Emir Tahiri
İranlı gazeteci-yazar
TT

Hamaney'in karşı karşıya olduğu soru

İran İslam Cumhuriyeti Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney şu an zor günlerden geçiyor.
30 yılı aşkın bir süredir görünen o ki ilk kez olayların ve kendi hatalarının kendisini içine soktuğu dar çıkmazdan kaçmak için bir ‘hokus pokus’ hareketi yapamıyor.
30 yılı aşkın bir süredir ne zaman yönetimine yönelik ciddi bir şekilde meydan okuma baş gösterse, taktiği bir süreliğine ‘geri çekilmek’, meselelerin kendi kendine çözülmesine izin vermek veya (gerekirse) uzaktan kirli işleri başkalarının yapmasına müsaade etmek olmuştur. İşlerin kendi kendine yoluna girmeyeceği anlaşıldığında, ‘kahramanca esneklik’ adını verdiği taktiği benimsemiştir.
Yıllarca, düşmanı ve arkadaşı Ayetullah Ali Ekber Rafsancani ile uzun bir iktidar mücadelesine girdiği sırada bu hokus pokus hareketini yaptı ve kazandı. Yeşil Hareketi’ni ortaya çıkaran çekişmeli cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında güvenlik güçlerinin protestocuları öldürmesine, protestoların bazı liderlerine ev hapsi uygulamasına ve öğrenci ayaklanmasını bastırmasına izin verdi.
Dış ilişkilerde, önce Huccetu'l-İslam Muhammed Hatemi liderliğindeki ardından Huccetu’l-İslam Hasan Ruhani liderliğindeki sözde ‘reformist’ grubun, ABD ile bir anlaşmaya varmak ve Avrupalıları İran’ın normal bir devlet olduğuna dair kandırmak için her türlü aşağılanmayı kabul etmesine izin verirken, kendisi yapılan anlaşmaya karşı olduğunu fısıldadı. Her şey yolunda giderse övgüyü alacaktı. Gitmezse başkalarını suçlayacaktı...
Bunca zaman Hamaney hem nihai karar verici hem de liderliğini üstlendiği rejimin en büyük eleştirmeni rolünü oynadı. Sık sık ‘kahraman İslam ulusunun muzdarip olduğu sorunlar’ üzerine kafa yoruyor (!) ve ‘meçhul’ yetkilileri her alanda başarısızlıkların artmasından sorumlu tutuyordu.
Karşısındaki model, dünya görüşünü yeniden şekillendirdiği anlaşılan bir resmi ziyarette hayran olduğu Kuzey Kore lideri Kim Il-sung'du.
Pyongyang'a resmi bir ziyaret gerçekleştirdiği sırada Hamaney'e eşlik eden Ayetullah Natık Nuri, anılarında ‘geleceğin dini liderinin büyük Kuzey Kore liderine nasıl hayran kaldığını’ anlatıyor.
Pyongyang ziyareti, Hamaney'in siyasi kariyerinde adeta bir dönüm noktası oldu. Aldığı ders basitti: Başkalarının seni putlaştırmasına ve kutsallaştırmasına izin ver; işler kötüye giderse, seni putlaştıranları suçla. Şayet zayıf bir konumdaysan, durum lehine dönene kadar ‘sıradan biri’ veya ‘mahallenin delisi’ rolünü oyna.
İslam Cumhuriyeti'ndeki her önde gelen dini ve siyasi şahsiyet onlarca yıl boyunca çamur havuzuna atıldı, iftiraya maruz kaldı, ev hapsine alındı, hapse gönderildi, susturuldu veya sürgüne zorlandı.
Ayetullah Humeyni, Şah'a karşı ayaklanma sırasında geçici hükümet ve yasama otoritesi olarak 14 kişilik bir ‘İslam Devrimi Konseyi’ kurdu.
Bunlardan dördü suikasta kurban gitti ve biri Humeyni'nin doğrudan emriyle idam edildi. İki kişi sürgüne kaçarken  diğer iki kişi de bir süre hapiste yattı. Biri ‘şüpheli koşullar’ altında öldü. Üçü kısa süre görevde kaldı ancak hızla unutulmaya yüz tuttu. Sadece biri hayatta kaldı ve halen ortalıkta dolaşıyor. Tahmin edin bakalım kim? Hamaney!
