Sudan'ın bugün yaşadığı sorun, çözüme yönelik kapsamlı veya geçici bir tasavvurun bulunmamasıdır. Bu tasavvurun inşası ve özelliklerinin çizilmesi geçiş dönemi için elzemdir. Sömürge dönemi akabinde devletin yaşadığı çarpıklıklardan sonra, Sudan'da devletin yeniden inşasına ilişkin daha derin ve geniş bir görüş arzusu olmaması bunun nedeni olabilir.
Ancak çözüm tasavvurundan bahsetmeden önce Sudan sahnesini çarpık gösteren mercekleri temizlemek gerekiyor. Bu noktada iç güçlerden önce dış güçlerin çıkarlarından başlayacağız, zira bugün Sudan meselesinin içeriden çok dışarıya bağlı olduğundan hiç şüpheniz olmasın. Bu merceklerin Sudan'da çözümün karmaşıklığına nasıl katkıda bulunduğundan bahsedeceğiz. Örneğin, en büyük endişeniz İslami gruplar ve onların Sudan'da bir sonraki hükümette oynayacağı rol ile Turabi ve Beşir senaryosunun kendini yeniden üretmesini engellemekse, Abdulfettah el-Burhan ve “İhvancılar” (Müslüman Kardeşler) ile dolu ordu kurumuna karşı Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) ile birlikte durmalısınız.
Bu gözlükleri taktığınızda, Hamideti’yi çare olarak görecek ve kendisinin tüm kusurlarına, aslı astarına göz yummalısınız. Hamideti'nin Beşir hükümeti adına Darfur'da ortalığı kasıp kavuran "Cancavidler"in lideri olduğunu unutmalısınız. Beşir'den istediğini alamayınca 2008'de ona savaş açanın Hamideti olduğunu görmezden gelmelisiniz. Yine 2013'te para ve genelkurmay başkanı ile ordu komutanlığının itirazlarına rağmen, orduya yardımcı kol olarak dahil edilen Hızlı Destek Kuvvetleri’ne general olarak atanma karşılığında mevzilerine geri çekilmesi için, Beşir ile yapılan anlaşmayı kabul edenin aynı kişi olduğunu da unutmalısınız. Ayrıca bunun Hamideti liderliğindeki aileye bağlı bir milis grubunu satın alma anlaşması olduğuna göz yummalısınız.
Burada Hamideti ailesine bağlı diyoruz, çünkü Hızlı Destek Kuvvetleri, Burhan'ı devirip yerine kendi içinden başka bir alternatif rütbeliyi getirebilecek ordu gibi değil. Rizeygat kabilesine mensup olan Hamideti, yönetimin kendisine bağlı kol olan “el-Mahara”nın elinde olması için kabilesi içinde bir darbeye öncelik etti. Bu nedenle Hamideti’nin kendisi ölse bile Hızlı Destek Kuvvetleri liderliği bu kolun elinde kalacak. Bütün bunları unutacaksınız çünkü sizin savaşınız siyasal İslam ile ve tek derdiniz Sudan'da iktidara gelmelerine engel olmak. Bu nedenle sırf filancayı sevmiyorsunuz diye Hamideti gibi bir alternatifi kabul ediyorsunuz. Bu bana göre bir çarpıklık, sonu feci olan bir görme bozukluğudur.
Ama eğer gözlüğünüz Sudan devletinin bel kemiği olan ulusal orduyu korumaya odaklanıyorsa, Hamideti ve Hızlı Destek Kuvvetlerine karşı, Lübnanlıların Hizbullah ve silahına karşı bakışını benimsemelisiniz. Devletin istikrarı için bu silahın etkisiz hale getirilmesi gerektiğini görmelisiniz. Olup bitene dair görüşüme göre Mısır ile bazı komşu ülkelerin pozisyonu da budur. Söz konusu ülkeler iki ordulu, iki başlı bir devletin geleceği olamayacağını düşünüyorlar. Bu gözlükleri takarsanız ve Sudan meselesini onlarla görmeye çalışırsanız, kaçınılmaz olarak Burhan’ın çözüm olduğunu görürsünüz. Bu da sizi kirli ve karışık bilgilere dayalı kötü sonuçlara götürür. Bu noktada taktığınız gözlüklerin, Darfur'dan Nuba Dağları'na kadarki bölgesel çekişmeler karşısında Hartum'un merkezi konumunu teyit edeceğini de bilmelisiniz. Ne var ki bu, Sudan'da devletin yeniden inşası için bir felakettir, ama bu anlatması uzun sürecek ve bizi çok uzaklara götürecek uzun bir hikayedir. Yine de analize yönelmeden önce çarpık görüş fikrinin üzerinde durmaya devam edelim.
Yanlış anlaşılmaya katkıda bulunan başka yan gözlükler olduğunu belirtmemiz de önemli. Örneğin Hamideti'nin batı ve Darfur'un sıkıntılarını veya Hartum'da ordu ve Burhan tarafından temsil edilen merkeze karşı tarafların çıkarlarını temsil ettiği gibi. Bu da bir yanlış okuma, çünkü belirttiğimiz gibi Hamideti, Darfur'un sultanlarını veya el-Fur ya da genel olarak batıdaki geleneksel liderlikleri temsil etmiyor. Abdulvahid Nur, sultanlardan biri olmasa da Nur cephesi bu liderlerin bazı çıkarlarını temsil ediyor. Evet, Hamideti mesela büyük havalimanları ve şehirler kurmak, sınır sakinlerini iskân etmek gibi batı bölgesine büyük iyiliklerde bulundu, ancak Fur kökenli sakinlerin haksızlığa uğramasına ve Hamideti’ye karşı kin gütmelerine sebep olan da bu iskan politikasıydı.
Dolayısıyla, bazılarının sandığı gibi, Hamideti'nin Sudan’ın batısında yerel bir meşruiyeti yok. Ayrıca, Hartum gibi büyük şehirlerde Hızlı Destek Kuvvetlerinin yağma ve vandalizm gibi neden olduğu felaketlerden sonra, Hamideti’nin biriktirdiği şey insanların desteği değil, öfkesidir. Hartum şehrinin tarihte Hızlı Destek Kuvvetleri'nin yol açtığı gibi bir yıkıma en son 1885'te maruz kaldığını belirtmemiz önemli. O zamanlar Mehdi Hareketine bağlı milisler şehre girmiş ve General Gordon komutasında orada bulunan Mısır kuvvetlerini dağıtmışlardı. Hamideti'nin Hartum'a yönelik saldırganlığı da belki Sudan'ın tarihi hafızasında aynı şekilde yer alacak, ama bir farkla, Mehdi Hareketi vatansever iken Hızlı Destek Kuvvetleri fırsatçıdır.
Dolayısıyla, bir tasavvur çizmek için önce net olmayan bu gözlüklerden vazgeçmeli, krizin iskeletini görmek için olaya çıplak gözle bakmalı, ardından geçici veya uzun vadeli çözümler aranmalı.