Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Her şeye rağmen Merhaba

Bu tür bir duyguyu, bilimsel açıdan depresyon olarak adlandırılmadan önce üzüntü ya da melankoli olarak bilirdik! Zayıf insan ruhunun analizinin ustası Dostoyevski'nin dediği gibi, hüzün bazen gizemli ve güzeldir. Bazen nedenini bilir bazen de neden üzgün hissettiğimizi bilmeyiz. Bu sabah Françoise Sagan’ın ünlü kitabı ‘Günaydın Hüzün’de olduğu gibi kendime bu kederin sebeplerini açıkladım.
Fark ettim ki 22 yıl geçmiş olmasına rağmen bu yüzyılla hiç ilgim yok. Sevdiğim tüm şarkılar geçtiğimiz yüzyıldan kalma. Sevdiğim tüm edebi esereler geçtiğimiz yüzyıl ve öncesinden. Hayran olduğum tüm gazeteciler, doğu ve batıdan sevdiğim tüm şairler, tüm ressamlar, tüm aktör ve aktrisler hepsi 20’inci yüzyıldan. Bu yüzyılla ilişkim onun ve benim açımdan nezaketten başka hiçbir şey değil. Buradan bir roman yazarının oradan iti bir makalenin adı. Şu ana kadar tek bir ‘klip’ bile bana radyodan duyduğum bir dakikalık Ümmü Gülsüm veya Feyruz şarkısı hissini vermedi. Aradan yıllar geçti ve hiçbir yıldız Audrey Hepburn'ün yerini alamadı. Laurence Olivier'in, Dreiser'ın romanından uyarlanan ‘Sister Carrie’deki (Kızkardeşim Carrie) filmindeki rolünün yerini alacak bir oyuncu da yok.
Sevdiğim ve hayran olduğum herkes benden uzakta. Bir yemeği özlediğimde, aklıma hemen annemin yaptığı ‘Ayva Reçeli Gelini’ geliyor. Bazen ondan başka yiyecek bir şey bulamayabiliyorduk.
Bu bir gericilik mi? Her şey eskiden mi güzeldi? Duygu ve coşkular da mı? Hiçbir şey sizi bir randevuyu beklemenin veya sürpriz bir karşılaşmanın tadını vermez. Geçmiş arkasını dönüp içindeki havaya savurduğunda böyle mi olur?
Uzun zamandır içinde bulunduğum çağa ait olmaya çalışıyorum. Sadece, neredeyse, sabah gazetesi ve ‘Günaydın Hüzün’. Ne Ümmü Gülsüm ne Feyruz ne de ‘dünü, hatıraları kirpik uçlarımla anımsamak’ beni üzüyor. Beni artık bize aşkın, ölümü olduğunu yazacak bir Nizar’ın olmaması üzüyor. Turki ed-Dahil'in şiirsel tutkusuyla ilgili tüm okumalarının, bu yüzyıla henüz ulaşmamış olmasına üzülüyorum.
Elbette, bunun özel bir durum olması bir teselli. Tabular, kafileler, mutluluk orduları tüm kapı ve pencerelerinden şimdiki zamana, kliplerin ritim ve renklerine girdi. Doğal bir seçim varsa, o zaman geride kalanların şimdiki zamana çabucak yetişmesi gerekir, çünkü geçmiş bir imkansız hale gelmiştir. Ne zaman restore edilse, hüzünlü, şaşırtıcı değil, güzel, beklemek kadar şaşırtıcı veya sürpriz olarak harika bir şekilde geri döndü. Dostoyevski'nin ‘Beyaz Geceler’de anlattığı gibi, St. Petersburg Köprüsü'nde saat 22.00’ı vurduğunda gizemli bir güzel hüzün duygusu.