Hüseyin Şubukşi
TT

İçsel düşünme

İnsan, yeme, içme, nefes alma ve düşünme gibi çeşitli konularda başkasına ihtiyaç duymayan eşsiz bir canlıdır. Ancak günümüzde insan, düşünme konusunda nitelikli bir sıçrama olasılığına ilişkin büyük ve gerçekçi bir olasılık ile karşı karşıya. Bu, pratik olarak içsel düşünmek anlamına gelen, başka bir taraf aracılığıyla yapılıyor olmasıdır.
Bugün dünyada pek çok kişi araştırma, yenilikçilik, yaratıcılık için olağanüstü ve bugün piyasadaki her şeyden üstün olan çözümler sunan yeni nesil yapay zekaya dayalı chatbot uygulamalarındaki gelişmeleri ve detayları şaşkınlık, hayranlık ve endişe içinde takip ediyor. Bu uygulamalar, makale ve mektup yazmak, hukuki danışmanlık yapmak, mali bütçe hazırlamak, müzik melodileri, şiirler ve plastik resim yapmak gibi kendilerinden istenen şeyler için yaratıcı modeller sunuyor. Bunlar her zaman insan hayal gücünün ürettiği yaratıcı düşünme alanları olmuştur. Fransız filozof Rene Descartes'ın “Düşünüyorum, o halde varım” anlatmak istediği de tam olarak buydu. Başka bir deyişle Descartes, insanın varoluşunu düşünme yeteneğine bağlamıştır.
Yapay zekanın insan yaşamında artan rolü ve çeşitli alanlarda artan etkisi ile birlikte yapay zekâ, yaşam tarzındaki en büyük değişikliklerin nedeni olabilir. Genel olarak çalışma, tarım ve sanayi devrimlerinin ve bilgi teknolojisinin ortak olarak getirdiklerinden daha üstündür.
Bu sahnenin sonraki politikalar, mevzuat ve yasalar üzerindeki yansımalarının tartışılması doğaldır. Belki de geleceğin en iyi tanımı, Çek doğumlu Kanadalı yazar Vaclav Smil'in aynı adlı kitabında ‘büyük dönüşümler çağı’ olarak tanımladığı dönemdir. Yazar, büyük dönüşümlerin eğitim, tıp, ticaret ve yargı dahil olmak üzere istisnasız tüm sektörleri nasıl etkileyeceğini ve bunun insanların yaşam kalitesi göstergelerinde nasıl devrim niteliğinde bir etkiye sahip olacağını anlatıyor.
ABD’li yazar Paul Morland, ‘Yarının İnsanları: 10 Maddede İnsanlığın Geleceği’ adlı kitabında yapay zekanın artan hakimiyetiyle birlikte insanların iş ve yaşam tarzını tehdit etmesi dikkat ve takip edilmesi gereken bir nokta olduğunu söylüyor.
Bu dönüşümler, beynin yeteneklerine ve zihnin derinliklerine ilişkin bilginin arttığı beyin ve nörobilim çalışmaları alanlarındaki muazzam bilimsel ve tıbbi gelişmelerle birlikte gerçekleşir. Bu da insanın beyin yeteneklerine ilişkin bilgisinde beklenen niteliksel bir sıçrama anlamına gelir ve ona yeni süper yetenekler kazandıracaktır.
Omuzlarımızda taşıdığımız ve ağırlığı bir buçuk kiloyu geçmeyen cihaz en karmaşık şey. Şimdiye kadar bildiğimiz kadarıyla, evrende acı ve sevinçli olayları hafızada tutmaktan, her konuda karar vermekten, piyano ya da futbol oynamasına kadar birçok şeyi hayret verici bir şekilde yapıyor. Ancak bu cihazın yaptığı en önemli şey geleceği hayal etmektir.
Bu özel yetenek, insanı diğer canlılardan ayırır. İnsanlar geleceğe sadece zihinleriyle seyahat edebilir. Hayvanlar mekandaki konumlarını algılayabilirler ama zaman kavramını anlamazlar.
Bu olağanüstü potansiyel, bizi kariyerimizde ilk yola koydu. Şimdiki zamanda yaşıyoruz ama zihnimiz geleceğe yolculuk edebilir. Ancak geleceğe seyahat etmenin pahalı bir bedeli var: Sürekli bir belirsizlik duygusu.
Avcı insanlar, çeşitli doğal afetlerin korkusuyla yaşarken çiftçi olanlar sellerin, kuraklıkların veya ölümcül hastalıkların insafına kaldı. Günümüzde insanlar son derece karmaşık ve teknolojik olarak gelişmiş toplumlarda yaşamaktadır. Ama bu toplumlar, koronavirüs (Kovid-19) salgınında olduğu gibi çıplak gözle görülmeyen bir şeyle tamamen felç olabilir.
Romalı filozof Seneca, "Gerçekte olduğundan daha çok hayal gücümüzde acı çekeriz" diyordu. Dolayısıyla insan zekâsı ile yapay zekâ arasında yaklaşan çatışmanın insanlar için en tehlikeli varoluşsal savaş olabileceğini söylemek mümkün.