İmil Emin
Mısırlı yazar
TT

Putin blöfle caydırma siyaseti mi izliyor?

Batılı araştırma çevreleri tarafından Putin'in beyni ve pusulası olarak nitelenen ünlü Rus siyaset düşünürü Alexandr Dugin, 20 Eylül Salı günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in kararını önceleyen Rusça bir makale kaleme aldı. Dugin yazısında, NATO'nun Rusya'ya karşı kapsamlı bir savaş başlattığını ve bundan dolayı ülkesinin bedeli ne olursa olsun -nükleer silah kullanma aşamasına gelse bile- buna hazırlanmaktan başka çaresi olmadığını söyledi. Dördüncü en ünlü siyaset teorisyeni olan Dugin'in yaklaşımı, yaklaşık 30 yıl önce Sovyetler Birliği'nde olduğu gibi, Batı sisteminin siyasi zaferini tamamlaması amacıyla birilerinin ‘Rusya'yı parçalamak ve dağıtmak için çalıştığını’ söylemeye doğru ilerliyor.
Putin'in büyük ve geniş zihni, özellikle liderlik pozisyonlarındaki Batılı adamların tanıklığıyla, vatandaşları arasında korku uyandırıyor. Onun açıklamaları, Rusya'nın Ukrayna topraklarından çekilmesiyle meselenin kapanmayacağını gösteriyor.
Birkaç örnek vermek gerekirse, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ‘Rusya'nın koşulsuz teslim olması, savaşın durdurulması ve geri çekilmesi’ çağrısı yaptı. ABD'nin eski Avrupa Kara Kuvvetleri Komutanı Ben Hodges, Rus emperyalizminin sona erdirilmesini istedi. Bu nedenler, Rusya'nın nükleer silah kullanımına başvurması yoluyla üçüncü dünya savaşını ateşlemek için yeterli mi?
Nükleer belirsizlik devam ediyor, soruya yeterli ve kesin bir cevap bulmak mümkün değil. Her durumda, kıyamet savaşının gerçekleşme olasılıkları artıyor. Rus nükleer doktrini, Kremlin'in efendisinin dünyayı nükleer bir kışa sürüklemesine ve ekolojik krizdeki gezegeni trajik bir sona yaklaştırmasına yol açacak bahaneler içeriyor. Bu doktrin bizi düşünmeye sevk etmekle birlikte savunmacı saldırgan korkuları da beraberinde getiriyor. Nitekim Rusya'nın karşılık verebilmesi için düşman bir devletten veya oluşumdan nükleer bir saldırıya maruz kalmasını gerektirmiyor. Aksine Rusya önleyici bir saldırı ile kendini savunabilir.
Rusya'nın çeşitli nükleer silahlarını, ‘taktik ve stratejik’ olarak kullanabileceği dört durum var. Birincisi, bir tarafın kendi topraklarına ya da müttefiklerinin topraklarına balistik füze fırlatma niyeti hakkında kusursuz bir istihbarata sahip olmasıdır. İkincisi, Rusya'nın veya herhangi bir müttefikinin, konvansiyonel olmayan silahlarla -nükleer, kimyasal ve hatta biyolojik olabilir- saldırılara maruz kalmasıdır. Üçüncüsü, Rusya’ya düşman bir ülkenin ya da oluşumun gelişmiş konvansiyonel silahlar kullanarak Rus devletinin varlığını tehdit etmesidir. Dördüncüsü, hassas bir askeri bölgenin veya idari mevkiinin bilinen bir düşman tarafından saldırıya uğramasıdır.
Böyle bir yüzleşmede Putin'in nükleer silah kullanma kararını motive eden bir şey var mı?
Şu ana kadar NATO'da hiç kimsenin Rusya'ya nükleer saldırı fikrini ortaya atacak bir girişimde bulunmadığı kesin. Fakat NATO'nun planlarıyla ilgili dışarı sızdırılan bilgiler tüm senaryoların kapısını aralıyor. Ukrayna'nın son askeri başarılarının, muhtemelen sahadaki Amerikan, İngiliz ve diğer generallerin liderliğindeki Batılı askeri istihbarat servisleri tarafından desteklendiği ve planlandığı çok açık. Bu, tüm askeri uzmanlar tarafından bilinen bir şeydir. Amerikan uyduları, uzaydan Rus silahlı kuvvetlerinin mevkilerini ve açıklarını tespit etti, böylece geri çekilmenin kuşatma ve kapsamlı bir kayıptan daha iyi olduğu görüldü.
‘NATO'nun’ siyasi iradesi, günden güne Rusya'yla yüzleşmeye doğru ilerliyor gibi görünüyor. ABD'nin Ukrayna'ya, çoğu askeri yardım olmak üzere yaklaşık 12 milyar dolar tutarındaki yeni mali desteğinden hareketle buna şüphe kalmadı. Resmi olarak görünen budur, perde arkasında yaşananlar ise kutup çatışması, Amerikan yüzyılı teorisi ve Asya'ya yönelme stratejisiyle ilgili farklı bir istihbarat hikayesidir. Özellikle dört Ukrayna bölgesinin Rus egemenliğine gireceğine ilişkinin beklenen ilanın ve Ukrayna ve Batı'nın bunu reddetmesinden sonra sahadaki fay hatları yüzleşmenin kaçınılmaz olduğunu gösteriyor.
Çar, Batı’nın geleneksel askeri makinesi tarafından yenilebilir mi?
Putin zayıf görünmeyi kesinlikle kabul etmeyecektir. Wall Street Journal'ın ifadesiyle, Rusların daha fazla tökezlemesi, Moskova'nın imkanları ve dünya siyasi sahnesine liderlik etme yeteneği hakkında çeşitli soruları gündeme getirecektir. Dahası Ukrayna savaşındaki kırılma, Rusya’nın silahlarının Batı silahları karşısında zayıflığını ortaya koymaktadır.
Burada bir kez daha günün ürkütücü sorusu ortaya çıkıyor: Rusya, Ukrayna krizine son vermek için nükleer silahlarını kullanacak mı? Sahaya dair bir yaklaşım ortaya koyan en iyi beyinlerden olan Amerikan istihbaratının gölgesi Stratfor'un sahibi George Friedman, Geopolitical Futures sitesi aracılığıyla şunu söyledi:
“Rusya’nın taktik nükleer silahları Ukrayna savaşının sonucuna karar verebilir, ancak savaşın sonucunu belirleyemez.”
Stratejik nükleer seçeneğe gelince, yani Hiroşima’da olduğu gibi ölümcül bir nükleer silahla Ukrayna şehirlerinin yok edilmesi, rüzgâr dolayısıyla buradan nükleer tozların taşınmasıyla birlikte Voronej gibi büyük Rus şehirleri için ölümcül olacaktır.
Putin blöfle caydırma (deterrence by bluff) siyaseti mi izliyor? Yoksa Kremlin'de gün geçtikçe katlanan korkular, çok gergin bir anda Rusya’nın Samson seçeneğinin arkasından gitmesine yol açabilir mi?