İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

ABD’nin NOPEC yasası ve uluslararası gayrimeşruluk

Amerika Birleşik Devletleri, ülkenin politikacılarını kafa karışıklığına sürükleyen ve böylece iç ve dış sorunlarını daha da şiddetlendiren bir denge kaybı ve görüş bulanıklığı halinden mi muzdarip?
Büyük ihtimalle öyle. Kanıtı da geçen hafta perşembe günü ABD Senatosu'na sunulan ve “Petrol Üreten ve İhraç Eden Kartellere Hayır” veya kısaca “NOPEC” olarak bilinen yeni bir yasa tasarısı. Olay nedir ve bu yeni bir yasa tasarısı mı? Peki, resmi olarak onaylanma şansı var mı? Önce yerel olarak ABD’de, ardından uluslararası alanda sonuçları ve kazanımları ne olacak?
Kesin olan şu ki, NOPEC yeni bir önerme değil, daha ziyade 20 yıldır Amerikalı yasa koyucuların duygularını okşayan bir üst düzey Amerikan rüyası. Amacı da “OPEC” ve “OPEC +” olarak bilinen ve onlara dışarıdan katılan ülkeleri cezalandırmak. Bu ülkelere yöneltilen suçlama ise, petrol üretimini tekelleştirme, böylece petrol fiyatlarının küresel olarak yükselmesine neden olmak, yakıt fiyatlarındaki artışın Amerikan vatandaşının normal yaşamına yansımaları. NOPEC yasa tasarısında dikkat çekici nokta hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi partilerin üyeleri tarafından sunulması. Bu durum, ABD içinde bu konuda güvercinler ya da şahinler olmadığı, herkesin son derece pragmatik olduğu, özellikle büyük toplumsal krizler ve ulusal güvenlik standartlarının tehdit altında olduğu zamanlarda devletin yüksek çıkarlarının her şeyin üzerinde tutulduğu anlamına geliyor.
İkincisi, NOPEC yasa tasarısının kabulü, ABD içindeki tekel yasalarının da değiştirilmesi gerektiği anlamına geliyor. Böylesine etkili ve tehlikeli bir Amerikan yaklaşımını anlamaya çalışırken şu üç soruyu sormalıyız: Birincisi; neden şimdi tekrar gündeme geldi ve Başkan Biden'ın böyle bir yasayı onaylama şansı nedir? Biden yönetimi, başından beri adeti olduğu üzere, kafası karışık ve kararlarını tamamen kontrol edemez görünüyor. Kanıt ise Beyaz Saray eski sözcüsü Jen Psaki'nin resmi olarak görevinden ayrılmadan saatler önce yaptığı ve “ Biden yönetiminin, özellikle Ukrayna krizi gölgesinde, yasanın potansiyel yansımaları ve istenmeyen sonuçları konusunda endişeleri olduğunu” kaydettiği açıklama.
Bu, Biden yönetiminin NOPEC yasa tasarısını reddedeceği anlamına mı geliyor?
Psaki, Beyaz Saray'ın tasarıyı incelemekte olduğunu söyledi ki bu da onay için kapıyı ardına kadar aralıyor.
Neden şimdi sunulduğuna gelince, OPEC, üyeleri ve iş birlikçileri hakkındaki söylemlerin önce medyada, sonra siyasette bir tür “çağdaş şeytanlaştırma” halini aldığı aşikâr. Gelecek Kasım'da yapılacak ve Demokratların neredeyse kesin bir yenilgiden korktukları ABD Kongre ara seçimleriyle bağlantılı olarak dar partizan çıkarlar elde etmek için ABD semalarında asılı duran ekonomik hayal kırıklığı durumu kasıtlı olarak istismar ediliyor.
İkincisi; böyle bir yasa sözde ve fiilde ülkenin ve halkın menfaatine midir?
Yukarıda sorulan soruya en iyi cevap, analist, eski CIA direktörü ve Rice Üniversitesi Baker Enstitüsü'nde enerji uzmanı olan Mark Finley'den geldi. Ona göre, "ABD'nin öfke içindeyken enerji politikalarını şekillendirmesi yanlıştır."
Sahneyi birkaç yönden analiz edebiliriz ve her an piyasaları ucuz petrole boğma kararı alabilecek “OPEC +” ülkeleri ile başlayalım. Böyle bir karar, Amerikan enerji şirketlerinin güçlenmesini, keşif ve sondaj yeteneklerini olumsuz yönde etkileyecektir. Zira ithal petrol fiyatları sondaj ve çıkarma işleminden kat kat ucuz olacağından, ABD enerji güvenliğini tehlikeye sokacak ve yerel ekonominin önümüzdeki yıllardaki toparlanmasını geciktirecektir.
NOPEC kulağa bir tür intikam arzusu gibi geliyor ama Amerikan ekonomisinin temel taşı olan doları olumsuz etkileyecek kısa vadeli bir intikam. Doları etkileyecek çünkü OPEC ülkeleri petrollerini dünyanın geri kalanına Çin yuanı veya Rus rublesi ile kolayca ve rahatlıkla satabilirler. Bilhassa Rus para biriminin ABD doları karşısında yaşadığı artışın gölgesinde, Rusya Devlet Başkanı Putin'in bu bağlamdaki deneyimi bir açıdan doğru görünüyor.
Aynı bağlamda, bunun ABD silah pazarına, ülke içindeki yatırım güvencelerine yönelik olumsuz tepkilere yol açacağı, herhangi bir siyasi veya ekonomik ortaklıkta ABD’nin güvenilirliğini kaybetmesine neden olacağı düşünülebilir.
Üçüncüsü; böyle bir yasanın uluslararası meşruiyeti var mı?
Kısaca, BM Genel Kurulu kararlarına dönersek, 21 Aralık 1952'de yayınlanan ve devletlerin egemenliğini, doğal kaynaklarını kullanma ve işletmedeki tam özgürlüklerini, doğrudan veya dolaylı olarak diğer devletlerin kontrolüne tabi olmadıklarını teyit eden kararını görüyoruz.
NOPEC, Washington'un zamanı ve olayları okuyamamasının nesnel karşılığıdır.