Memun Fendi
TT

Batı'nın düşüşü ve sahte Aydınlanma

Büyük İmam Şeyh Ahmed et-Tayyib'in tedaviden dönerken uçakta yanında bulunan ‘Batı'nın Düşüşü’ adlı kitabın fotoğrafı, yeni medyada geniş bir tartışmaya yol açtı. Nasıl oluyor da tedavi için Batı'ya giden ve Batı'nın yaptığı uçağa binen bir Şeyh, ‘Batı'nın Düşüşü’nü okuyordu? Sanki bu okuduğu bir kitabın başlığından ibaret değil de bizzat Şeyh’in temennisi! Milenyumun başında Şeyh'i Luksor'daki evinde ziyaret etmiştim. O zaman da Muhammed Abed el-Cabiri'nin ‘Arap Zihninin Eleştirisi’ kitabını okuyordu ve yanında başka kitaplar da vardı. O zaman bütün bu okuduklarından yola çıkarak Şeyh’in içinde alim cübbesinden kurtulmanın bir yolunu arayan laik birisi olduğu yargısına varmaya hakkım var mıydı? İşler böyle yürümüyor.
Şeyh’ten ve kendisini eleştirenlerden bahsetmeden önce, şuna dikkatinizi çekmek isterim ki,  Google'a ‘Batı medeniyetinin düşüşü’ (decline of western civilization) ifadesini yazdığınızda, Batılı filozoflar tarafından yöntem olarak bilimsel titizliği benimseyen farklı ve derin bir yaklaşımla bu konuda yazılmış 60’tan fazla kitap karşınıza çıkar. Harold Bloom'un ‘The Closing of the American Mind’ (Amerikan Zihninin Kapanışı) gibi Amerikan medeniyetinin düşüşüyle ilgili kitaplara gelince, farklı ekonomik, politik ve kültürel perspektiflerden yazılmış onlarca ve yüzlerce kitap bulunuyor. Hepsinde de ciddi bir çaba ve ciddi bilişsel temeller var.
Dolayısıyla Batı medeniyetinin düşüşünü ona haber vermemize ihtiyacı yok. İçinde, zayıf noktalarını ve saklı güçsüzlüklerini ele alan gerçek bir eleştirel hareket var. Bu sert ve ciddi eleştirinin sürekliliği sonucu bu medeniyet her geçen gün daha da güçleniyor. Çünkü bu araştırmacıları ve yazarları kendi kendini kamçılamakla, ihanetle, ajanlıkla, ABD’nin imajını bozmakla ya da Almanya veya Fransa’nın imajını bozmakla suçlayan yok.
Sürekli eleştiri, Batı uygarlığı mekanizmasını sürekli olarak kendini restore etmeye muktedir kılan şey.
Bölgemiz ise kültürel bir musibetle sınanıyor. Bunun için yöneticileri suçluyorum çünkü kendilerini işe yaramaz ve boş veya en iyi ihtimalle sınırlı bilgisi olan insanlarla çevrelediler ve onları yaklaştırdılar. İnsanlara bilgisizlik ve değersizlik zehirlerini püskürtmeleri için onlara mikrofonlar verdiler.
Nakletmek, yani, İbn Kesir, İbn Hacer el-Askalani ve hatta İbn Tufeyl'i tanımak veya Mutenebbi’nin, Tarafe İbn el-Abd’ın, Dureyd İbn el-Samma ve diğerlerinin şiirlerini ezberlemek sizi bir entelektüel veya bir düşünür yapmak için yeterli değil. Bölgenin kültürel tarihine aşinalık çok önemli, ancak bilgi ve kültür üretimi oldukça farklı bir şey. Aynı zamanda Descartes, Nietzsche, Rousseau ve Marx'ı bilmek bir Aydınlanmacı olmak için yeterli değil. Merhum Dr. Celal Emin'in deyimiyle sahte bir Aydınlanmacı olabilirsiniz, ancak bu tek başına sizi bir entelektüel veya düşünür yapmaz.
Celal Emin, ‘Sahte Aydınlanmacı’ adlı kitabında, batılılaşma ile Aydınlanmayı, dindarlık ile gericiliği ve bunun gibi toplumlarımız için doğal bir bitki olamayan benzer karışımları birbirine karıştıran pek çok örneğe değinir. Celal Emin, Batı'da aldığı eğitime rağmen, Mısırlılığından da Müslümanlılığından da utanmayan birisiydi. İki arada kalanlar için kullanılan ‘Merdivenlerde dans etti ne yukarıdakiler onu gördü ne de aşağıdakiler duydu’ Mısır atasözünde olduğu gibi merdivenlerde dans etmediğinden, kimliğinden utanmazdı.
Bugün ise merdivenler, tüm yarı eğitimliler için büyük bir sahne haline geldi. Bu sahnede, geçmişteki makalelerimden birinde (Şarkul Avsat- 1 Kasım 2021) kendilerini ‘süsler ve payetler’ olarak nitelendirdiğim ürünlerini sergiliyorlar. Burada, bu olgulardan ve sahneye hakim olmalarından dolayı toplumlarındaki kültürün çıtasını bu insanların yazdıklarının veya söylediklerinin oluşturmasını kabul eden yöneticiler dışında kimseyi suçlamıyorum.
Kültürün ve bilginin çıtası boş insanların konuşmalarından daha yükseğe çıkarılmalı. Sadece sahte bir modernlik iddiasıyla toplumlar modernliğe ulaştırılamaz. Aydınlanma sahteleştirilemez. Aydınlanma, çok daha geniş kavramlar üretmek için orijinal ile yabancı olanı hibritleştirme ve eşleştirme yeteneğidir. Kültürleri, okuduklarını nakletmekten ibaret olanların yazdıkları klişelerle Aydınlanmanın sahteleştirilmesi, yakın bir felaketin habercisidir.
Ezher Şeyhi'nin Batı'nın düşüşü hakkında okuması bir kusur değil, asıl kusur okumayanlarda, okumadan sadece yazanlardadır.