Cibril Ubeydi
Libyalı araştırmacı yazar
TT

İran halkının protestoları nereye gidiyor?

Protestolar başladığından ve İran sokaklarının, toplumsal, siyasi ve ekonomik nedenlerle patlak veren barışçıl protestolara yönelik rejimin baskıcı davranışlarına karşı öfkeli haykırışı duyulduğundan beri, protestoların nereye gittiğini kimse tahmin edememiş, hatta bilememişti. Dahası rejimin yandaşları ve muhafızları, bunun bir bardak suda kopan bir fırtına olduğunu, bastırılabileceğini ve yanan alevlerinin söndürülebileceğini düşündüler. Ama rejimin muhafızlarının ve televizyon ile yazılı basındaki destekçilerinin adeti olduğu üzere bu yanlış bir tahmindi.
Ölü ve yaralı yaklaşık 400 kurbanı olan kanlı Cuma olaylarından 40 gün sonra, hızla bastırılacağına dair tüm beklentilerin dışına çıkarak protestolar 8’inci haftasında da büyüyerek genişledi. Rejim başlangıçta protestoları, başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesiyle “Ahlak polisi” eliyle rejim tarafından öldürülen masum Mahsa Amini'nin ailesi, akrabaları ve dostlarından bir avuç kişinin öfkesine indirgemeye çalıştı. Buna karşı İran rejiminin baskı aygıtlarının ustalaştığı ve tecrübeli olduğu tüm baskı yöntemlerini kullandı. Ancak protestolar her gün batımıyla genişliyor ve öncekilerden daha da yoğun oluyorlardı. Soğukkanlılıkla öldürülen masum bir genç kızın ölümüyle patlak veren, yıllarca süren baskı ve aşağılamanın bastırılmış öfkesini yansıtıyorlardı. Mahsa Amini, geniş kapsamlı ve özellikle de sadece güvenlik çözümüne dayanan, halkına karşı uzlaşmacı veya reformist bir vizyonu olmayan başarısız bir rejimin gölgesinde, kimsenin anahtarlarını, ne zaman duracağını ve alevlerinin nereye kadar ulaşacağını bilemediği bir devrimin sembolüne, İran’ın “Buazizi”sine dönüştü.
İran rejimi, dünya ülkelerinin küresel sessizliği gölgesinde muhaliflerini bastırma ve protesto ateşini söndürme çabasına devam ediyor. Vatandaşlarından İran'ı terk etmelerini istemek ve protesto alanlarında bulunmaktan kaçınmak, çekingenlikle İran uyruklu olan tutuklu vatandaşlarının serbest bırakılmasını talep etmek gibi ürkek çağrılar yapan Avrupalıların bu baskı karşısındaki sessizliği bilhassa dikkat çekiyor. Bu arada İran rejimi yetkilileri, bazıları İran rejimiyle çıkarlarının tutsağı olan Avrupa ülkeleri tarafından yapılan açıklama ve talepleri umursamadan, protestoları kışkırttıkları ve İran'ın ulusal "güvenliğine" karşı faaliyetlerde bulundukları bahanesiyle yabancı uyrukluları ve farklı ülkelerden gelen turistleri gözaltına almaya devam ediyor.
İran'daki protestolar sadece genç bir kızın öldürülmesine duyulan öfkeden ibaret değil, böyle bir bakış, İran'da giderek büyüyen bir alev topu gibi kötüleşen krizi yüzeyleştirmektir. İran krizinin, ekonominin ve İran para biriminin çöküşü nedeniyle zorlu ekonomik koşullar ile siyasi koşullar arasında dalgalanan birçok nedeni var. Söz konusu siyasi koşullar, Veliyy-i Fakih ve ekibinin İran’daki politikaları, İran halkının ihtiyaçları pahasına Humeyni “devrimini” ihraç etme ısrarları, sadece Veliyy-i Fakih için sahte bir dayanak ve nüfuz noktası bulmak için Lübnanlı Hizbullah, Irak Hizbullahı, Yemen’deki Husi milisler gibi sınır ötesi örgütlere yaptığı aşırı harcamalar nedeniyle İran’ı 30 yıldan fazla bir süredir kuşatıyorlar.
İran rejiminin İran'da günleri sayılı. Besic milislerinden, "Devrim Muhafızları", "Ahlak polisi" ve öncü grupları rejimi halkından korumak için Tahran'a gelmeye başlayan İran rejiminin desteklediği milislere kadar rejimin organlarının iyi bildiği polisiye baskı araçları ve soğukkanlı öldürme yöntemleri, halkın öfkesinin yarattığı tsunamiye karşı duramayacak. İran rejiminin destekçilerinin varlıklarını finanse eden rejimi kurtarmaya yönelik çabası kapsamında, Lübnan Hizbullahı ile Irak Hizbullahı bazı unsurlarını Tahran’a gönderdi.  Yemen’deki Husiler de İran rejimini içinde bulunduğu zor durumda desteklemek için bazı unsurlarını İran’a göndermeye hazırlanıyor.
Petrol üreten ve petrol gelirleri açısından zengin bir ülke olan İran’da, Humeyni’nin Tahran'da iktidara gelmesinden, benzeri görülmemiş bir ekonomik durgunluk ve ekonomik krizler gölgesinde kendisine bağlı grubun İran’ı yönetmeye devam etmesinden itibaren halkın üçte birinden fazlası yoksulluk sınırının altında yaşıyor. İran rejiminin izlediği politikalar yerel para biriminin küresel para birimleri karşısında değer kaybetmesine yol açtı. İran büyük bir petrol üreticisi ülke olmasına rağmen, silahlanmaya yapılan harcamalar, gelirlerin saçma savaşlar ve İran'ın kolu olarak gördüğü aşırılık yanlısı milislerin finansmanı için heder edilmesi, tüm bunlar İran'da devlet hazinesini tüketti. İran rejiminin davranışlarına karşı halk protestolarının en önemli nedenlerinden biri de bu.
İran’da halk protestoları başladı ve rejim ne kadar askerlerinin silahlarındaki kurşunları kullansa da yakın zamanda bitmeyecek. Otuz yılı aşkın bir süredir birikmiş krizler güvenlik çözümü ile çözülmez.