Vail Mehdi
TT

Boucemil’in gözüyle OPEC anıları

Londra’nın güneşli bir temmuz gününde, İngiltere'nin başkenti Londra'dan yarım saat uzaklıktaki Surrey'e giden trene bindim. Abdussamed el-Avadi ile o sakin ve güzel banliyöde bulunan evinde buluşacaktım.

Bu makaleyi okuyanların çoğu (Boucemil olarak bilinen) Abdussamed el-Avadi’nin kim olduğunu bilmiyordur, Boucemil’i tanıyan azınlık için de bu makale anılarına bazı anılar katabilir.

Boucemil ile tanışıklığımın başlangıcı yıllar öncesine uzanıyor. O zamanlar OPEC’in sonu gelmeyen hadiseleri hakkında yazıyordum. Boucemil yazılarımda bahsettiğim bazı tarihi bilgileri düzeltmek istedi ve o zamandan beri dost olduk.

Boucemil ile ne zaman karşılaşsam, OPEC'i takip edecek bir gazeteci olarak yaşamadığım, yetmişler ve seksenlerin dönemine geri dönüyorum.

Bu dönem, OPEC'e üye devletler arasındaki çatışma ve anlaşmazlıklarla dolu bir dönemdi. Kanımca, yeni kurulmuş ve üyeleri daha yeni güç, zenginlik ve nüfuz sahibi olmuş bir organizasyon için bu normaldir. Bu ülkeler, bir gece içinde zenginlikleri 7 büyük petrol şirketinin elinde olan ülkelerden, zenginlikleri kendi ellerine geçen ülkelere dönüşmüşlerdi.

Boucemil aynı zamanda bana o dönem Kuveyt'in, Suudi Arabistan, Irak ve İran'a kıyasla küçük olan üretimine rağmen stratejik bir öncü olduğunu, seksenlerde "Kuveyt Petrol Şirketi" çatısı altında bir şirketler grubu kurduğunu hatırlatıyor. Kuveyt Pazarlama Ajansı, OPEC'teki benzer ajansların başında geliyordu ve Boucemil bu ajansın başındaydı.

Boucemil, Kuveyt petrolünün pazarlanması alanındaki çalışmalarına ek olarak, 1980'den 2001'e kadar OPEC'te ulusal bir temsilci olarak görev yaptı.

Boucemil OPEC'ten ayrıldığından beri dünya çok değişti ama onun OPEC anlayışı değişmedi. Örgüt hakkındaki görüşlerinin çoğu bugün hala geçerli.

OPEC 2014'te pazar payını koruma politikasını benimsediğinde, Boucemil bunu delilik ve bir intihar girişimi olarak nitelendirmişti. Bu politikayı hedef alması ve tekrarladığı eleştirileri beni ikna etmiyordu, ancak zamanla bakış açısı büyük ölçüde ikna edici göründü. OPEC'in yön değiştirmesi ve bu politikadan vazgeçmesi bunun kanıtıdır.

Boucemil, OPEC'e ve kararlarının çoğuna yönelik sert eleştirilerine rağmen, OPEC'in mevcut politikasından oldukça memnun görünüyor. Bu memnuniyetin büyük bir kısmı da Suudi Arabistan Enerji Bakanı Prens Abdulaziz bin Selman'ın örgütü yönetme şeklinden duyduğu memnuniyetle bağlantılı.

Boucemil, Prens Abdulaziz ile aynı dönemi yaşamış ve aynı olaylara tanık olmuş. Bu nedenle OPEC’te işlerin özellikle de tarihsel olarak birçok ülkenin kotalarına uymadığı herhangi bir üretimde kısıtlama kararının nasıl yönetilmesi gerektiğini bildiği açık.

Peki, gelecek hakkında ne düşünüyor? Boucemil, OPEC'in geleceği konusunda iyimser değil. Çünkü, birçok OPEC ülkesinin geleceği planlamadığına ve düşünmediğine inanıyor.

Pek çok kez kendisine şunu sorduğunu söylüyor: Kuveyt’e pazarlamada altın çağını yaşatan, Kuveyt'i OPEC içindeki petrol şirketleri arasında ileri bir yere taşıyan nesil gibi altın bir nesil daha görecek miyiz?!

OPEC ülkeleri petrol çağına saplanıp, petrol sonrası dönemi düşünmemeye devam mı edecek?!

Onunla her konuştuğumda bu soruların Boucemil’in aklından geçtiğini görüyorum. Ancak cevaplar ne olursa olsun, Boucemil bana göre vatanseverliğin, kültürün ve diğer halklara açılmanın ve petrol bilgisinin sembolü olmaya devam edecek. OPEC'teki çalışması sırasında öğrendiği ve açık sözlülüğünün yanı sıra onu herkesin dostu ve seçkin birisi yapan şey de bu. Elbette Boucemil OPEC'in dünyayı yönettiği, ülkelerinin, gelişmiş bir petrol endüstrisi inşa etmek için yeni bir umutla hayatla yüzleştiği bir dönemin tanığı ve vücut bulmuş hali olarak da kalacak.