Salih Kallab
Ürdünlü yazar. Eski Enformasyon, Kültür ve Devlet Bakanı
TT

Fetih Hareketi’ne katıldığımda

Bunca yılın ardından, çok uzaklarda kalan geçmişe ulaşabildiğimiz köprüler olan hatıraların sayfasını açtığımda, hayatımın akışını değiştirmiş olan başlangıçların, Ebu Ammar Yaser Arafat (Allah gani gani rahmet eylesin) ile gerçekleştirdiğim ilk görüşmede olduğunu fark ettim. Bu, onun, adını hep duyduğumuz Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketi Fetih’in lideri olduğunu öğrenmemden sonraydı.
Baasçı yoldaşlarımdan bazısının bu hareketin kurucularından olduğunu bildiğim için beni bu hareketle tanıştırmalarını istemiştim. Bu olay, 60’lı yılların ortalarında veya biraz daha önce yaşandı.
Baas Partisi’ndeki bazı yoldaşların kendisinden bahsettiği merhum Ebu Ammar ile buluştum ve ondan Filistin direnişine katılmayı istedim. Hareketi duyuyor, ancak hakkında hiçbir şey bilmiyordum, zira 1964 yılında kurulan Fetih, henüz emekleme aşamasındaydı. Rahmetli, her zamanki gibi nazik ve sevecendi. Bana ve beraberimdeki üniversite arkadaşlarıma şöyle dedi: “Evvela eğitim yolunuzu tamamlamanız en iyisi… Bizim eğitimli, bilinçli ve aydın bir devrime ihtiyacımız var.”
O ve kurucu yoldaşları, düşmanın karşısına eğitimli ve bilinçli devrimciler çıkarmak istiyordu.
O zamanlar, önümüzdeki yaşamın yolunu döşeyen o ilk adımlardaydık. Ben, o dönemde açılan Ürdün Üniversitesi’ne kaydolmuştum. Fetih hareketiyle bazı Baasçılar aracılığıyla tanışmıştım. Baas Partisi o zaman bazı Arap ülkelerinde yayılıyor, gezileri ve turları oluyordu.
Onlardan bu yeni doğan harekete, Filistin Fetih Hareketi’ne hemen katılmayı talep ettim. Coşkulu öğrenciler olarak bazı Arap ve uluslararası devrim hareketlerini takip etmekle meşguldük. Bu devrimlerin en önemlisi de Fransız sömürgeciliğine karşı çıkan ve Arap silahlı mücadelesinin öncüsü olan şanlı Cezayir Devrimi’ydi. Fetih Hareketi’nin henüz emeklediği o günlerde Baas Partisi’nin yıldızı parlıyordu; ben de Ürdün Üniversitesi’ne girdikten sonra partiye katılmış ve partinin etkin bir üyesi olmuştum.
O dönemde Filistinli savaşçı gruplar ortaya çıkmaya başladı. Bunlardan bazısı, elbette Filistin hareketinin başlatıcısı olan Fetih hareketi başta gelmek üzere Arap milliyetçi hareketlerin rahminden doğdu. Harekete katıldım ve orada benim gibi yolu tüm Arap yurdunda öne çıkan Baas Partisi’nden geçmiş arkadaşlarla tanıştım.
O dönemde Baas Partisi, Cumhurbaşkanı Cemal Abdünnasır’a karşı çıkmış, ilerleyen zamanlarda da amansız bir düşman haline gelmişti. Bu, tarihin o aşamasında normal sayılıyor, ancak bu ulusal bölünme sebebiyle pek çok kişi hayrete ve kafa karışıklığına düştü. Böyle olunca da ulusal kampların çekişmesinden uzakta, gençlerin Filistin’i özgürleştirme ve milletin kalkınma hayallerine daha yakın noktada olan Filistin direnişi, Arap gençliğine cazip gelmeye başladı.
Böylece ben de Filistin direniş hareketinin liderlerini o dönemden önce, yani Fetih hareketine henüz katılmamışken ve Baas Partisi ile Suriye’ye bağlı Saika örgütünün bir yetkilisiyken tanıdım.
Bilindiği üzere bu parti, asıl ağırlığını Irak Devleti’ne kaydırdı ve Suriye Baas’ının amansız bir muhalifi ve düşmanı haline geldi. Nasıl ki Hafız Esed, dünkü yoldaşlarına, Salah Cedid grubuna sırt çevirdi ve Suriye’nin, Suriye Arap ülkesinin başkanı oldu; tüm eski yoldaşlarını hapishanelere ve tutukevlerine attı, birçoğu “Siyonist düşman” ile ilişki kurdukları iddiasıyla idam edildi… Maazallah!
O dönemde bu iki parti, yani Suriye ve Irak kanatlarıyla Baas Partileri arasındaki çekişme yoğunlaştı ve doruk noktasına ulaşarak Suriye ile Irak, yani o zamanlar hâkim olan ve elin yüzeyinde bir “dövme” haline gelen Baasçı terminolojiye göre Suriye ülkesi ile Irak ülkesi arasında kanlı bir çatışmaya dönüştü.  
Bu noktada şu kayda değer: Rahmetli Ebu Ammar her zamanki gibi nazik ve sevecendi ve benden, onu tutuklayan ve o kaçmadan önce infaz edilmesine karar veren dünkü yoldaşlarına açılmamı istedi.  Yaser Arafat, tarihi bir lider örneğidir, onun gözünde en önemli şey, Filistin halkının davasıdır ve bunun dışındakiler kolaylıkla, çeşitli yollarla ve farklı şekillerde aşılabilecek meselelerdir.
Silahlı direnişin öncüsü ve Filistin halkının mücadelesinin lideri Fetih’te, en iyi evlatlarını ve yöneticilerini devrim sürecinde şehit olarak sunan bu büyük hareketin geniş yelpazede liderlerini, entelektüellerini ve gerçek direnişçilerini tanıdım; özellikle de hareketin lideri ve sembol ismi olan Ebu Ammar’ı. Onun öncesinde de Ebu Cihad "Halil el-Vezir", Ebu İyad "Salah Halef", Saad Sayil ve diğer pek çok lider, entelektüel ve kahramanı barındırdı.
Fetih hareketi, Filistin direnişi ve mücadelesinin bugüne dek öncüsüydü, yarına kadar öyle kalacak. Şehit ve tutsak alaylarına önderlik etti ve edecek, yeryüzünün en kötü ve en son işgallerinin boyunduruğundan kurtuluş yürüyüşünde halkının yolunu açacak. Büyük Filistin halkının, işgalin onlarca yıldır çöküp kaldığı topraklarını özgürleştirip devletini kurmak, ulusal haklarını geri kazanmak, barış ve güvenlik için yaşamak için yarınları görecek dayanışmaya ihtiyacı var…