Nebil Amr
Filistinli siyasetçi ve yazar
TT

ABD paketi!

Filistinlilere ve İsraillilere önerilen ABD paketi, Filistin tarafının yerleşim yerlerinin kınanması talebini Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne (BMGK) sunmayı ertelemesi karşılığında, İsrail'in işgal altındaki Filistin topraklarındaki tek taraflı eylemlerini birkaç aylığına durdurmasını öngörüyor.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, ABD’nin veto hakkını kullanarak reddetmek zorunda kalacağı bir karar yerine iki devletli çözüme bağlılığı teyit eden ve yerleşim yerleri ve Filistinlilerin evlerinin yıkılıp boşaltılması da dahil olmak üzere bu çözümü baltalayacak tüm eylemleri reddeden bir bildiri yayınlıyor.
Washington yönetimi böylece, ABD yönetim kadrosunun Filistin ve İsrail tarafları arasında artan tehlikeli gerilimi durdurmak için Kudüs ve Ramallah'ta toplanmasıyla doruk noktasına ulaşan ve en nihayetinde her bir tarafın değişen derecelerde de olsa kendi politikasında başarı iddiasında bulunabileceği bir paket ile sonuçlanan yoğun diplomasisiyle önemli bir başarıya imza atmış oluyor.
Amerikan manevi babası, istenen sükûneti sağlamak, kendisine sıkıntı çıkaracak vetodan kaçınmak, esasen memnun olmadığı Netanyahu hükümetine baskı uygulamak ve her düzeyde ABD’lilerin kendilerini yüzüstü bıraktığını açıkça söyleyen Filistinliler arasındaki hayal kırıklığı seviyesini düşürmek gibi çabalarının makul denebilecek bir özetini elde etti.
Devletin kuruluşundan bu yana en büyük iç savaşlarını veren İsrailliler, tek taraflı eylemlerin birkaç ay ertelenmesi fikriyle rahatlıyor. Zira ertelemenin, tamamen vazgeçmeye kıyasla hükümet koalisyonu üzerinde daha az bir baskısı var. Netanyahu, krizin ipi elinde olduğu müddetçe mevcut durumla taktiksel olarak başa çıkabilir. Tek taraflı eylemleri askıya almak için önerilenler, hükümetinin planlarına çok da zarar getirmez. Ortalık ve özellikle de iç kriz yatışır yatışmaz ve Ramazan Ayı gelir gelmez Netanyahu istediğini yapabilir ve ABD dahil herkesi bir oldu bitti durumuna getirilebilir.
Paket Filistinlilere ve özellikle de Filistin Yönetimi’ne çeşitli avantajlar sağladı. Bunların başında yalnızca Trump döneminde değil, aynı zamanda mevcut Demokrat yönetim sırasında da oldukça azalmış olan ABD desteğinin yeniden kazanılması geliyor. ABD, Filistin Yönetimi ile Oslo Anlaşmaları’ndan geriye kalanlar arasında bir göbek bağı işlevi görüyor. Aynı zamanda İsrail üzerindeki tek etkili baskı gücü sayılıyor. Filistin Yönetimi, ABD paketinin sadece teknik teklifler olmayacağını, aynı zamanda İsrail tarafının kabul etmesi halinde bunları uygulamaya yönelik resmi bir taahhüt olacağını düşünüyor.
ABD paketi, Biden yönetiminin bir uzlaşma durumundan ziyade bir savaş durumunu paylaşan iki tarafta ulaşabileceği maksimum şey. Bu paket, ABD değerlendirmelerine göre ölüm döşeğindeki Filistin Yönetimi’ne bir miktar da olsa hayat vermiş oldu. Washington'ın hızla tedarik ettiği solunum cihazları olmasaydı, Filistin Yönetimi’nin bölgelerinin çoğundaki zayıf nüfuzu, Yönetim’in iyice çökmesi durumunda yıkıcı kaosun aktif bir reaktörü olacak Filistin-İsrail hattıyla ilgili herkes için ağır bir yüke dönüşecekti.
Amerikan manevi babası son hamlesinde oldukça etkili olduğunu kanıtlamasına rağmen, iç çatışmalarla dolu Filistin-İsrail durumu ve her iki tarafın birbirine zıt gündemleri, ABD paketini, sürekliliğini ve sağlamlığını garanti etmesi -hele de sadece sükuneti sağlamaya odaklıyken- güç taktiksel bir çözümden ibaret kılıyor.
Paket, ABD'nin çabalarını, geçici ağrı kesicilerle kriz yönetiminden siyasi çözümlerle krizleri ele almaya taşıyacak daha geniş bir ABD girişimi bağlamında olsaydı daha faydalı ve etkili olabilirdi. Filistin-İsrail durumuna ilişkin ABD vizyonu halen daha kapsamlı ve daha derin bir siyasi çözüm için -ki Filistinliler ile birlikte Araplar ve dünya bunu isterken, İsrail bunu istemiyor ve ABD de ona arka çıkıyor- bir fırsat görmediğinden, yaşananlar daha önce benzeri çokça görülen zayıf geçici bir çözüm olarak tanımlanabilir.
Önemli bir not: Filistin kamuoyu, Filistin Yönetimi’nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ndeki taslağı oylamayı erteleme kararını imaj toparlayacak bir başarı olarak görmeyecektir. Aksine bunu ABD baskısı altında ses getiren bir geri çekilme ve İsrail'in tacizlerinin bir devamı olarak görecektir.