Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

Tunus Nahda Hareketi ve ‘çatışma bölgelerine gönderilme’

Arap ‘Baharı’nın başlangıcında, İslami çizgide oldukları iddiasında bulunan bazı grup ve hareketler, Saddam, Esed, Kaddafi, Salih ve Bin Ali gibi çoğunlukla militarist olan diktatör hükümetlerin neden olduğu, yoksul Arap ülkelerindeki gençlerin daha iyi bir gelecek elde etmek için göç etme hayalini istismar etti.Bu ve benzeri hükümetler ekinleri bozup nesli yok ettiler. Gençlerin yoksulluk, işsizlik ve uyuşturucunun esiri olmalarına izin vermek yerine onları yetiştirmek ve enerjilerini yerel olarak kullanmak için herhangi bir proje oluşturup çaba harcamadılar. İşte bu yüzden göç etmek, ‘Arap Baharı’nın kasırgalarında çoğunun domino taşı gibi düştüğü yöneticilerin politikaları yüzünden yoksullaşan bu ülkelerdeki gençlerin kolektif zihninde kuvvetli bir arzu haline geldi. Tunus gençliği de diğerlerinden farklı değil. Zira temiz ve güvenli bir gelecek ile rahat bir hayat düşleyen Tunus gençliği, içinde doğruluk ve dürüstlüğün olduğuna inandığı bir grup tarafından kandırılmasıyla kendisini Libya, Suriye, Irak ve Yemen gibi çatışma noktalarına gönderilmenin kurbanı olarak buldu. Nitekim daha sonra anlaşıldı ki bu grup, herhangi bir malla ticaret yapar gibi din ticareti yapan ve söylediklerinde veya yaptıklarında hiçbir doğruluk payı olmayan sapkın bir gruptu. Aldatılan gençlerin çoğu, onları ilgilendiren bir dava yokken ‘cihad’ adı altında gönderildikleri ülkelerde kendilerini hapishane ile ölüm arasında sıkışıp kalmış olarak bulunca, öldürüldüklerinde veya tutuklandıklarında diyet bedeli verilmeyen kiralık silahlardan başka bir şey olmadıklarını anladılar.
Çok sayıda delille Tunus’taki Nahda Hareketi’nin bu yöndeki tutumu kanıtlanıyor. Örneğin, Nahda’nın yönetici kadroları arasında bulunan Habib el-Levz “Genç olsaydım Suriye’de cihada giderdim” demişti. Bu, Nahda Hareketi’nin popülist söylemler ile gençleri ülkeden gönderme ve aldatma fikrini desteklediğini gösteriyor. Gençlerin beyinlerini Suriye’ye gidip cihat etmeye yönelik yıkama söylemi, Nahda iktidarda iken denetleme veya hesap sorma yokken Tunus’un başkentinin ortasındaki Fetih Camisi’nde Nahda’nın imamı, hatibi ve nazırı tarafından yüksek sesle dile getiriliyordu.
Birçok gözlemci, Tunuslu gençleri Libya ve Suriye'de savaşmak üzere toplama ağlarının varlığını ve Tunus-Libya sınırlarının bu kişiler için gönüllü merkezler olarak kullanıldığını da vurguladı. Gözlemciler, Nahda Hareketi’nin Tunus’taki yönetimi sırasında, bu gençleri silahlı gruplara dahil etmekte bir payının olduğunu savunuyor.
Bu faaliyetlerin çoğu, 2011'deki Troyka (üçlü koalisyon hükümeti) yönetimi sırasında gerçekleşti. Tunuslu gençleri çatışma bölgelerine gitmeye teşvik etmek için sistematik bir hükümet politikası yürütüldü. Pasaportların verilmesini ve sınır kapılarından sorunsuz bir şekilde geçişi kolaylaştırmak için finansman ve lojistik kolaylıklar sağlandı.
Tunuslu gençlerin çatışma noktalarına gönderilmesi hakkında soruşturma açıldıktan sonra Tunus polisi, Nahda Hareketi’nin lideri Raşid el-Gannuşi ile yardımcısı ve eski Başbakan Ali el-Ureyd’i bu konuda ifade vermeye çağırdı. Müslüman Kardeşler'in (İhvan-ı Müslimin) Tunus kolu olan Nahda Hareketi'nin liderlerinin Tunusluların terör ve gerilim yuvalarına çekilmesini organize etmede yer aldığı şüpheleri nedeniyle, Gannuşi ve Ureyd şu anda Tunusluları çatışma noktalarına çekme dosyasına dahil olmakla suçlanıyorlar.
Libya bu konuda en çok mağdur olan ülkelerden biri. En geniş çıkış noktası burasıydı. Daha çok DEAŞ ve El-Kaide saflarına katılan gençler, Libya ve çevresinde süregelen şiddet ve terör sahnesinin devam etmesi için kullanıldı. Kurbanların çoğu Libya'daki ordu ve güvenlik güçleri mensuplarıydı. Sınırın yakınlığı, bu gençlerin Tunus'tan Libya'ya geçişini kolaylaştırdı. Özellikle de o dönemde Libya ve Tunus'taki iki hükümetin İhvan'a mensup olması sebebiyle söz konusu savaşçıların sevki kolaylaştı. Libya'da eğitilip silahlandırılan gençlerin bazıları Libya'da kaldı, bazıları ise eğitilip silahlandırıldıktan sonra Suriye, Irak ve Yemen'e gönderildi.
Tunuslu gençlerin başka ülkelere gönderilmesi, terör örgütlerine katılması ve fakirlik durumundan yararlanılmasına ilişkin soruşturma açılması, bölgede kaos çıkarıp terör estirmekle uğraşanların bir nevi peşine düşmek sayılıyor. Gençlerin çatışma noktalarına savaşmaya gönderilmesinin soruşturulması, terör ve kaos yaratıcılarını kovuşturmak için önemli bir adım. Libya ve Suriye'de tutulan Tunuslu genç savaşçıların soruşturulması, Nahda Hareketi'nin ve İhvan'ın, Libya ve Suriye'deki bu dosyaya müdahil olduğuna dair kesin bir kanıt bulunmasına yardımcı olabilir. Genelde Tunuslu gençler gönderilse de Libyalı gençler de kandırılıp Suriye ve Irak'ta kendi meseleleri olmayan şeyler için pisi pisine ölüme gönderildi.