Hamad Macid
TT

İran’ın Hamas’a verdiği desteğin gizli hedefleri

‘İran neden Hamas ve Filistin direnişine bu kadar çok destek veriyor?’ Bu soru yakın zamanda Ali ed-Difiri tarafından el-Likaa isimli programında İslami Direniş Hareketi Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’ye yönetildi. Heniyye bu soruya cevabı İran’ın ‘niyetinin saflığına’ dayandı. Yalnızca Allah rızası için destek verdiğini söyledi. İran’ın tutumunun temel etkeninin Kudüs ve Filistin adına dini ve ideolojik gerekçeler olduğuna dikkat çekti. Bu, çürük bir diyalektiktir. Mezhepsel Humeynizm, Filistin davasına dini, ideolojik bir amaç için verilen desteğin arkasına yerleşmiş durumda.  İran Humeynizmi’nin büyük hedefi Şii, Arap ve İslam dünyasında siyasi ve askeri Heniyye’nin dediği gibi fakat farklı bir şekilde. İran Humeynizminin büyük hedefi Şii, Arap ve İslam dünyasında siyasi ve askeri yayılmadır. Bu, İran'ın Filistin direnişini, Mescid-i Aksa'nın özgürleştirilmesini ve Kudüs'ün geri alınmasını destekleyen aldatıcı sloganları dışında Arap ve İslam halkları tarafından kabul edilemez veya en kötü durumda buna göz yumulamaz.
İran’ın Filistin’in kurtuluşu ve İsrail’e düşmanlık ile ilgili sloganları, vahşi ve kanlı askeri gücü ‘Kudüs Gücü’ olarak adlandırılması, İran’ın genişlemesinin güçlenmesi ve popülerliğinin artmasına katkıda bulundu. İran, Filistinli örgütlerinin finansal desteğe olan ihtiyacı ve Arap ülkelerinin siyasal İslam hareketlerinin uzantısı olduğu için bu örgütlere yabancılaşmasından yararlandı. Humeynici İran bu düşmanlığı fırsat olarak kullanmayı başardı. Kudüs ve direnişe destek sloganı altında Filistin ve Arap İslam içlerinde bu alternatifi kabul etmek için popüler bir zemin bulmak için Filistin direniş örgütlerini destekleyerek kendisini Arap ve İslam halklarına ‘aldatıcı’ bir alternatif olarak pazarladı. Heniyye’nin Difiri’nin programında, İran’ın direnişe verdiği desteğin nedenlerinden birinden bahsederken bilerek ya da bilmeyerek ima ettiği de buydu. Heniyye, “Öyle ki İran, Arap ve İslam dünyasında Filistin davası ve Kudüs'ün kurtuluşunu destekleyen ve bir devlet olarak öne çıktı” demişti. İran’daki Humeynist rejiminin hedeflerinden biri, Filistin direniş hareketlerinin desteğini kullanarak elde edildi. Bu hedef, Filistin topraklarında Şiilik misyonerliğinin yapılmasıydı. Nitekim, Heniyye de Hamas Hareketi üyelerinden birçoğunun Şiiliği benimsediğini inkar edemedi. İran, sistematik Caferilik misyonerliği ile bu hedefini daha geniş çaplı bir şekilde Yemen’de gerçekleştirdi. İran Humeynizmi Husiler aracılığıyla Zeydiye fırkasına mensup binlerce kişiyi İsnâaşeriyye fırkasına mensup hale getirmeyi başardı. Sünni Arap ve Müslüman ülkelerde on binlerce kişiyi, Afrika ve Güneydoğu Asya ülkelerini tamamen Şiileştirdi. İran, bu ülkelerdeki Şiileri, siyasi ve askeri genişlemesini sürdürmek, yani Suriye, Yemen ve Lübnan'daki İran deneyimini tekrarlamak için ‘Truva atı’ olarak kullanıyor.
Hamas'ın, Hizbullah'ın Suriye halkına yönelik sürgün etme, öldürme ve işkence suçlarına karışmasıyla ilgili tutumu sorulduğunda Heniyye, donuk ve cansız bir diplomatik cevap verdi. Direnişin tüfeğin, düşman İsrail’den başka bir yola yönlendirmeleri nedeniyle güney banliyölerindeki Humeynici ‘kaymakamlara’ hafif bir sitem yönlendirmekle yetinerek: “Hizbullah’ın kendine ait bir yöntemi olduğu gibi Hamas’ın da kendine ait bir yöntemimiz var” dedi. Ebu’l Abd, on binlerce Suriyeliyi öldüren ve yerinden eden korkunç kanlı suçlardan değil, iki hareketin küresel ısınma okumasından bahsediyor gibiydi!
İran'ın göğsünden kademeli bir şekilde sütten kesilen Filistin örgütleriyle başa çıkmak için yeni bir mekanizmaya acilen ihtiyaç var. Aksi takdirde, İran Humeynizmi, Filistin davasını kutsallaştırılmasını ve azamisini desteklemek gibi sahte bir bahane altında ideolojik, siyasi ve askeri genişlemesini sürdürecektir.