Racih Huri
Lübnanlı yazar
TT

Putin Ukrayna'yı işgal etmeye kalktı ama Rusya'nın bölünmesinden korkuyor

Rusya'nın Ukrayna’yı işgal etme girişiminin üçüncü ayına girerken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ordularını işgal tehdidinde bulunarak Ukrayna sınırına yığmadan önceki söylediklerinden farklı açıklamalar yapması dikkat çekti. Kendisini ve ülkesini şu anda kurbanmış gibi lanse eden Putin, Rusya’yı bölmeye ve parçalamaya yönelik bir Batı komplosu olduğunu söyledi ancak bunun başarısız olacağına dair söz verdi.
Putin’in bu açıklamaları birkaç gün önce Rus yetkililerle yaptığı toplantı esnasında geldi. Putin, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve Savunma Bakanı Lloyd Austin'in Kiev ziyareti ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ile bir araya gelmelerinin arifesinde yapılan toplantıda yetkililere “Batı, Rusya'yı parçalamaya çalışıyor ancak başaramayacak” ifadelerini kullanarak, radikalizm ve ‘neo-Naziler’ ile mücadeleye devam etme ve ülkesinin içişlerine karışmaya yönelik her türlü girişimi engelleme konusundaki kararlılığını vurguladı!
Putin, Avrupayı Rusya'daki gazetecilere yönelik suikast girişimlerinin arkasında olmakla suçlamaktan çekinmedi. Gariptir ki bu girişimlerden daha önce hiç bahsedilmemişti. Ayrıca Ukraynalıları, Donbas'ta sekiz yıldan beri Rus yanlılarına karşı çeşitli suçlar işlemekle itham etti. Moskova'nın bu “suçlardan” daha önce neden bahsetmediği elbette belli değil!
Tabii ki, Putin’in ‘özel bir operasyon’ olarak adlandırdığı işgal girişiminin başladığı 24 Şubat'ın üzerinden çok zaman geçmedi. Putin işgal girişimi başlamadan önce altmış kilometrelik bir mesafeye yayılan tank konvoylarıyla birlikte ordusunun yüzde 60'ından fazlasını seferber etmişti. Bu da dünyanın operasyonun yıldırım hızında gerçekleşeceğini ve Putin'in Kiev'de Vladimir Zelenskiy'yi koltuğundan indirip yerine başkasını oturtabileceğini düşünmesine yol açtı. Ancak Ukrayna tarafından iki sürpriz geldi. İlki, şehirleri tekrar tekrar uzaktan bombalayan Rus kuvvetlerine karşı dayanıklılığı. İkincisi, Rus ordusuna ağır kayıplar yaşatma gücü. Bu iki şey Putin’den önce dünya ülkelerini şaşırttı. Putin bu yüzden istihbarat gruplarını ve saha uzmanlarını cezalandırdı. Nitekim onlar Putin’i Ukrayna’yı ele geçirmenin pikniğe çıkmak gibi olacağı ve bunun en fazla bir hafta süreceği havasına sokmuşlardı. Uzmanlar bu sözleri, Rus komutanlarının Başkan Putin'e duymak istemediği veya rahatsız olacağı şeyleri söylemekten çekindiklerine yormuştu!
Olayların ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'i, Blinken ile Kiev'e yaptığı ziyaretin ardından ‘Ukrayna'nın doğru teçhizata sahip olursa Rusya'ya karşı savaşı kazanabileceğini’ söylemesine kadar götürmesi gerçekten ilginç. Kiev'in Batılı ülkelerden çok miktarda silah aldığı bilinen bir gerçek. Ancak Austin, ABD'nin Ukrayna'daki Rus ordusunu yormayı ve bunun gelecekte daha fazla saldırı gerçekleştirmesini engelleyeceğini umduğunu söylerken, Ukrayna'daki savaşa yönelik ABD politikasının derin amaçlarına ilişkin tatsız bir özet sunuyor gibiydi. Austin, “Rusya'nın Ukrayna işgalinde yaptıklarını yapamayacak kadar zayıf düştüğünü görmek istiyoruz” dedi. Bu da bazılarının bu konuşmalar hakkında şöyle bir yorum yapmasına yol açtı: Rusya’nın son Ukraynalı ve son Avrupalı kalana kadar savaşması ABD’nin çıkarına mı?
Nükleer cephaneliklerini kullanma tehdidi ile savaşı başlatan kendi olmasına rağmen Putin, Batı’nın Rusya’yı bölmeye çalıştığı yönündeki şikayetleri ile tüm dünyayı şaşkına uğratırken, Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov başka bir alemde gibiydi. Nitekim Lavrov, Moskova ve Batı arasında Ukrayna’daki gelişmeler yüzünden eşi görülmemiş bir şekilde iplerin gerilmesi ışığında üçüncü dünya savaşı çıkma olasılığının gerçek bir tehdit olduğuna dair uyarıda bulunarak, Putin’in olayların başında nükleer güçlerini teyakkuza geçirirken kullandığı tehdit tonunu ödünç aldı. Zelenskiy dört hafta önce Moskova'nın Ukrayna'nın Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’ne (NATO) katılmaması yönündeki talebine karşılık vereceğini duyurmasına rağmen Lavrov, ülkesinin Ukrayna ile müzakerelere devam edeceğini ‘ancak iyi niyetlerinin sınırları olduğunu ve bunlar karşılıklı değilse, bunun uzlaşmaya yardımcı olmayacağını’ söyleyerek Zelenskiy'i müzakerede bulunuyormuş gibi yapmakla suçladı!
Rusya, Ukrayna'nın batısındaki ‘özel’ savaşını kaybetti ve Putin'in dediği gibi Doğu'daki ‘oldukça mühim’ olan savaşında telafi niteliğinde bir zafer arayışı içinde. Rusya kendisi için önemli olan Donbas bölgesini kontrol etmek istiyor. Çünkü Kremlin’in bu bölgeyi kontrol etmesi, Rus kuvvetlerinin bu bölgeler ile 2014'te ilhak ettiği Kırım arasında kolayca hareket etmesine izin verecek.
Tabi ki Putin’in Ukrayna'dan mağlup bir şekilde çıkması düşünülemez. Lavrov, Ukrayna savaşının öyle ya da böyle bir anlaşma imzalanmasıyla sona ereceğini söylediğinde, akıllara 1939'da yaşananlar geliyor. O yıllarda Josef Stalin, birkaç gün içinde ele geçireceğini düşünerek Finlandiya'ya saldırmış ancak Finlandiya’nın göstermiş olduğu direniş sonucu Rus ordusu başarısız olmuştu. 100 günlük savaşın ardından Finlandiya, topraklarının bir kısmını kaybetse de bağımsız bir ülke olarak kalmıştı.
Peki, Ukrayna savaşının da sonu böyle mi olacak?