahmin ediliyor. Zira sosyal güvenlik ağları söz konusu kişileri aşırı yoksulluk döngüsünden uzak tutmada önemli bir rol oynadı.
Arap ülkelerine gelince; Arap Para Fonu (AMF) Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısır ve Ürdün gibi bazı Arap ülkelerinin sosyal güvenlik ağlarına yönelik çabalarını mercek altına aldığı bir rapor yayınladı. AMF söz konusu raporunda toplumda en çok ihtiyacı olan yoksul gruplar için uygun metodolojilerin izlenmesini tavsiye etti. Ayrıca ihtiyacı olmayanların da faydalanabileceği ve bu yüzden muhtaçları destekleme ana hedefine ulaşılamadan kaynakların boşa gidebileceği için malları sübvanse etmek yerine doğrudan ihtiyaç sahiplerinin desteklenmesi gerektiğini vurguladı. AMF bunun yanı sıra ihtiyaç sahibi gruplara iş fırsatları sağlamak için özel sektörle ortaklıklar kurulması da dahil olmak üzere bazı düzenleyici, yasal ve kurumsal reformlar ve geleceğe yönelik stratejiler izlenmesini önerdi.
Sosyal güvenlik ağları, sosyal dayanışmanın en önemli tezahürlerinden biridir. Toplumdaki yoksul kesim, ciddi bir şekilde bu ağlara güvenmektedir. Bu ağların etkinlik derecesi sadece yaşamsal refaha değil, aynı zamanda yoksulluk sınırının altındakiler için asgari yaşam standardı sağlamaya da bağlıdır. Bu yüzden bu ağlara ciddi bir özen gösterilmesi, eşitlik ve sosyal adaletin sağlanabilmesi için ülkelerin dikkat etmesi gereken gereksinimlerden biridir. Ancak bu ağların ihmal edilmesi bazı Orta Asya ve Latin Amerika ülkelerinde olduğu gibi toplumsal felaketlere sebep olabilir.