Memun Fendi
TT

Derin toplum

Araplar derin devlet kavramının anlamı ve bu terimi analitik bir kavram olarak tekrarlamakla çok meşgul oldular. Ama belki de derin devlet teriminin, Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerinden partisinin devlet içinde bir devleti temsil ettiği Mustafa Kemal Atatürk devletine kadar Türk Devleti'nin tecrübesinden geldiğini anlamadan bunu yaptılar. Daha sonra kavram, yine devlet içinde devlet olarak görülen güvenlik servislerinin etkileşimleri açısından, devlet aygıtı içinde olup bitenlere dair bir komplo teorisi gibi gelişti. 'Derin Devlet' kavramı buradan yola çıkarak genelleştirilmeye başlandı. Daha sonra üniversite profesörü olan ve 1993 yılında California Üniversitesi tarafından “Deep Politics And The Death of JFK” (Derin politika ve Kennedy’nin öldürülmesi) başlığıyla yayınlanan kitabın yazarı Kanadalı eski diplomat Peter Dale Scott tarafından Amerika kıtasına taşındı. Sonrasında bu kavram Amerikan kültürünü istila etmeye başladı. Ardından kavram üçüncü dünyaya atıldı ve sanki bu fikri Amerikan bağlamında tekrarlamak, ona bilme meşruiyetini kazandırmak için yeterliymiş gibi analitik bir kavram haline geldi. Ben ise bu yazımda farklı bir kavram ortaya koymak istiyor ve kendisinin daha derin olduğunu iddia ediyorum. Kendisi 'derin toplum' ya da 'derin toplumlar' kavramı.
Derin toplum ile kültürleri zamanla birleşerek dünyanın jeolojik katmanları gibi birbiri üzerinde tabakalar oluşturan, kimliğine dair bir algısı, ahlaki, sosyal ve politik olarak neyin kabul edilebilir, neyin kabul edilemez olduğuna dair bir eşiği olan kadim tarihlere sahip toplumları kastediyorum. Bu toplum tipine birkaç örnek vermek istersek, en yakın örnekler (elbette sadece bunlar değil) Mısır, Hindistan veya Irak toplumudur. Yani kültürün, toplumların çoğu zaman farkında olmadan nesilden nesle aktardığı genetik hücreler gibi olduğu kadim medeniyetlere sahip toplumlardır. Bununla beraber bu kadar yoğun durumlarda derin toplum fikri, derin ve daha az derin olan farklı toplum türlerinin oluşturduğu spektrum çizgisinde bir noktadır. Ama bu toplumların hepsi de içlerinde devrim noktaları ya da toplumun aşıldığında ayaklandığı bir eşik saklarlar. Sözgelimi Tunus’ta Muhammed Buazizi’nin kendisini yakması, Tunus toplumunda Bin Ali rejiminin adaletsizliğine karşı kolektif öfkenin sembolü haline geldi ve devrim noktası (tipping point) değerinde oldu.
Hükümetin toplumsal olarak kabul edilebilir olanın eşiğini aştığı birçok konuda verilen bu tür tepkiler, birer dönüm noktası ya da devrimdir.
Örnek olarak Mısır toplumu gibi bir toplumu alırsak, burada bazı insanların örnek ile meşgul olup bu makalede gündeme getirdiğim teorik fikrin özünden uzaklaşmamaları için bunun sadece bir örnek olduğunun altını çizmek istiyorum, bu tepkilerin, toplumun sindirebileceği küçük düşürülme eşiğinin aşıldığı durumlarda ortaya çıktığını görürüz. Bu fikri açıklamak için yakın Mısır tarihinden üç örnek vereceğim.
