Mişari Zeydi
Suudi Arabistanlı gazeteci- yazar
TT

Almanya Müslüman Kardeşler yorganını yaktı mı?

Alman devleti, onlarca yıl Müslüman Kardeşler'in kucağında yattıktan sonra uyandı mı? Almanya'nın İsviçre ve İngiltere gibi Müslüman Kardeşler'in Batı dünyasındaki ilk göç yerleri arasında olduğunu biliyoruz. Almanya Müslüman Kardeşler’e çok eskiden kucak açtı, özellikle de Mısır ve Suriye kollarını, keza Türkiye kolu olan Milli Görüş grubunu kapsayıcı bir şekilde kucakladı. Öyle ki çeşitli kollarıyla Müslüman Kardeşler, Almanya’ya küresel ağlarının geri kalanı için bir genel planlama ve finansman merkezi ülkesi gibi davranır.
Dahası bu kucaklamanın kanlı ve patlayıcı bir görüntüsü de vardı. Hepimiz, ABD'ye yönelik 11 Eylül saldırılarının lideri olan Mısırlı Müslüman Kardeşler'den Muhammed Atta'nın liderlik ettiği Hamburg hücresini hatırlıyoruz.
Almanya'da yakın zamanda Müslüman Kardeşler’in statüsü ve Almanya'daki finansmanı konusunda siyasi ve hukuki bir tartışma patlak verdi. Nedeni de Müslüman Kardeşler’in yatırım fonu olan Europe Trust kuruluşunun, Berlin'in Wedding bölgesinde 4 milyon avroya bir mülk satın alması ve daha sonra taşınarak oradan faaliyetlerini yürütmesi. Buna karşılık Alman güvenlik servislerinin bu satış anlaşmasını araştırmak için gerekli imkanlara sahip olmaması.
Alman Parlamentosu, "Almanya'da Siyasi İslam'ın Finansmanının Önlenmesi ve Açığa Çıkarılması" başlığı altında iki saat süren bir oturumda Müslüman Kardeşler’in finansmanı ve izlenmesi konusunu ele aldı.
Karar taslağı, ülkedeki en büyük muhalefet bloğu olan Hristiyan Birliği tarafından Mart ayında sunuldu. Bu, Almanların Müslüman Kardeşler ile siyasi ilişkilerinde dikkat çekici bir dönüşüm ve nerede biteceği belirsiz, Almanya bu yolda sonuna kadar gidecek mi, yoksa Müslüman Kardeşler kurnazlığı ve Almanya'daki sempatizanları izlerini kaybettirmeyi başaracak mı bilmiyoruz. Özellikle de son olumsuz göstergeden, Alman İçişleri Bakanlığı'nın, Müslüman Kardeşler konusunda uzman ekibe kendileriyle iş birliğini durdurduğunu bildirmesinden sonra!
Yasa tasarısına göre Alman hükümeti, siyasi İslam örgütlerine belirli ülkelerden yapılan mali desteğin kesilmesi amacıyla bu ülkelerle görüşmelerde bulunmalı. Burada Müslüman Kardeşler’i finanse ettiği, desteklediği, kullandığı herkes tarafından bilinen 3 ülkeye net bir atıf var!
Alman devletinin topraklarındaki Müslüman Kardeşler varlığını sonuna kadar kovuşturmakta ve takip etmekte ne kadar ciddi ve kararlı olduğuna, İçişleri Bakanlığı'nın Müslüman Kardeşler ve siyasi İslam konusunda uzman ekiple iş birliğini durdurma kararına geri dönelim. Bu bağlamda Al-Ain News ile röportajında kamu hukuku profesörü ve siyasi İslam uzmanı Kirill Alexander Schwartz, kararın yanlış bir işaret olduğunu, çünkü ABD'de Salman Rüşdi'ye yönelik saldırı gibi olayların, siyasi İslam'ın özgür toplumlar için büyük bir meydan okuma oluşturmayı sürdürdüğünü gösterdiğini söyledi.
Alman siyasi İslam uzmanı Rebecca Schönenbach ise asıl tehlike,“Müslüman Kardeşler’in Avrupa'daki çevresinin yıkıcı gücünün yanlış hesaplanması, dolayısıyla kendisine bağlı kuruluşların genellikle radikal gruplara makul bir alternatif olarak görülmesi gerçeğinde yatmaktadır” diyor.
Müslüman Kardeşler’in Batı toplumlarında yaptıkları en tehlikeli şey, kendilerini İslam'ın tek formu ve sesi olarak sunmaları, onlara aksi takdirde işte size DEAŞ, el-Kaide ve onların Şii versiyonları demeleri.
Karen Attia gibi bazı Amerikalı seslerin bir zamanlar propagandasını yaptığı gibi, bazı Obamaizm literatürlerinde Müslüman Kardeşler’i eleştirmek dahi İslamofobi günahını işlemek anlamına gelmeye başladı. Komik olan, Obama'nın dervişleri tarafından İslam'dan nefret etmekle suçlanan yazarın Suudi Arabistan'dan, Mekke ve Medine diyarından bir yazar olması!
Bu, büyük bir Alman uyanışı mı yoksa geçici ve anlık bir sarsıntı mı?