Osman Mirgani
Şarku'l Avsat'ın eski editörü
TT

"Sunak anı" ne anlama geliyor?

Yeni İngiltere Başbakanı Rishi Sunak'ın adını Rashi Sanuk şeklinde telaffuz ederek yaptığı bariz hatadan bağımsız olarak, ABD Başkanı Joe Biden, Muhafazakar Parti’nin etnik bir azınlıktan, başka bir deyişle beyaz olmayan Hint kökenli bir politikacıyı İngiltere’deki en yüksek siyasi makamı üstlenmesi için seçtiğini duyduğunda gösterdiği hayretle karışık sevinçle pek çok kişinin duygularına tercüman oldu. Biden bu adımı "şaşırtıcı, dönüm noktası ve önemli" olarak nitelendirdi ve kesinlikle abartmıyordu.
Zira daha birkaç on yıl önce Muhafazakar Parti içindeki aşırı sağcı bazı kutuplar ancak ırkçı olarak tanımlanabilecek görüşlere sahipti. Mesela göçmen sayısındaki artış konusunda uyarıda bulunduğu 1968'deki “Kan Irmakları” konuşmasıyla büyük tartışma yaratan milletvekili ve bakan Enoch Powell bunlardan biriydi. Konuşmasında göçmenlerin sayısının artmasından şikayet ederek “15 ya da 20 yıl içinde güç, beyaz adamdan siyah adamın eline geçeceği" için çocuklarıyla birlikte ülkeyi terk etmek istediğini söyleyen seçim bölgesinin bir sakini ile arasında geçtiğini söylediği bir diyalogu aktarmıştı.
Powell, konuşması nedeniyle geniş çaplı eleştirilere maruz kaldığında, partisinin birçok milletvekilinin ve halkın birçoğunun bu fikri paylaştığını, ancak açıkça dillendirmedikleri yanıtını verdi. Aylar sonra yaptığı başka bir konuşmasında "Siyah ya da Asyalı bir insan İngiltere'de doğduğu için İngiliz olmaz" diyerek kendisini savundu.
Muhafazakar Parti'deki bu eğilimin bir başka örneği, 1990'da göçmenlerin sadakatini belirlemek için mecazen "kriket testi" olarak bilinen şeyi başlatan Margaret Thatcher'a yakın bir milletvekili ve bakan olan Norman Tebbit'ti. Tebbit bir röportajında, İngiltere’nin Asya ve Karayip kökenli sakinlerinin büyük bir bölümünün İngiliz milli takımına karşı asıl ülkelerinin milli takımlarının tarafını tuttuklarından kriket testini geçemediklerini söylemişti.
Eski Başbakan Boris Johnson bile 2018'de peçe takan Müslüman kadınları "posta kutularına" ve "banka soyguncularına" benzettiğinde, ırkçılık ve aşırı sağa yaltaklanma suçlamalarıyla karşı karşıya kalmıştı. O zamanlar Brexit kanadının lideriydi ve Theresa May hükümetinden istifa etmesinin ardından başbakanlığa seçilmeyi umuyordu. Johnson, ırkçı olduğunu reddettiği yorumları nedeniyle, geniş çaplı eleştiri ve Muhafazakar Parti'de bir iç soruşturma ile karşı karşıya kalmıştı.
Belki de bu sicil nedeniyle, İngiliz Muhafazakar Parti'nin parti liderliği ve başbakanlık için Hint kökenli bir İngiliz’i seçmesinden dolayı Biden dün bir tür şaşkınlıkla karışık bir sevinç gösterdi.
Gerçek şu ki, İngiltere çeşitlilik ve bir arada yaşama yolunda uzun mesafe kat etti. Muhafazakar Parti, etnik azınlıktan yüzlerini ön saflara itmek konusunda İşçi Partisi'ni geride bıraktı. Eski başbakan David Cameron'un bu konudaki rolü anılmaya değer. Ancak Sunak'ın atanması, "dönüm noktası ve önemli bir adım" olsa da ABD’deki "Obama anı"ndan farklı. Neden mi?
Birincisi, Sunak, halkın görüşünü öğreneceğimiz bir genel seçimle değil, partinin parlamentodaki milletvekilleri tarafından seçildi.
İkincisi, Muhafazakarlar, Sunak'ı öncelikle finansal piyasaları sakinleştirmek, eski başbakan Liz Truss'ın bütçesinin feci yansımalarıyla ilgilenmek, İngiltere'yi alay konusu yapan siyasi kaosu sona erdirmek için seçtiler. İngiltere’de 7 yıl içinde 5 başbakan (3’ü son üç ay içinde) göreve geldi. Temmuz'dan bu yana üç kez içişleri bakanı, dört kez hazine bakanı değişti.
