Abdurrahman Şalkam
TT

Afrika savaşında Fransa ve Rusya

Rusya, askeri kolu Wagner ile siyasi, ekonomik ve askeri olarak Afrika'da ilerliyor. Mali devleti, Fransa'nın ülkeden ayrılışı ve kuvvetlerini Nijer'e kaydırmasının ardından Rusya'nın operasyon odasına dönüştü. Afrika Kıtası, erken Avrupa kolonizasyonunun haritasıydı. Fransa, İngiltere, İspanya ve Portekiz, kolonist Avrupa'nın Yeni Dünya’ya hücumu sırasında Kıta’nın topraklarını paylaştılar.
Geçen yüzyılın ellili yıllarının sonu ile altmışlı yıllarının başında, Afrika ülkeleri birbiri ardınca bağımsızlıklarını kazandılar. Portekiz ve İspanyol kuvvetleri Kıta’da var oldukları bölgeleri terk ettiler ancak İngiltere ve Fransa bağımsızlık bayraklarını yükselten, milli marşlarını söyleyen ve New York'taki BM'ye delege gönderen birçok ülkede varlıklarını sürdürdüler. Sovyetler Birliği’nin Kıta’ya yönelik hareketlenmeleri erken bir dönemde, Soğuk Savaş'ın ortasında başladı. Afrika’daki bağımsızlık hareketlerini destekledi ve öncelikle Kıta’daki sömürgeci varlığın kalıntılarına karşı olduklarını deklare eden liderlerin yönetimindeki bağımsız devletlerin yanında yer aldı. Gine lideri Ahmed Sikotouri, Gana lideri Kwame Nkrumah, Mali lideri Modibo Keita, Mısır lideri Cemal Abdunnasır ve diğerleriyle birlikte, ekonomik ve politik tahakküm ile bazı Afrika ülkelerindeki İngiliz ve Fransız askeri üsleri tarafından temsil edilen eski sömürgeciliğin kalıntılarından tam kurtuluş çağrısında bulunan siyasi akımı oluşturdular.
Güney Afrika ve o zaman adı Rodezya olan Zimbabve'de Apartheid rejimleriyle mücadele, Afrika’nın ikinci kurtuluş savaşıydı. Sovyetler Birliği, daha erken bir dönemde eski Avrupa sömürgeciliğinin kalıntılarına karşı direniş bayrağını yükselten ve Afrika'nın ırkçı rejimler karşısında ayaklanmasına öncülük eden Kıta liderlerini destekleyen girişimlerde bulundu. Hatta Sovyetler Birliği bazı Afrika ülkelerinde, özellikle de Yarbay Mengistu Haile Mariam liderliğinde Etiyopya ile Joseph Kabila liderliğinde Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde komünist güçlerin iktidara gelmesini sağlamayı başardı. Zimbabve, Namibya, Angola ile Somali’de (siyasi yönünü Batı'ya çevirmeden önce sınırlı bir süre solcu olan) Siad Barre rejimi gibi solcu rejimleri destekledi.
Afrikalı liderlerin bu dünyadan ayrıldığı, ırkçı oluşumların ortadan kaldırıldığı, rejimlerin yıkılıp başkalarının yükseldiği on yılların ardından iki güç arasındaki çatışma son zamanlarda Afrika Kıtası’na geri döndü. Rusya, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Afrika'dan askeri ve siyasi olarak çekildi. Afrika'da Batı hegemonyasına karşı direnişin sembolleri bu dünyadan ayrıldı. Tüm bunlardan sonra Fransa, eski Afrika tarlalarındaki tohumlarının kalıntılarını yeniden sulamaya başladı. Afrika'daki Fransız varlığı, İngiliz kardeşinden farklıydı. Çünkü Fransa kontrol ettiği ülkelerde derin köklere sahipti. Özellikle Batı Afrika ülkelerinde, bu ülkelerin ekonomisinin dayandığı ve Fransa'ya bağlı bir para birimi olan CFA Frankının gücüyle ekonomik hakimiyetinin yanı sıra Fransız diline dayanan eğitim müfredatlarıyla da kültürel gücünü sürdürdü.
