Muhammed Ali Sekkaf
Yemenli yazar
TT

Kiev'deki Avrupa Birliği zirvesi ne anlama geliyor?

Kiev geçtiğimiz hafta Avrupa Birliği (AB) zirvesine ev sahipliği yaptı. İlk kez AB ülkeleri dışında bir yerde düzenlenen zirveyle AB liderleri savaş halindeki bir ülkenin başkentinde buluştular! Bu ne anlama geliyor? Angela Merkel hükümetinin eski Savunma Bakanı olan AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Ukrayna için nasıl bir rol oynuyor?
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'e ve Ukrayna meselesine en hevesli ve sempatik yaklaşan kişidir. Zira o, Rusya'nın bu ülkeyi işgalinden bu yana Ukrayna'yı üst üste dört kez ziyaret ederek diğer Avrupalı liderlerden ayrı bir konumda durmuştur. Bu dosyada, geçtiğimiz yıl 15 Eylül'de Alman televizyonu önünde söylediğine göre Putin'in yargılanmak üzere Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne (UCM) çıkarılması çağrısı yapmak gibi katı tutumlar benimsemesiyle tanınıyor!
Ursula von der Leyen ayrıca, Rus gazının miktarına ve fiyatına bir üst sınır getirilmesini önerdi. Geçtiğimiz cuma günü Kiev zirvesinin sonunda kendisi ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel şu açıklamayı yaptılar:
“AB, Ukrayna'nın yeniden inşasını desteklemek ve Avrupa ve uluslararası hukuka uygun olarak tazminat ödemek için dondurulmuş Rus varlıklarını kullanma çabalarını yoğunlaştırıyor.”
Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy 24 Şubat'ta Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden sonra AB'ye katılmak için resmi başvuruyu imzaladı. Katılım talebine yanıt, geçen yıl 9 Mayıs'ta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından “AB'ye katılma aşamalarının birkaç yıl ve açıkçası birkaç on yıl gerektirdiğini” belirttiği oldukça açık beyanıyla geldi. Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, “Ukrayna'ya silah sağlamaya evet ancak AB’ye hemen katılımını kabul etmeye hayır” diyerek Macron’un bu tutumunu paylaştı ve destekledi. Batı Balkanlar'dan yıllardır AB'ye katılmayı bekleyen altı ülke olduğu için “Bu konudaki tutumumuz eşitlik üzerine kuruludur” vurgusu yaptı.
Bu açıklamalar, Fransız öğrencilerin önünde “Aile bir masada toplandığında bizi uzakta bırakmanız ve sandalyesiz davet etmeniz mümkün değil. Bu adil değil” diyen Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy'i şaşırttı. Ukrayna Dışişleri Bakanı Dimitro Kuleba 19 Mayıs'ta paylaştığı Twitter mesajında “Bize yer ayırmanız önemli” diyerek, “Avrupa ülkelerinin Ukrayna ile ilişkilerinde tereddüt etmesi Ukraynalıların duygularını incitiyor” ifadelerini kullandı.
Aslında Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra AB'ye üyelik kapısı aralandı. 2004 yılından bu yana Doğu Avrupa'dan 10 ülke AB’ye üye oldu. Bunlar Estonya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Letonya, Litvanya, Macaristan, Romanya ve Bulgaristan’dır. Bu ülkelere ilave olarak AB’ye 2013 yılında katılan son ülke Hırvatistan oldu. AB'ye katılmak için çok sayıda başvuruyla karşı karşıya kalan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, daha önce eski Cumhurbaşkanı Mitterrand tarafından önerilen, AB'yi tamamlayacak ve bekleyen üyelik başvurularının kabulüne izin verecek bir “Avrupa siyasi örgütü” kurmaya yönelik eski bir fikri hayata geçirdi.
23 Haziran'da Avrupa ülkeleri devlet ve hükümet başkanları toplantısında Ukrayna ve Moldova'ya AB’ye aday üye statüsü verilmesi kararlaştırıldı.
Belki bazı ülkelerin, özellikle de eski Sovyetler Birliği çatısı altında yer alan ülkelerin AB'ye üyeliğinin kabul edilmemesinin nedenlerini merak edenler olabilir.
Avrupa tarafı, Avrupa Topluluğu'na üyelik koşullarının AB literatüründe zaten mevcut olduğunu ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasından önce hazırlandığını açıklıyor. 1967 yılında askeri darbe gerçekleştiğinde Yunanistan örneğinde olduğu gibi daha önceki durumlara uygulandı ve bunun ışığında Yunanistan'ın Avrupa Ortak Pazarı üyeliği askıya alındı. Ardından askeri rejimin sona ermesiyle Avrupa Topluluğu üyeliği yeniden sağlandı.
Eski Sovyetler Birliği ülkeleri, siyasi ve ekonomik sistemlerinin doğası gereği ve Avrupa değerlerine uygun insan haklarına saygı nedeniyle üyelik koşullarını karşılamamaktadır. Buna ilaveten -Avrupa perspektifine göre- bu ülkelerin bazı yetkilileri arasında bir yolsuzluk kültürü yayılmıştır. Mevzuatlarını AB'deki Avrupa mevzuatına uyarlama ihtiyacına ek olarak, bunların hepsinin birleştirilmesi ve AB üyesi olarak kabul edilmeleri uzun yıllar gerektirir.
Bazı gözlemciler, başta Fransa ve Almanya olmak üzere Batılı ülkelerin, 27 ülkenin üye olduğu birliğin işlerini yönetmede zaten bazı sorunlar yaşayan AB'ye yeni üye kabul etme konusunda daha fazla açıklık korkusunu gizlemediklerine inanıyor. 44 milyon nüfusu olan Ukrayna gibi büyük bir ülkenin AB’ye katılmasıyla durum nasıl olacak? AB içinde ağırlık merkezinin doğuya kaymasına yol açacak olan bu gelişme AB içindeki güç dengesinin bozulmasıyla mı sonuçlanır?! Bu, Ukrayna-Rusya savaşının Avrupa'nın parçalanmasına yol açabileceğine dair korkularını dile getiren Başkan Macron'un önceki beyanını açıklayabilir.
Şu anda, Rus ve Ukraynalı taraflar önümüzdeki baharda savaşmaya hazırlanıyor. Maddi açıdan, Avrupa delegasyonunun Kiev zirvesine gelmesinden önce Brüksel, 500 milyon euroluk ek askeri yardım açıklayarak askeri desteğin toplam değerini 12 milyar euroya çıkardı. Savaşın başlangıcından bu yana Kiev'e sağlanan kapsamlı yardım ayda ortalama 5 milyar olmak üzere toplam 60 milyar euro tutuyor!
Burada sorulan sorular şunlar: Ukrayna lideri, “al ve talep et” yaklaşımına göre, Batılıları ülkesinin gelişmiş silah ihtiyacını daha acil olarak karşılama konusunda azarlama ve kınama politikasında başarılı oldu mu? Ülkesinin AB'ye tam üye olması için zaman süresini ve katı koşulları atlayabileceğini düşünüyor musunuz?!
Şayet bu gerçekleşir ve başarılı olursa, AB’nin dağılmasının başlangıcı olacaktır. Ve bu kabul edilemez görünmektedir.