Cuma Bukleyb
TT

Türkiye seçiyor, Libya ağlıyor

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz pazar günü gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçiminde, daha önce başardığı gibi istenen yüzde 50 barajını aşıp da ödülü ilk seferde almayı başaramadı. Bu yüzden karar, 28 Mayıs’taki ikinci ve son tura ertelendi.

Bununla birlikte Türk kamuoyu araştırma şirketlerinin son haftalarda belirttikleri tahminlerin aksine Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüzde 49,5 ile birinci sırada yer alarak hedeflenen rakamın yüzde 0,5 altında kaldı. Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin liderliğindeki koalisyon ise meclis çoğunluğunu yine kazandı. Böylece yasama kurumu üzerindeki egemenliği beş yıl daha devam edecek. 

Seçimin ilk tur sonuçları, Türkiye’nin ikiye ayrıldığını ortaya çıkardı. Aynı şekilde Recep Tayyip Erdoğan’ın uyguladığı mali politikalar nedeniyle Türk lirasının değer kaybederek dolar karşısında en düşük seviyeye ulaşmasıyla, zaman içinde Türk seçmenin bir kesimi nezdindeki ışıltısını kaybettiğini de gözler önüne serdi. Söz konusu mali politikalar, bugünlerde Britanya ve ABD’de olduğu gibi yüksek enflasyonla mücadele eden ülkelerin çoğunda takip edilen bir politika olarak, enflasyonla mücadele için banka faiz oranlarını yükseltmeyi reddetme ısrarında temsil ediliyor. Ayrıca hükümetinin depremin sonuçlarıyla başa çıkmada izlediği kötü yönetimi ve bunun binlerce vatandaşın yerinden edilmesine sebep olduğunu da unutmayalım.

Türk kamuoyu araştırma şirketleri, son haftalarda aday Kılıçdaroğlu’nun ilk turda kazanabileceği yönünde tahminde bulunmuştu. Ancak Kılıçdaroğlu ikinci oldu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, tabloları ve öngörüleri tersine çevirmeyi başardı. Batılı yorumculara göre 28 Mayıs’taki ikinci ve son turda rakibini yenip üçüncü kez Türkiye’nin seçilmiş cumhurbaşkanı olması kuvvetle muhtemel. Böyle olursa Türkiye muhalefet partileri, yenilginin sebepleri üzerine düşünmek ve inatçı rakipten kurtulma yolunda istenen ve umulan hedefe varmalarına imkân sağlayacak farklı bir seçim stratejisi tasarlamak için beş yıllık bir fırsata daha sahip olacak.

Ben bu satırlarda Türkiye’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerini, Libya sahnesindeki yansımaları açısından ele almaya çalışacağım. Zira siyaset düzeyinde Türk sahasının çekişmelerine bağlı kalan ve seçimler düzeyinde Erdoğan ve onun partisini destekleyen çoğunluk ile muhalif bir azınlık arasında bölünmüş olan Libya, bana ilk defa ve alışılmadık bir şekilde bir Türk eyaletine dönüşmüş gibi geldi. Libya sahasını ve orada yaşanan gelişmeleri bilenler bunu garipsemeyebilir. Bilindiği üzere Sayın Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti, 2019-2020’de başkent Trablus’un Mareşal Halife Hafter güçlerinin eline düşmesini önlemek için resmi olarak Erdoğan’dan askerî müdahalede bulunmasını istemişti. Türkiye şu an siyasi, ekonomik ve askerî olarak Libya sahasındaki en büyük oyuncu ve buradaki iktidar mücadelesi krizine dair muhtemel herhangi bir çözüm, ancak Türk mührü vurulduktan sonra onaydan geçecek.

Erdoğan’ın Libyalı destekçileri, İslamcı hareketin farklı destekçileriyle sınırlı kalmayıp pek çok değişik kesime kadar uzanıyor. Özellikle de iş insanları ile tüccarlar var ve bunların arasında da bilhassa altın ve döviz tüccarları bulunuyor. Bunların çoğunun Türk uyruğu olup, Türkiye’de ev, gayrimenkul ve şirket sahibiler. Birçoğu seçimlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve onun partisi lehine oy kullanmak için Türkiye’ye koştu. İlk kez Libya Hükümet Başkanı Sayın Abdülhamid Dibeybe’nin, Libya Merkez Bankası Başkanı başta olmak üzere kabinesinin üyeleri ile danışmanlarından oluşan büyük bir hükümet ekibine öncülük ederek seçim kampanyasına Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında katıldığını görüyoruz. Bu, benim ömrüm boyunca şahsen başka hiçbir ülkede görmediğim emsalsiz bir olay. Ama oldu. Buna ek olarak Egemenlik Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, seçimlerin ilk turunda birinci olduğu için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir tebrik mesajı gönderdi. Görünüşe bakılırsa Sayın el-Mişri, siyasi tecrübesizliğinden ötürü bu garip tebrik mesajını göndererek farkında olmadan, bazıları tarafından Yunan tarihçi Herodot’a atfedilen o ölümsüz sözü teyit etti: “Libya’dan yeni bir şey geliyor!”

Karşı tarafta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a muhalif Libyalılar duruyor. Bunlar da Erdoğan’a olan nefretlerinden dolayı değil de onun İslamcı destekçileri ve taraftarlarının başına geleceklere sevinecekleri için onun kaybetmesi için bahse giriyorlar. Elbette Türkiye’nin Libya’da oynadığı rol ve bunun yansımaları nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yenilmesini temenni eden başkaları da var.

Türkiye seçimleri, Libya’daki paralel piyasada doların fiyatının yükselmesine de neden oldu. Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı sarayından çıkması durumunda, fiyatın daha fazla artması kuvvetle muhtemel. Parasını Türkiye’ye yatıran birçok Libyalı iş insanı arasında Erdoğan’ın seçimleri kaybetmesinin sonuçlarına dair bir endişe hüküm sürüyor. Birçoğu, güvenlik ve istikrar arayışıyla ailelerini Türkiye’ye taşımıştı. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim yarışını ilk turda kazanamaması, Libya’daki destekçilerinin çoğunun, ikinci turda olabileceklerden ötürü yürekleri ağızlarında beklemelerine neden oldu. Bu, Libyalı bir entelektüeli sosyal medyada büyük puntolarla şu yorumu yazmaya sevk etti: “Türkiye seçiyor, Libya ağlıyor.”