Sevsen Şair
TT

Futbol turnuvasından ziyade bir kimlik mücadelesi

Arap Körfezi Kupası’nın (Körfez Ulusları Kupası) Irak'ta düzenlenmesi, Irak hükümeti ve onunla birlikte tüm Irak ve özellikle de ülkenin güneyindeki Basra halkı tarafından yapılmış, övgüyü hak eden siyasi bir hamledir.
Bu, sanki Arap kimliğine ve Arap milliyetçiliğine bağlılığın yenilenmesi gibi, kasıtlı olarak abartılan bir ‘Arapçılık gösterisi’, Arapçılığa aidiyet beyanı, molla rejimine karşı bir haykırış ve Irak'ta Arap kimliğini yok etmeye yönelik 20 yıllık girişimlerin başarısızlığının bir göstergesidir. Yani demem o ki, bir futbol turnuvasından çok bir kimlik mücadelesidir.
Çoğunluğu Şii olan Basra halkı, damarlarında akan Arap kanını ve dinleri ya da mezhepleri ne olursa olsun Arap olduklarını vurgulamakta ısrar ediyorlar. İsimden başlayarak bu konuda ısrarcılıklarını gösterdiler. Arap Körfezi Kupası isminin kullanılmasına karşı çıkan ve bu ifadenin kullanımında ısrar edilmesini resmi olarak protesto etmek için Irak’ın Tahran Büyükelçisi’ni Dışişleri Bakanlığı’na çağıran İran rejiminin tüm bu hamlelerine rağmen ‘Arap’ kelimesinden vazgeçmediler.
Iraklılar sadece bu ismi kullanmakla kalmayıp, organizasyonun Arap eksenli olmasında ısrar ettiler. Kutlama partisinin organize edilmesi, Arap Körfezi katılımcılarının güvenliği için tüm güvenlik imkanlarının kullanılması, kutlama günü hazırlıklarının tamamlanması ve Basra'nın Arap, Arabizm ve Körfez kelimelerinin ısrarla kullanıldığı karşılama pankartlarıyla süslenmesi için bir Bahreyn şirketini görevlendirdiler.
Basralılara gelince, Arap kökenlerini öne çıkarmakta çok başarılıydılar. Evlerini ziyaretçilere açan, Körfez misafirleri için ziyafetler veren, yollara konaklayacak yerler kuran ve Arap kimliğini sergilemede adeta bir abartı olduğunu düşündürecek kadar bütün Arap şarkılarını söyleyip dans edenler var. İran ve ajanlarına verilecek en uygun yanıt sadece budur. Isrardan öte kasıtlı olarak Arap kimliğiyle gurur duyuluyor, övünülüyor ve bu ulusal kimliğe ait olunduğu vurgusu yapılıyor. Körfez halkına özellikle ülkelerinde oldukları hissi uyandırmaya yönelik açık bir davet var.
İşin dikkat çekici yanı, Basra gençliği, İran’ın ülkeleri üzerindeki hegemonyası altında büyüdü. Burada, İran’ın yüceltilmesi üzerine yetiştirilmiş 30 yaş altı gençlerden bahsediyoruz.
İran'ın Irak şubesinin uşaklarının, Basra halkını Körfez seyircilerini karşılamalarını engellemek için her yola başvurarak caydırmaya, tehdit etmeye ve onlara şantaj yapıp sindirmeye çalıştıkları doğru. Ancak bu girişimler tam bir fiyasko oldu ve İran bu şekilde en büyük şokunu yaşadı!
Gerçi ille de bunun şok edici olması gerekmiyor. Nitekim önlerinde, işgal süresi Irak’ın işgal süresini geçen ama yine de, İran’ın bütün amansız baskı girişimlerine rağmen yok etmeyi başaramadığı Arap kimliğini koruyup sürdüren Ahvaz örneği var.
Rejim, bazı ülkelerde demografik yapıyı değiştirmek için yerleşim bölgelerine İranlıları getirerek, eğitim müfredatına müdahale ederek, İranlılara ayrıcalıklar tanıyarak, Arap ülkeleri ile herhangi bir ilişki ve iletişim aracını işlemez hale getirerek ve hükümetleri yozlaştırıp onları İran parasının esiri yaparak İran projesi üzerinde canla başla çalışıyor. Tüm bunlar bölgenin Farslaşmasını hızlandırmak ve halkı İran kimliğine esir etmek için birer araçtır. Ancak tüm bu araçlara ve çabaya rağmen belli ülkelerde bu proje başarısız olmaya mahkumdur.
İran rejiminin Suriye'de, Lübnan'da ve İran'ın içinde ve tabi ki Irak'ın güneyinde yaptığı budur. Bu nedenle, tüm bu yüksek maliyetli girişimlerin başarısız olması İranlılar için çok şaşırtıcı oldu. İşte elleriyle yetiştirdiği nesil, Arap kimliğinde ısrar ediyor, yetmiyor; büyük bir meydan okumayla sosyal medya dünyasında öne çıkıyor ve Basra halkının milli takımlarını desteklemeye gelen Körfez taraftarlarını kutladığını gördüğümüz kareler ile sahnede sivriliyor.
Projesiyle Arap ülkelerine nüfuz edebileceğini ve bir avuç vatan hainini kontrol altına alarak bu halkların kimliklerini değiştirebileceğini veya yok edebileceğini sanan bu eli kanlı rejime Irak'ın mesajı ulaştı mı?