Batı Afrika'da, özellikle Sahel ve Sahra olarak bilinen bölgedeki terör örgütleri, Fransa'nın askerlerinin ve silahlarının gücüyle bölgeye dönüş kapısı oldu. Mali, Fransa’nın Batı Afrika'daki operasyon odasına dönüştü. Eski Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, kuzey Mali'ye askeri müdahalede bulundu ve silahlı Azavad grubunu mağlup ettikten sonra bölgeyi yeniden Bamako hükümetinin kontrolüne verdi. Fransa hükümeti, demokrasi çözümdür sloganını yükseltti. Fransa'nın Mali'ye askeri müdahalesi, eski cumhurbaşkanı Hollande'ın Elysee Sarayı'ndan ayrılmasından sonra da devam etti ve AB, ABD, BM ve devlet başkanı İdris Deby döneminde başta Çad olmak üzere Sahel ve Sahra ülkelerinden güçlerin desteğiyle genişledi. Burkino Faso’ya kadar uzandı. Mali devlet başkanlığına İbrahim Boubacar Keita seçildi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Bamako'yu ziyaret etti ve cumhurbaşkanı Keita ile birlikte, sadece Mali'de değil, bir bütün olarak Batı Afrika'da Fransız demokratik projesi için bir zafer olarak gördüğü seçimini kutladı.
Ama Fransız projesinin askeri ve siyasi olarak kuvveti kırıldı. Terör grupları güçlerini seferber ederek faaliyet alanlarını genişlettiler. Fransız kuvvetleriyle savaştılar, 55’ten fazla Fransız askerini öldürdüler, binlerce sivili öldürüp kaçırdılar. Mali’de genç askerler bir darbeyle Keita hükümetini devirdiler. Burkina Faso da bir askeri darbeye tanık oldu. Fransa'nın bölgedeki en büyük müttefiklerinden biri ve bölgedeki en güçlü orduya sahip olan, Fransız güçlerinin yanında savaşan Çad Devlet Başkanı Idris Deby öldürüldü.
Bölgede etkili bir genç siyasi, askeri ve kültürel güç patlaması iki süreci tetikledi. Birinci süreç, Fransa'nın sömürge dönemi boyunca ektiklerini kökünden sökmeye yönelik bir bilinçlendirme kampanyasıydı. Siyasetçiler, ordu komutanları ve din adamları, Fransa'nın Afrika’nın tamamı ve özellikle de Mali'deki sömürge geçmişi hakkında halka konuşmalar yapmakta yarıştılar. Devam eden Fransız askeri müdahalesini, Afrika'nın kaynaklarını yağmalayan ve kukla yönetimler kuran Fransa'nın geçmişine bağladılar. Devrilen Keita'yı bu kukla yöneticiler listesinin başına yerleştirdiler. Öfkeli konuşmacılar, başta altın, uranyum, fosfat, petrol ve gaz olmak üzere Fransa tarafından yağmalanan hammaddelerle ilgili listeler sundular.
İkinci süreç, yakın geçmişin, yani Sovyet Rusya'nın Afrika halklarının Fransız sömürgeciliğine ve Afrika'daki Apartheid rejimlerine karşı mücadelesine verdiği desteğin hatırlatılmasıydı. Afrika Kıtası’nı özgürleştirmek için Moskova ile güçlü bir ilişki kuran eski Mali devlet başkanı Modibo Keita’ya atıfta bulunulmasıydı. Yeni Malili genç liderler her şeyden önce Moskova ile temasa geçtiler ve L-39 ve Su-25 uçakları dahil olmak üzere askeri teçhizat satın aldılar. Ona Bamako'nun kapılarını açtılar ve yüzlerce Rus Wagner unsuru taşıyan Rus uçakları Mali havalimanlarına inmeye başladı.
Rusya'nın Afrika'daki askeri varlığı, askeri kolu Wagner aracılığıyla hızla genişliyor. Öyle ki bir zamanlar Fransız himayesinde olan Orta Afrika Cumhuriyeti bile şimdi tamamen Rusya’nın kontrolünde. Moskova, silahlı Wagner taşını içine attıktan sonra Kıta’nın gölünde oluşan Rus halkaları genişliyor. Ancak diğer güçlülerin Afrika'daki çekişmesi de durmadan devam ediyor. ABD Dışişleri Bakanı Blinken son zamanlarda bazı Afrika başkentlerini gezdi ancak Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov da ondan geri kalmadı. Çin, yumuşak adımlarla, gürültüsüz ve sessiz hareket ediyor. Altyapı projelerine katkıda bulunuyor ve sembolik faizlerle krediler sunuyor. Kıta’nın yer altı zenginliklerine yönelik uluslararası çatışmalar güçlü bir şekilde şiddetleniyor. Ama yer üstündeki silahlı şiddet, kıtlık, yoksulluk, yolsuzluk ve toplumsal çözülme, tıpkı geçmişten beri dil, el, silah ve frank ile orada bulunan Fransa'nın yüzünde patladığı gibi, yeni gelenlerin yüzünde de patlayabilir.
Afrika, altı değerli hammaddeler, üstü mayınlarla kaplı bir bataklık.