Memun Fendi
TT

Tek bir kalem darbesi

İçimizde yazarlığı meslek olarak yapan çoğu kişi ve aynı şekilde akılları ve kalpleri kazanma savaşı veren bir grup, sadece kendilerinin çeşitli kollarıyla radikallere ve İslamcı gruplara radikalizmin modern devletlerde ve toplumlarda bir geçim yolu olmadığını gösterdiklerini düşünürler.
Dini grupların düşüncelerini incelemekte uzmanlaşanların çoğu, kalemlerinin radikalizm ve terörizme son veren bir sihir olduğunu sanırlar. Ancak şu gerçek gün gibi ortada ki radikalizme karşı savaşı sonlandıran şey tekrar eden söylemler, nasihatlar ya da yorumlar değil, başka bir kalem darbesidir.
Bu, cesur bir hükümdarın kaleminin darbesi ve vizyonudur. Sorunu çözüp radikalizmin üzerinde durabileceği bacakları olmadığını, olsa bile bacaklarının bataklıkta yaşayan bir kurbağanın bacakları gibi kısa olduğunu gösterir. Tek bir kalem darbesiyle bu bataklık kurutulur. Böylece karada kalan kurbağalar ölür ve sorun hallolmuş olur.
Bu, bilimin insan davranışını anlamadaki rolüne karşıt değil, daha çok farklı bir yaklaşım benimseme çağrısıdır. Radikal gruplar eski kitapları karıştırarak anlaşılmaz. Radikalizm ve terörizm, eski davranışlarla karşılaştırılabilecek entelektüel bir bileşene sahip insani bir davranış olsa da eski davranışlar günümüzdekilerle aynı değildir ve çok sayıda insanı öldürmek için uzaktan patlatılabilen veya fikirleri yaymak için teknolojiyi kullanan modern araçları bulunmaz. Bunu sadece bir dipnot olarak bırakıyoruz.
Bilgisini ve ortak yaşamını öne süren Mısır örneğinde, devlet ve iktidarın başındaki kişi iki dil konuşuyordu. Birincisi rejimi tehdit eden radikallerle başa çıkmada güvenlik yumruğuna odaklanırken, ikincisi, devlet başkanının ve aile reisinin güvenilir bir baş olması, toplumun muhafazakar olması ve yeni kıyafetlerin (dışsal bir meşruiyet, farklı bir günlük dil, sabah ve akşam için farklı selamlaşmalar) üretilmesi gerektiği ile ilgiliydi. Bütün bunlar terörle mücadele iddiasında bulunan devletin medya araçları ve toplumun kurumları tarafından yapılır, hatta teşvik edilirdi.
Devlet iki dil konuşuyor; biri radikalizmi pohpohlamak, diğeri ise terörle mücadele edenleri cesaretlendirmek için vatanseverliği öne sürmek.
Devlet, teröristler Cumhurbaşkanı Sedat’ı uluslararası televizyon ağlarının kameraları önünde öldürünce değil de ancak teröristler 1995 yılında Batı Luksor'daki Hatşepsut Tapınağı önünde Japon turistleri katledince bir felaketle karşı karşıya olduğunu anladı. Bu felaket ülkedeki turizmi tamamen bitirebilirdi. Bu yüzden Merhum Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek döneminde devletin söylemi değişti ve biraz kararlılığa yaklaştı.
Öyleyse Mısır örneğinde o dönem, tereddüt eden kalemler ve çözümün değil sorunun bir parçası olan yarım çözümler vardı.
Kalem darbesinin en bitirici ve net olduğu örnek, Kral Selman bin Abdulaziz dönemindeki Suudi Arabistan örneğidir. Zira Kral, tereddüt etmeden fikri ve fiili terörün kökünü kurutmaya karar verdi​​ ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman bu politikayı ne eksik ne de fazla, tam kralın vizyonuna göre uyguladı.
Başbakan görevini de yürüten Veliaht Prens Muhammed bin Selman beş yıl önce yaptığı bir açıklamada “Kaybedecek bir 30 yılımız daha yok. Radikalizmi hemen şimdi ortadan kaldıracağız” demişti. İşte bu cümle, Suudi Arabistan’ın kalem darbesinin duyurusuydu.
Taze, cesur ve kararlı liderlik fark yaratarak kalem darbesini Suudi Arabistan toplumunun bugün yaşadığı bir gerçekliğe dönüştürdü. Burada tereddüt etmek ya da eski sararmış kitapları okumak yok. Radikalizmi ortadan kaldıran kalemin kendi kaleminiz olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Kaleminiz bunca yıldır sizdeydi. Terörü ve radikalizmi kökünden yok eden şey yalnızca hükümdarın kalemidir. Bunu yapan tek bir kalem darbesidir, tereddüt eden bir sürü kalem değil…
Buradaki esas fikir şu: Radikalizm ve terörizmin kökünün kurutulması için, toplumu şu ya da bu belirsiz imalarla veya birçok yorum çıkarılabilecek açık uçlu ifadelerle arafta bırakmayan kararlı ve ciddi bir liderlik gerekir. Anlatımda açıklık, uygulamada kararlılık geri kalmışlığın pençesinden ve sararmış kitaplar zindanından kurtulmanın tek yoludur. Bu kitaplar bugün bilimin sınamasından geçse, modern anlamda felsefenin ve mantığın temellerini öğrenme fırsatı bulamamış ve dünyevi bazı şeyler bilse de üniversitenin ilk yıllarındaki bir öğrencinin sahip olduğu bilgilerle kıyaslandığında bilgileri çok zayıf kalan insanların tutarsız düşüncelerinden ve söylemlerinden ibaret kalırdı.
Belki de dünyaları hakkındaki bildikleri faydalıydı ancak sözlerinin en iyi haliyle modern dünyamıza geçmesi, güvenilir manalar getirmez.
Suudi Arabistan’ın deneyiminin önemi, tek bir kalem darbesiyle ülke içindeki durumu değiştirmesinde ve bu kalem darbesinin birbirini tamamlayan bir politika paketi içermesinde değil, daha ziyade İslam dünyasının geri kalanı üzerindeki etkisinde yatmaktadır. Çünkü dünyanın her yerindeki Müslümanlar, Krallığı İslam'ın pınarı olarak görüyorlar ve onun vizyonundaki herhangi bir değişikliğin, büyük-küçük ya da yakın-uzak tüm Müslüman toplumlarda olumlu yansımaları oluyor.
Yazıyı üstünkörü okuyanların sanabileceği gibi kalemimizin darbesi önemsiz değil. Bilakis, bu çağdaş politikaların bizim dönemimiz dışında yazılmış bir şiir veya nesre atıfta bulunmadan bilinçli ve yeterli bir şekilde açıklanması açısından önemli bir görevi vardır.
Tarih, bu kalem darbesini Kral Selman ve Veliaht Prens’in modern çağda İslam dünyasını değiştiren ve değiştirmeye devam eden en önemli adımlarından biri olarak yazacak, ki bu sözlerimizde hiçbir abartı yoktur.