Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Tunus... Yeni bir anayasal dönem

Tunus, Cumhurbaşkanı Kays Said’in hazırlık, istişare, referandum, temyiz ve referandumun geçerliliğine karar veren yargı kararı da dahil olmak üzere gerekli tüm prosedürleri yerine getirdikten sonra anayasayı onaylamasının ardından yeni bir anayasal döneme giriyor.
Tunus’un durumu ve krizin kötüleşmesi, geçtiğimiz yıl 25 Temmuz’da meclisin askıya alınıp dağıtılmasından anayasal yolu düzeltme sürecine başlanmasına kadar birtakım değişikliklere sebep oldu. Önceki anayasa İhvan’ın kalemiyle yazılmış ve bu, hesaba çekme ilkesinin kaybolmasına ve yetkili organların dağılıp kaosa sürüklenmesine yol açmıştı. Böylece siyasi hayat felç olmuş ve yolsuzlar, anayasal olarak hesaba çekme ilkesinin hükmünü yitirmesinden dolayı yaptıklarından paçayı sıyırarak kaçabilmişti. Bu da Cumhurbaşkanı Kays Said’i, ülkeyi ve halkı önceki ‘anayasal’ tahrifatlardan korumak için anayasanın 80. maddesi uyarınca cumhurbaşkanı olarak sorumluluk almaya itmişti.
Yolsuzluğu örtbas etmek ve sorumluluk almaktan kaçmak için çokça kullanılan dokunulmazlık ilkesi sayesinde korunan bir grup yolsuzun elinde ülkenin heder olmaması için Tunus bugün cumhurbaşkanının, tam ve sınırsız bir yetki hakkı taşıyacağı yeni bir anayasal döneme giriyor.
Tunus'ta 25 Temmuz öncesi yaşanan siyasi kriz, Nahda Hareketi ve lideri Raşid el-Gannuşi’nin sebep olduğu siyasi tıkanıklık nedeniyle ülkenin neredeyse çöküşüne neden oluyordu. Gannuşi cumhurbaşkanına paralel bir ‘cumhurbaşkanlığı’ oluşturmaya çalışmıştı. Hatta dik başlılığı yüzünden cumhurbaşkanına kafa tutup onu saf dışı bırakmak için çok uğraşmıştı. Bugün krizin nedenlerini çok geç itiraf etme çabasına girişen Gannuşi’nin Nahda Hareketi’nin başkanlığından çekilmeye razı olduğuna ilişkin mesajlar gönderdiğini görüyoruz. Hâlbuki daha önce bu nedenleri inkar etmek ve o sırada sunulan tüm çözümleri reddetmek için çırpınıp duruyordu. İnkar etmeyip bunları kabullenseydi Nahda Hareketi iktidarda kalmaya devam edebilirdi. Ancak Gannuşi inatla bu çözüm yoluna yanaşmadı. Cumhurbaşkanlığı ile çatıştı ve cumhurbaşkanlığı kararıyla feshedilen mecliste karara karşı gelerek bir toplantı düzenlemeye kalkıştı. Bu da cumhurbaşkanlığı kararına karşı çıkma, hukuka aykırı bir toplantı düzenleme ve devlete karşı kışkırtma olarak sayılıyor ve bunların hepsi yargılanmayı gerektiren suçlamalar.
Tunus yeni anayasal dönemle birlikte Nahda Hareketi’nin hüküm sürdüğü son 10 yılda tanık olduğumuz gibi değil, yeni bir Tunus olacak. Çoğunluk tarafından kara 10 yıl olarak tanımlanan bu yıllar, terör suçlamaları ve Şükri Belaid ve Brahmi de dahil olmak üzere vatansever mücadeleci kişilere yapılan suikastlara tanık oldu. Nahda’ya, muhalif sesleri tasfiye etmekten sorumlu gizli bir servisinin olduğuna ilişkin başka suçlamalar da yöneltildi. Nahda’nın Bazı Tunuslu gençlerin Libya ve Suriye'de DEAŞ adına savaşmak üzere seferlerini kolaylaştırdığı iddiaları da cabası.
Siyasi olarak Nahda Hareketi yönetim konusunda başarısız oldu ve hatta Cumhurbaşkanı Kays Said'in kararlarına karşı muhalefeti ayaklandırmayı başaramadı. Said, Tunus muhalefetinin liderlerinin anlaşmazlığı nedeniyle saflarını birleştirmeyi becerememesinden büyük ölçüde yararlandı. Zira Özgür Anayasa Partisi ve Nahda Hareketi, Kartaca Sarayı ve cumhurbaşkanına karşı cephelerini birleştirmeyi başaramadı. Aynı şekilde Nida Tunus Partisi, cumhurbaşkanlığına adaylığını koyan liderinin hapse atılmasında Nahda Hareketi’nin payı olmasına ve Nahda ile ittifak kurması karşılığında hapisten çıkarılmasının teklif edilmesine rağmen ne Nahda’nın yanında olabildi ne de ona karşı durabildi. Tunus Genel İşçi Sendikası (TGİS) bile başta cumhurbaşkanının kararlarına karşı çıksa da, sopayı ortasından tutmak olarak tanımlanabilecek hareketle ‘evet’ ya da ‘hayır’ demeye yönlendirmeden destekçilerinin anayasa referandumunda oy kullanmalarına mani olmadı.
Cumhurbaşkanı Kays Said’e desteğini hemen açıklayan Fransa dışında beklenen uluslararası destek ancak referandum sonuçları ve muhalefetin zayıflığının ardından geldi. Zira Tunus'ta yaşananlar konusunda ABD’nin tutumunda bir değişiklik oldu. Washington, Cumhurbaşkanı Kays Said’i iki ülke arasındaki çeşitli konulardaki ortaklığın bir parçası olarak ABD-Afrika Liderler Zirvesi'ne katılmaya davet etti.
Muhalif sesler kim olursa olsun, Tunus'ta yeni anayasal dönem başladı. Dünya da bununla etkileşime girmeye ve olumlu bir şekilde ilgilenmeye başladı. Nahda’nın, mürşidinin ve hatta Tunus ve dünyadaki ortaklarının arkasından kimse ağlamıyor.