Bugün ise özgürlük için yapılan halk ayaklanması, dört ay önce başladığı zamandan daha düşük bir seviyede de olsa devam ederken, Dini Lider en favori hokus pokus numarasını tekrar kullanmakta zorlanıyor.
Haftalarca ‘bir köşede’ sessizce kalırken maiyeti, para basmaktan tutun güvenlik görevlilerine, orduya ve kamu hizmetine rüşvet vermeye, kamu şirketlerinin ve bankaların mülkiyetini zengin seçkin kesime devretmeye, Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) içinde sessizce temizlik operasyonları yapmaya ve bazı eyalet valilerini değiştirmeye kadar kitaplarındaki her numarayı denedi. 500'den fazla gösterici sokaklarda yaşamını yitirdi ve protestolarla bağlantılı olarak hüküm giyen bazı kişiler göstermelik mahkemelerde idam edildi. Bu kişiler, 18 bin vatandaşın tutuklanmasıyla sonuçlanan ülke çapındaki baskılar kapsamında yargılandılar.
Yine de Hamaney geçen hafta olayların tam ortasına dalmak zorunda kaldığında, her zamanki taktiklerinin işe yaramadığı anlaşıldı. Görünen o ki rejim ile İran halkının büyük bir kesimi arasında oluşan uçurum kapatılamayacak bir boyuta ulaştı.
Daha da kötüsü din adamları, askeri-güvenlik aygıtı ve İslami akademik ve kültürel seçkinler içinde rejimi destekleyen tabandaki önemli isimlerin çoğu, ya bütün yumurtalarını aynı sepete koymuyor ya da protestoculara biraz sempati duyuyor gibi görünüyor.
Aynı zamanda rejim içinde ses çıkaran bir azınlık, sokaklarda ‘düşmanı katlederek’, daha fazla gözaltı yaparak, Hürmüz Boğazı’nı kapatarak, komşu Arap ülkelerine saldırılar düzenleyerek, bölgedeki ABD üslerini hedef alarak, siber uzaya erişimi keserek ve hatta sürgündeki muhalefet figürlerine ve düşman Batılı politikacılara karşı ‘harekete geçme’ yönünde tehditler savurarak yapılan ‘stratejik sabır’ olarak adlandırdığı şeyin sonlandırılması çağrısında bulundu.
Bugün Hamaney için ‘öldürmek mi öldürmemek mi?’ bütün mesele bu. Bu yazının yazıldığı sırada halen iki karar arasında gidip gelerek krizden çıkış yolu bulmaya çalışıyor gibi görünüyordu. Başörtüsü zorunluluğunu kabul etmeyen kadınları, dinsizlikle suçlanmaması gereken ‘kızlarımız’ olarak nitelendirdi. Ancak aynı zamanda, daha fazla tutuklama ve muhtemelen ‘idam hükümleri’ kisvesi altında daha fazla resmi cinayet emri verdi.
İşin trajik yanı, Hamaney’in hangi seçeneği seçerse seçsin ulusu uçurumun eşiğinden döndüreceğinin garantisi yok. Rejim, genel olarak İran toplumuyla etkileşime girebilecek tüm potansiyel veya gerçek kişileri ve organları yok etti.
Rejimi destekleyen taban, ganimeti dağıtmak için belki de orada olmayacak Hamaney'in bayrağı altında kan banyosu seçeneğine gitmek istemeyebilir.
Aynı zamanda rejim içindeki rakipleri Humeyni’yi, Humeynist rejimin tüm başarısızlıkları (suçları bir yana) için bir günah keçisi yapmak ve pişirilip servis edildiğinde pastadan bir parça almak umuduyla siyasi bekayı geri kazanmak isteyebilir.
Hamaney, tıpkı modeli Kim Il-sung gibi her zaman kazanan tarafta yer almaya çalıştı ve şimdiye kadar da bunu başardı. Hamaney, birkaç yıl önce yaptığı bir konuşmada kendisini üstü kapalı bir şekilde, büyük ve güçlü bir kedinin yakalamaya çalıştığı küçük ama çevik bir farenin kediyi her zaman alt ettiği ‘Tom ve Jerry’ çizgi filmindeki fareye benzetmişti.
Peki, ne olacak?
Bugünün siyasi sahnesi olasılıklarla dolu görünüyor ve bu kesin yolları bulmayı oldukça zorlaştırıyor. Ancak bugün en güçlü olasılık, Humeynist rejimin acayip şeyler hazinesine doğru gidiyor olabileceğidir!