Sevsen Şair
TT

Tehlike yaşanmadan önce

Mezhepsel özgüllükler bahanesiyle Beytul Haram hacılarını rahatsız edecek veya huzursuzluk çıkaracak her türlü eyleme karşı güvenlik önlemi alınmasını protesto eden veya şikayet eden herkese;

Suudi Arabistan Krallığı, Beytul Haram hacılarına hizmet etmenin yanı sıra büyük bir emaneti yüklenmiştir. Onları korumak, fiziksel ve hatta psikolojik güvenliklerini sağlamak emanetini yüklenmiştir. Bu nedenle Krallığın, Beytullah’ın hacılarına hizmet etme konusunda geçmişteki, eski deneyimlerinden öğrendiği şey; güvenliği sağlamanın en önemli unsurlarından ve faktörlerinden birinin, güvenlik güçleri olarak bizzat tehlike yaşanmadan önce tehlike bölgelerine müdahale etmektir.

Devlet Güvenlik Başkanlığı’na bağlı Özel Olağanüstü Hal Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Muhammed el-Ömeri'nin verdiği mesaj bu şekildeydi. Ömeri “Hac döneminin siyasileştirilmesi halinde ne yapılacağı ile ilgili” soruya da şu cevabı verdi: Biz Allah'ın misafirleri olarak hacılara eşit seviyede davranıyoruz. Suudi Arabistan vatandaşı, burada ikamet edenler ve yurt dışından ziyaretçilerimiz arasında fark yok, hepsi Allah'ın misafirleri ve biz onların rahatı ve konforu için çalışıyoruz.

"Fakat haccın kutsallığına riayet etmeyenler olduğuna dair elimizde kesin bir bilgi olduğunda veya bize böyle bir bilgi geldiğinde, Devlet Güvenlik Başkanlığı güçlerinin bunlara karşı hazır beklediğine emin olabilirsiniz” diye ekledi. Ardından, "Haccın güvenliği, aşılmasına ve hatta aşma noktasına ulaşılmasına izin vermeyeceğimiz kırmızı bir çizgidir" diye sözlerini sürdürdü.

Bu mesaj sürekli olarak tüm dillerde ve tüm Hac kafilelerinin önünde tekrarlandı. Aykırı ve hatta diğer hacılar için rahatsız edici herhangi bir çerçevede hareket etmeye yönelik herhangi bir girişime Krallığın izin vermeyeceği kaydedildi.

Zira tarih, 1986'da İran'ın başını çektiği o büyük olaya hâlâ tanıklık ediyor. Hacdan iki gün önce, Cuma günü öğleden sonra İranlı hacılar bir araya gelerek Mescid-i Haram’ın hacıları arasında kaos ve kargaşa yaratan gürültülü bir yürüyüş düzenlemişlerdi. Bu yürüyüş çıkış kapılarını ve geçiş güzergahlarını kapatmıştı.

O zaman Suudi Arabistan güvenlik güçleri azami derecede "itidalli” davranmış ve vatandaşlar ile diğer hacıların güvenliği ve kötü şeylerin yaşanmasını önlemek için, onların yürüyüşü düzenleyen İranlılarla çarpışmasını engellemişti. Bunun üzerine İranlılar güvenlik görevlilerine sopa, bıçak ve taşlarla saldırdılar. O zaman yetkili güvenlik makamlarına yürüyüşe derhal müdahale etmeleri, yürüyüşe katılanları dağıtmaları ve her şeyi normal akışına döndürmeleri emri verildi.

Bunun sonucunda, düzensiz bir şekilde geriye doğru çekilen göstericiler arasında bir kargaşa ve telaş yaşandı. Göstericilerin ortasında olan onlarca kadın göstericilerin ayaklarının dibine düştü. Yine zorla bu gösteriye sürüklenen onlarca yaşlı da bu izdihamda yere düştü ve ezildi. Birkaç dakika içinde güvenlik görevlileri ile vatandaşlar, arabaları ve bisikletleri yakmaya, güvenlik araçlarına ve vatandaşlara zarar vermeye başlayan göstericiler birbirine karıştı. Sivil savunma görevlilerinin müdahalesi olmasaydı göstericiler bazı binaları da tahrip edip ateşe vermeye çalıştılar… (Şarkul-Avsat)

Bugün Suudi Arabistan Krallığı, herhangi bir kafilenin düzenlediği herhangi bir yürüyüşün, kadınların ve yaşlıların bir ilgilerinin olmadığı, kafile başkanları veya rehberlerinin izdihamın kurbanı olacakları bir kaosa onları sürükledikleri bir kerteye varmasını beklemeden harekete geçiyor.

Hac için aynı bölgede bir araya gelmiş 1 milyon 800 bin hacı bulunuyor. Krallığın güvenlik, rahatlık, huzur ve manevi bir atmosfer içinde hareket etmelerini ve ilerlemelerini sağlaması, onların hakkıdır. Bu nedenle mezhepsel özgüllük bahanesiyle ve gerekçesiyle hiçbir yürüyüşün bu atmosferden sapmasına izin vermeyecektir. Krallığın sorumlu ve itidalli davrandığı önceki acı deneyim, masum kurbanların hayatına mal olmuştu. Bu nedenle, işlerin güvenlik güçlerinin yine itidalli davranmak zorunda kalacakları bir aşamaya gelmeden önce harekete geçmesi, Krallığın net politikasıdır.

Bu mesaj, İran Dini Lideri Ali Hamaney için çok açıktı ve o da Arife gününde takipçilerine bir çağrı yaparak şöyle dedi: "Birlik ve maneviyat, hac söyleminin iki temel direğidir." Hamaney hacın "insanlığın ahlaki çöküşünü amaçlayan tüm müstekbir ve Siyonist projeleri geçersiz kılma" gücünü de vurguladı.

İran Haber Ajansı'na (IRNA) göre "İslam ülkelerindeki siyaset ve kültür öncülerinin, İslam ümmetinin değerli konumunu birlikleriyle belirlemeleri" gerektiğinin altını çizdi. Bu, tek taraflılık ve anlaşmazlık olmayacağını veya hac atmosferinin bozulmayacağını vurgulayan yeni bir üsluptu.

Bu sebeple, Suudi Arabistan Krallığı, güvenlik güçlerinin müdahalesini gerektiren aşamaya gelinmeden harekete geçmeye hazır olmak için uygun gördüğü önlemleri alma hakkına sahiptir.