Prof. Dr. Ahmet Abay
Akademisyen
TT

İnsanın kaderi ve seçimleri 2

“İnsanın kaderi seçmektir.”
Yaratılan varlıklar içerisinde irade ve ihtiyar özelliğine sahip iki varlık cinler ve insanladır. Cinler gayb âleminin konusu oldukları için onları şimdilik konumuz dışımda tutarak insanları gündemimize almak istiyoruz. İbadet etme ve imtihan edilme amacıyla yaratılan insan türü sürekli seçim yapmak ve bir tercihte bulunmakla karşı karşıya bırakılmıştır. Bu manada ilahi irade onun kaderini seçim yapmak olarak belirlemiştir denilebilir. Zira insan, başta iman olmak üzere her konuda seçim yapmayla karşı karşıya bırakılmıştır. İnsanın tercihte bulunma süreciyle nasıl karşı karşıya bırakıldığını vahiyden öğrenelim.
İnsana gitmesi gereken yol gösterilmiştir: İnsan kendisine gösterilen bu yolda ya hidayete tabi olarak şükreder ya da nankörlük ederek inkâra yönelir.[1] Allah’ın insana bir ihsan olarak verdiği “işitme-görme duyuları, akıl ve doğruyu yanlıştan-iyiyi kötüden ayırt etme yetisi” peygamberlere vahiy yoluyla gönderilen hakikati idrak edip ona yönelmesi içindir. İnsan yapacağı seçimle ya nefsini arındıracak ve kurtulacak ya da onu kirleterek kaybedecek ve hüsrana uğrayacaktır.
Hak Allah’tan gelendir: Allah’tan gelen hakka iman etmek veya inkâr etmek insanın seçim ve iradesine bırakılmıştır. Bu konuda da insan, bir secim yapmakla karşı karşıyadır. Yapacağı seçim onun akıbetini ve ebedi mekânını belirleyecektir. Çünkü hakkı inkâr eden zalimlere çevrelerini duman ve alevden duvarlarla kuşatan korkunç bir ateş hazırlanmıştır…[2]  İradesini doğru yönde kullananlar kendi lehlerine bir tercihte bulunmuş olurlar, aksi yönde kullananlar da kendi aleyhlerinde bir tercih yapmış olurlar.[3]
İnsanlara hayrın da şerrin de ne olduğu bildirilmiştir: İnsana onu cennete götürecek yol da cehenneme sürükleyecek yol da gösterilmiştir. Fakat insan, çoğu zaman cennete gitmenin bir bedeli olduğunu kabul etmemiş ve bu bedeli ödemeye yanaşmamıştır. Ona doğru ile yanlışı birbirinden ayırt etme yeteneği bahşedildiği ve hakikati apaçık ortaya koyan ayetler gönderilip, cennete ve cehenneme giden iki yol ona gösterildiği halde o, kendisini yüce makamlara iletecek “Sarp Yokuşu” tırmanmak için çaba harcamadı.[4] Ne imani, ne insani, ne de sosyal ve ekonomik sorumluluklarını yerine getirmedi. Aksine kendisine sınanma amaçlı verilen mal-mülkü kibirlenme, istiğna vesilesi görerek ve kendisini hiç kimsenin görüp gözetlemediğini, ona güç yetiremeyeceğini zannederek ve zevk, eğlence, gösteriş uğruna malını mülkünü israf etmekle övünerek, “Ben bu yolda yığınla mal, servet harcadım!”[5] der.
Üzülerek ifade etmek gerekir ki günümüzde insanların çoğu, helal haram demeden kolay ve emek harcamadan rızık kazanmayı tercih etmekte helal kazanç için harcanması gereken emeği, ödenmesi gereken bedeli yani gerekli fedakârlığı yapmaya yanaşmamayı tercih etmektedirler. Oysa insan kendine verilen her nimetin hesabını vermekle yükümlüdür. Oysa insanların büyük bir kısmı bugün “Hiç sorgulama olmayacak sanıyorlardı. Habire ayetlerimizi inkâr ediyorlardı.”[6] ayetlerinde durumu ifade edilenler gibi hareket etmektedirler.
Rabbe giden yola girmek seçim işidir: Yolun eğrisi doğrusu ortaya konulduktan sonra doğru yola girip girmemek insanın tercihine bırakılmıştır. İnsanlara gönderilen mesaj, kıyamet gelip çatmadan önce onlara ulaştırılan bir uyarı, bir hatırlatmadır; her kim dünyada istikamete ve ahirette kurtuluş ve esenliğe ulaşmak isterse, Rabb’ine giden bir yol tutar.[7] Bütün hatırlatmalara rağmen iradelerini ve tercihlerini inkârdan, zulümden ve haksızlık yapmaktan yana kullanıp bunda diretenleri Allah,  affetmeyecek ve onları sonsuz kalacakları cehennemin yolundan başka bir yola da iletmeyecektir![8] Yani insanlar doğru yolda ilerlemeyi de çakılıp kalmayı ve yanlış yollara sapmayı da kendileri tercih etmektedirler.
İnsanlar kendilerinden yapmaları istenilen amellere karşı takındıkları tavırlarla da kaderlerini tercihleriyle belirlemektedirler: Rahman’a secde etmek- etmemek,[9] dünyayı ahirete tercih edip-etmemek,[10] cihada katılıp-katılmamak,[11] namaz kılıp-kılmamak,[12] infak edip-etmemek, gibi daha pek çok alanda yapılacak olan seçim ve tercihler insanın hangi safta yer aldığını ve sonunun ne olacağını belirlemektedir. İnsanlar yaptıkları bu seçim ve tercihlerle ya Allah’ın ya da şeytanın hizbinde olurlar.
Akıbetimizi tercihlerimiz ve seçimlerimiz belirleyecektir! Buyurun…
[1] el-İnsan 76/3
[2] el-Kehf 18/29
[3] Yunus 10/108
[4] Beled 90/10-11
[5] Beled 90/5-7
[6] Nebe 78/27-28
[7] el-Müzzemmil 73/19; el-İnsan 76/29; Nebe 78/39; et-Tekvir 81/28
[8] en-Nisa 4/168-169
[9] el-Furkan 25/60, 63-64
[10] Kıyame 75/20-21
[11] Tevbe 9/46
[12] Kalem 68/42-43