Kayıp 63 kişinin ailesi, 21 Mart’ta Musul’da feribotun batması sonucu kaybolan yakınlarının akıbetinden haber almayı beklerken 100 kişinin bu acı hadisede hayatını kaybettiği açıklandı. Feribot faciası, güvenlik işlemleri konusunda en basit kalite ve disiplin kurallarının bulunmaması ve ülkedeki yolsuzluk nedeniyle sıkıntı içinde yaşayan Irak halkının sorunlarının bir bölümünü temsil ediyor. Hırs ve tamah sebebiyle feribot sahipleri, çoğunluğunu çocuk ve kadınların oluşturduğu yolcuların güvenliğini görmezden geldi. Yolsuzluk nedeniyle feribot sahipleri ve diğerleri, savunmasız insanların hayatını hafife aldı.
Ülkeyi çepeçevre saran yolsuzluk faciasından bahsetmeden feribot faciasını ele alamayız. Eski Başbakan Nuri Maliki döneminde tayin edilen Musul Valisi Nofel Akub, bu yolsuzluğun bir sembolüydü. Zira Musul halkının, en basit hizmetleri şehre sunmaması ve yolsuzluk nedeniyle kendisinden ve etrafındaki şahsiyetlerden yıllardır kurtulmak istemesinin ardından Akub, nihayet görevden alındı. Akub konusu Iraklı bir yetkiliye açıldığında cevabın “Akub, il konseyi tarafından seçildi” şeklinde olması dikkat çekiciydi. Aslında Akub, Maliki tarafından atandı. Kendisini destekleyen politikacılara ve milislere büyük miktarda fon sağlayan yolsuzluk nedeniyle Akub, desteklenmeye devam etti. Fakat feribotun batmasından 3 gün sonra Akub’u ve iki yardımcısını görevden alma kararı, kararların hızlıca alınabileceğini açık bir şekilde gösterdi.
Irak Başbakanı Adil Abdülmehdi, görevden alma talebiyle birlikte Temsilciler Meclisi’ne ilettiği mektubunda “Sorumluluğun yerine getirilmesinde ihmal ve kusur olduğu gayet açık. Kamu parasının israfını ve görevin istismarını gösteren deliller mevcut. Vali ve yardımcılarının görevden alınmasını öneriyoruz” ifadelerine yer verdi. Kusur, israf ve görev istismarı sadece feribotla bağlantılı suçlar değildir. Tam tersine yıllardır bu suçlar işlenmeye devam etti ve milyonlarca insan bunun sıkıntısını yaşadı.
Akub’u görevden uzaklaştırmanın ve takibe almanın yanı sıra turizm adasının sahiplerinin tutuklanması da önemli bir karardı. Fakat bunu şeffaf bir soruşturma ve bu facianın sorumlularını hesaba çekecek adil bir yargılama süreci takip etmelidir.
Başbakan Adil Abdülmehdi ve Cumhurbaşkanı Berham Salih’in hızlı bir şekilde hareket edip Musul’u ziyaret etmeleri, şehirde meydana gelen facianın büyüklüğünü anladıklarının kanıtıdır.
Bazı yetkililerin karşılanması sırasında bazı insanların öfkesi, hükümetin kusuruna ve valiye yönelik öfkenin boyutunu gün yüzüne çıkardı. Şu an devlet dairelerine güven kalmadı. Feribot faciasının büyüklüğüne rağmen bu hadise, Musul için bir dönüm noktası olabilir. Fakat bunun gerçekleşmemesi halinde hem insani kayıp hem de devlet yönetimine yönelik güven kaybı açısından iki boyutlu bir felaket yaşanacaktır.
DEAŞ tarafından 3 yıl işgal edilen Musul’daki yolsuzluk, şehrin yeniden imarını engelledi. Yeniden imar için milyonların tahsis edilmesine rağmen binlerce ev, hala yıkık vaziyette bulunuyor. Öte yandan işsizlik ve yoksulluk oranları artıyor. Hazırlanmasına 43 Iraklı milletvekilinin katıldığı ve Fransız Haber Ajansı’nın bir nüshasına ulaştığı meclis raporunda şehirde büyük bir yolsuzluk yapıldığı ve şehre ait bütçenin çarçur edildiği ifade edildi. Aynı zamanda Haşdi Şabi’ye bağlı olduğunu iddia eden ekonomi komiteleri; projeleri, toprakları ve müzayedeleri kontrol ediyor. Musul’daki sivil toplum kuruluşları, dükkân sahiplerinin “mafya çeteleri” tarzındaki silahlı milislere ücret ödemek zorunda kaldığına ve bazı militan unsurların resmi görevlerde bulunduklarına dikkat çekti.
Terör örgütlerini araştıran ve merkezi Washington’da bulunan Jamestown Enstitüsü, Musul’daki yolsuzluğun denetlenmemesi nedeniyle şehre terörün yeniden gelebileceği konusunda uyarıda bulundu. Bu uyarı, geçtiğimiz Ocak ayında yapıldı. Tabi diğer uyarılar gibi bu uyarı da yetkililer tarafından ciddiye alınmadı.
Yolsuzluk en basit hükümet desteğini almaktan enkaz toplama işlemlerine kadar yaşamın her alanına uzanıyor. Musul’da DEAŞ’ın yenilmesinden 2 yıl 8 ay sonra şehirde hala enkaz ve moloz yığınları mevcut. Musul halkı, bu durumdan şikâyet edip sosyal medyada fotoğraf yayınladığı zaman görevden alınan vali, gerçeklerin ortaya çıkmaması için 2019’un başında fotoğraf çekmeyi yasaklayan resmi bir kanun çıkardı.
Yeniden imar süreci uzadıkça Musul halkı nezdinde Bağdat’taki siyasi rejimin güçsüz olduğu ya da yolsuzluğa ve çetelere karşı koymaya ve şehirdeki durumu iyileştirmeye önem vermediği düşüncesi daha da arttı. Irak hükümeti, bu yıl Musul için sadece 560 milyon dolar bütçe ayırdı. Öte yandan Reuters haber ajansı, Birleşmiş Milletlerden(BM) bir yetkilinin Musul’un sadece bu yıl için en az 1,8 milyar dolara ihtiyaç duyduğunu söylediğini aktardı. Musul için ayrılan 560 milyon dolarlık bütçe de aslında çalınma tehlikesiyle karşı karşıya bulunuyor.
Fakat arama-kurtarma işlemine devam edenlerin yanı sıra feribotun battığı esnada akan suya atlayıp insanları kurtarmaya çalışanların cesareti gibi işaret edilmesi gereken başka konular da bulunuyor. Ayrıca Musul halkı, şehirdeki bazı evleri yeniden tamir etmek için Musullulardan bağış toplamaya dayanan “Ömer Beyt” kampanyası gibi bağış kampanyalarına öncülük etti. Sivil toplumun aktif ve kararlı çalışması, ülkedeki umut ışığını devam ettirecek. Ayrıca valiyi görevden alma ve feribot faciasıyla ilgili ciddi soruşturma kararı, yolsuzluğu çözmede bir dönüm noktası olmalıdır. Hiçbir işlem, feribot şehitlerini geri getiremez. Ancak hayatını kaybedenlerin ardından gerçek bir yargılama olmalı. Musul’dan ve Irak’ın diğer şehirlerinden yolsuzluk bertaraf edilmelidir.
TT
Musul: Yolsuzluğun son kurbanı
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة