Mustafa Fahs
TT

Viyana ve Ukrayna yankıları

Viyana’da İran ile yürütülen müzakerelerde yan yana oturan iki taraftan zamanlaması sıkıntılı iki açıklama geldi. İki taraf birbirini, Ukrayna’da üçüncü bir dünya savaşı yaşanacağı ile tehdit ediyor. Bu yüzden Tahran'ın belki de sonuncusu olmayacak mevcut müzakere turunda bir şekilde görüşmelerin gidişatını etkileyen Ukrayna'daki ABD-Rus çatışmasının kurbanı olduğu söylenebilir. İlk açıklama Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dan geldi. Lavrov, “Nükleer anlaşmanın canlandırılması için daha önümüzde uzun bir yol var” dedi. İkinci açıklama ise ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yapıldı ve “Viyana’da yapılan nükleer müzakereler artık anlaşmanın imzalanmasının kaçınılmaz olduğu bir noktaya ulaştı” ifadeleri kullanıldı.
Aslında söz konusu açıklamalar her iki ülkenin de önceki tavırlarından farklıydı. Zira Rus tarafı müzakerelerin ilk turlarından bu yana anlaşmanın imzalanmasına can atanların başını çekerken ABD, iç ve dış nedenlerden dolayı müzakerelerin zamanlaması konusunda temkinli davranıyordu ve genelde zaman sınırına dikkat çekiyordu. Dolayısıyla Ukrayna kriziyle ilişkilendirilebilecek tavırlardaki bu yapay değişimin İran'da kafa karışıklığına yol açtığı ve Tahran'ın Batı-Rus çatışmasını kullanmasını ve Rus-ABD çıkarlarının zıtlıklarını kendi lehine çevirmesini engellediği söylenebilir.
Muhtemelen İran bazı kazanımlar elde etmek amacıyla Ukrayna krizini koz olarak kullanmak istedi. Belki de Moskova’dan uzaklaşması ya da Çin-Rusya eksenindeki konumunun bozulması için ABD’den kendisine uzlaşma teklifi geleceğini sandı. Ya da böyle bir beklenti içine girdi. İran, savaşın patlak verme riskinin Avrupa'ya yapılan enerji ikmalini tehdit etmesini umuyordu. Bu yüzden İran, büyük ölçüde Rus gazına bağlı olan Avrupa pazarlarının ihtiyaçlarını karşılamak için vazgeçilmez olacaktı. İşte İran’ın müzakere şartlarına daha fazla bağlı kalınmasına yönelik altın fırsatı burada devreye giriyor.
Diğer yandan Moskova, İran'ın planlarından habersiz değildi. Bu yüzden Ukrayna kriziyle kıyaslayarak İran ile ilgili belirli hesaplarının arasında hızla bağlantı kurdu. Aslında Rusya, çatışmaları, özellikle de Batı ülkelerinin Rusya’yı kuşatmasına olanak sağlaması için girdiği çatışmaları yatıştırma niyetinde değil. Rusyanın gaz silahı ve en önemli kâr kartlarından sayılan enerji kaynağına alternatif bulma zorluğu Tahran'a bedavaya teslim edilemez. Dolayısıyla Moskova'nın bir anlaşmaya varılmasını geciktirmesi doğal hale geldi.
Ukrayna krizinin Tahran üzerindeki müzakere baskısını artırdığı açık. Özellikle Washington hızlıca anlaşmaya varma ısrarını İran’ın Ukrayna krizindeki tutumuna bağladığından dolayı bu, Moskova’yı ters yönde hareket etmeye itti. Bu durum özellikle Rus müzakere heyeti başkanı Mikhail Ulyanov'un İsrail heyetine başkanlık eden Dışişleri Bakanlığı Stratejik İşler Genel Müdür Yardımcısı Joshua Zarka ile Viyana'da yaptığı görüşmenin ardından Tahran'da şok etkisi yarattı. Zarka birkaç gün önce Viyana’yı ziyaret etti. Bu da İranlıların tepkisini çekti ve söz konusu görüşmenin, İsrail’in oynadığı yıkıcı rolden ayrılmadığını gösterdiğini söylediler. Bu, Rusya'nın Tahran Büyükelçiliği'ni bir açıklama yaparak Moskova’nın "yapıcı olmayan tutumu" ve Rus Temsilcisi’nin Viyana müzakerelerindeki "olumsuz rolüne" ilişkin "İran'ın iddialarına" yanıt vermeye yöneltti.
Tahran'ın Viyana'daki yeni sıkıntısı, tehditlerin nispeten azalması ve ilgili tarafların diplomasiye belki de son olarak tekrar bir fırsat vermesinin ardından, Ukrayna konusundaki baskı kartını kaybetmesidir. Bununla birlikte Batı tarafının Ukrayna için harcayacağı süre, İran'ın Viyana'daki zamanından götürecek. İran, tekrar herkes tarafından mercek altına alınacak. Özellikle de garanti elde etmeden Tahran’ın konumunu kabul etmeyecek olan Washington ve Rusya bunu yapacak.
Dolayısıyla Ukrayna’nın etkisi altındaki değişken ve kafası karışmış ‘Viyana’ her zamankinden daha karmaşık görünüyor.