Üçüncü neden, partinin, içinde bulunduğu çıkmazdan kurtulmak ve dikkatleri içinde bulunduğu krizden uzaklaştırmak için herhangi bir adım atmak istemesi. Sunak'ın seçilmesi de taşıdığı sembolizmle, partinin popülaritesini kaybettiğinin aşikar olduğu bir dönemde bunu gerçekleştiriyor. Muhafazakarlar, Margaret Thatcher'ın parti lideri olarak atanması gibi tarihi anların anlamını iyi biliyorlar. Nitekim Thatcher daha sonra sadece İngiltere’de değil, tüm Batı demokrasilerinde başbakan seçilen ilk kadın olmuştu. Bugün de "Sunak anı"nın kendileri için seçmenlerin duygularını alevlendireceğini ve onlara ihtiyaç duydukları seçmen desteğini sağlayacağını umuyor olabilirler. Bu kolay olmayacak ve tarih mutlaka tekerrür etmez.
Rakiplerinin çekilmesinin ardından alkışlarla parti genel başkanı ve başbakan olarak seçilen Sunak, ilk açıklamasında kendisine yüklenen sorumluluktan korkmadığını söyledi. Oysa çevresindeki tüm göstergeler insanı, korkması gerektiğini söylemeye sevk ediyor. Ekonomik kriz ağır ve korkutucu düzeyde ve tüm çözümler, kamu harcamalarında kısıntı ve belki de enflasyonu düşürmek için faiz oranlarında bir artış gerektirecek. Bunlar, bugün geçen yüzyılın yetmişli yıllarından bu yana en kötü geçim sıkıntısıyla karşı karşıya olan ve çoğunun 12 yıldır iktidarda olan Muhafazakar Parti'yi bunun sorumlusu olarak gördüğü İngilizler üzerinde daha fazla baskı anlamına geliyor. Hükümet "sihirli" çözümler bulamazsa, bir sonraki genel seçim zamanı geldiğinde, kızgın seçmen Sunak'ın seçilmesinin taşıdığı sembolizmi umursamayacak.
Bir diğer husus, Sunak, kanatları arasındaki çekişmelerin kendisini paramparça ettiği bir partinin liderliğini devraldı ve çekişmelerin yakın zamanda biteceğine dair bir işaret de yok. Sunak'ın, kendisinden önceki üç başbakanı deviren kulis komplolarını sona erdirmeyi umarak çeşitli kanatları yatıştırmak için bir dengeler hükümeti kurduğu doğru ama aslında ne kadar süreceğini bilmediği bir ateşkes satın aldı. Bu ateşkes hiçbir şekilde iç savaşın bittiği ya da kargaşa çıkaranların ve parti liderliğine talip olanların, yeni Başbakanın hayatını çekilmez kılmayacakları ve bilhassa kendi pozisyonlarıyla çatışması halinde, programlarını engellemeyecekleri anlamına gelmiyor. Sunak, kuşkusuz mali ve ekonomik açıdan yetkin, ancak siyasetin dalgalı denizinde ve fırtınalarında sorunsuz bir şekilde seyretmesini sağlayacak uzun bir siyasi deneyime sahip değil. Parlamento'ya sadece 7 yıl önce seçildi ve hükümet işlerindeki deneyimi, Hazine Bakanı olarak görev yaptığı iki yıl dahil olmak üzere üç yıldan ibaret. Belki de bu nedenle büyük başları ve çeşitli kanatları yatıştırmak için bir dengeler hükümeti kurmaya çalıştı ve bu da bazı önemli politikalar hükümet içinde tartışma konusu olmaya devam edecek demek.
Yeni Başbakan bu zor görevleri başarırsa, sadece kendisi ve partisi için değil, İngiltere ve içindeki etnik azınlıklar için de önemli bir başarı kaydedecek. Seçim anının sembolizmini, bu ülkedeki açılım, çeşitlilik ve bir arada yaşama sürecinin bir başka önemli atılımı haline getirecek.
Başbakan olması, İngiltere'nin tamamen dönüştüğü anlamına gelmiyor. Nitekim radyo programlarına katılarak yorum yapan ve Hint kökenli bir kişinin bu pozisyonu üstlenmesinden memnuniyetsizliklerini dile getiren bazı tepkiler bunu açıkça ortaya koydu. ABD'de "Obama anı", bu tür anların aynı zamanda milliyetçi sağın da güçlenmesine yol açtığını ve bunu seçim haritasında popülistleri iktidara taşıyan dönüşümlerin izlediğini açığa çıkardı.
“Sunak anı"nın ülkeyi nereye götüreceğini şimdiden belirlemek zor, ama her halükarda, bir zamanlar üzerinde güneşin hiç batmadığı, bugün ise Hindistan’ın onu geride bıraktığı, ondan dünyanın en büyük 5’inci ekonomik gücü konumunu çekip aldığı İmparatorluk için bu an, sembolik önemini koruyacak.