Semir Ataullah
Lübnanlı gazeteci - yazar
TT

Greenwich saati ile iyi son

Arap radyo istasyonlarının efendisi uzun dalgalar döneminin sona ermesiyle yayınını kesti. Bundan sonra ne fırtınaların sallantıları ile karışan kısa bir dalga, ne sesin yankı ile karıştığı uzun bir dalga ne de sınırlı orta bir dalga olacak. Tek bir dalga kalacak o da yerel FM. Ancak bu dalga, ‘Kavl ala Kavl’ (Söze Karşılık Söz), ‘Es-Siyasetu beyne’s-Seil ve’l Mucib’ (Soranlar ve Cevaplayalar Arasında Siyaset) ve ‘Neşretu’z-Zahira’ (Öğle Bülteni) programlarının olmadığı başka bir radyo çağı için olacak.
Arap dünyası 80 yıldır BBC’ye paralel bir radyo istasyonu kurmayı başaramadı. En iyi makinelere ve en iyi vasıflara sahipti. BBC efendisinin bütçesini onlarca kez katlayan bütçeleri vardı. Ancak en ufak bir doğruluğa, güvenilirliğe ya da objektifliğe sahip değildi.
Üç çeyrek asır boyunca BBC, bir numaralı Arap radyosuydu. İnsanlar ondan başkasına inanmıyordu. Duyurmadığı bir olay gerçekleşmemiş ve ölümünü ilan etmediği bir lider ölmemiş oluyordu. Arap dinleyiciler Kuran tilaveti yayınlarının alışılmışın dışına çıktığını fark ettiklerinde BBC'ye yöneldiler. Mısır'da büyük bir olayın meydana geldiğinin farkındalardı, ancak emin olmak istemişlerdi. 67 haberlerinden kalbi yanıp tutuşan Arap dinleyici, ‘Savtu’l Arap’tan duyduğu şekilde Abdunnasır’ın öldüğüne inanamazdı.
BBC, haber radyoları arasında ilk sıraya oturarak şarkılar, hafif programlar ve milli marşlar yayınlama işini Arap radyolarına bıraktı. Radyo istasyonlarımız hop oturup hop kalkıp gür ve kalın sesi hakikatin sesi sanarlarken ne ‘Londra Burada’dan herhangi bir spiker sesini yükseltti ne bir küfür duyuldu. Big Ben’in saat sesi ölçüt olarak kaldı.
Radyo ancak Süveyş'e yönelik saldırı ve savaş halinin ilanı sırasında bozulma ve yalan söyleme çağına girdi. Bir süreliğine inandırıcılığını yitirdi. Araplar tarafından terk edildi. Ancak bu dönem geçtikten sonra kaybettiklerini geri kazandı. Ağırbaşlılığını korudu. Yayınlandığı diğer uluslararası dillerde olduğu gibi İngiliz hükümetinin tutumlarından bağımsız davrandı.
Her durumda, buna iyi bir son diyebiliriz. Radyo dinleyicisi sıfırın biraz üzerine düştü. Radyo dinleyicisi, bir bülten veya program yayınlandığı sırada arabasındaysa, tesadüf eseri bir dinleyici haline geldi. Televizyon çağı baskın geldi ve sürekli ilerleyip gelişti. ‘Canlı yayın’ uzun dalganın yerini aldı. Görünen zamanın aksine, batı kanallarına komşu oldular veya onları geçtiler. Ama bazılarımızın kulakları yine de ‘Kavl ala Kavl’ veya ‘Big Ben, Greenwich saati ile 10:00’ı gösteriyor’ seslerini aramaya devam edecek.