Birinci sahne, Mısır'da Müslüman Kardeşler rejiminin sona ermesine yol açan belirleyici anla ilgili. Bu an, eski cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin 22 Kasım 2012’de yaptığı ve kendisini anayasanın üzerinde yetkilere sahip bir imparator başkan olarak deklare ettiği konuşma ile kendisini gösterdi. Söz konusu deklarasyon ile Mursi kendisine başka hiçbir başkana verilmeyen yetkiler verdi. Halkın tepkisi 30 Haziran 2013'te sokağa çıkarak “İhvan” yönetimine son vermek şeklinde gerçekleşti. İkinci örnek, 2010’daki parlamento seçimleri. Dönemin Ulusal Demokrat Parti genel sekreteri Ahmed Ezz, topluma dil çıkarır gibi Habib el-Adili’nin güvenlik servislerinin toplumun tüm kılcal damarları üzerindeki kontrolüne dayanarak, tamamen hileli bir parlamento seçimleri düzenlemeye karar verdi. Toplumun tamamen çöktüğünü ve tamamen aciz hale geldiğini sanıyordu. Ardından 25 Ocak 2011'de bir grup genç sokağa çıkma çağrısı yaptı. Küçükten başlayan bu çağrı daha sonra 28 Ocak ve takip eden günlerde tüm toplumu ardına takarak rahmetli cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in iktidardan uzaklaştırılmasıyla sonuçlandı. Bu, Mübarek rejiminin kendisine yaptığı ve kabul edilebilirlik eşiğini aşan aşağılamaya derin toplumun tepkisiydi.
Üçüncü örnek, merhum cumhurbaşkanı Enver Sedat döneminden. Kıpti Ortodoks Kilisesi lideri Papa Şenuda’ya kadar uzanan tüm muhalif sembollere yönelik büyük tutuklama kampanyasından sonra Sedat, Eylül 1981’de Halk Meclisi’nde bir konuşma yapmış ve konuşması sırasında İskenderiyeli davetçi Şeyh Ahmed el-Mahalavi’den bahsederek “İşte köpek gibi hapiste” demişti. Bu tutuklama kampanyası ve Şeyh Ahmed el-Mahalavi’ye bayağı bir şekilde hakaret ederek Sedat, Mısır kültürünün genetik genlerinin kırmızı çizgisini aşmıştı. O zaman toplum, Halid İslambuli’nin şahsında aritmetik ortalamasını hesaplayarak önüne koydu.
Burada varmak istediğimiz nokta; eski toplumların bir kültür DNA'ları olduğu, iktidar onları aştığında toplumun farklı tepkilerle ona karşı ayaklandığıdır. Muhammed Mursi örneğindeki devrim, Mübarek rejimine karşı devrim ve Sedat suikastı, bunların hepsi, iktidar toplum tarafından kabul edilebilir olanın eşiğini aştığında ortaya çıkan sosyal tepkilerdir.
Derin toplum fikri sağır değildir, eski ve yeni, çok katmanlı ve yüzeye yakın toplumların farklı spektrumlarını temsil eder. Bunların hepsi de toplumun ruhunu veya kabul edebileceklerinin  aritmetik ortalamasını temsil eden bir tepki oluşturmalarına yardımcı olacak net çizgiler çizerler.
Derin devlet kavramı, devlet içinde bir devlet olduğu ve olayların karanlıktaki gizli eller tarafından yönlendirildiği düşüncesini temel alan komplo teorisine dayanmaktadır. Bu kavram meşruiyetini ampirik araştırmalarla değil, özellikle Kuzey Amerika'ya ulaşmasından sonra tekrarlanarak kazanmış bir kavramdır. Derin toplum kavramı ise, toplumsal gerçeklerin ve toplumların kırmızı çizgilerini aşan politikalara verdikleri ölçülebilir tepkilerinin anlaşılmasına dayanan bir kavramdır.
Derin toplum kavramı, karşılaştırmalı çalışmalarda bize hayali derin devlet kavramından çok daha fazla fayda sağlayabilir. Bu makale, başkalarının katkıları ve derin toplum kavramına yönelik eleştirileriyle (bu sayede kavram yararlı bir şekilde gelişecektir) daha da derinleştirilebilecek bir analitik kavramın ilk katmanını kazımanın başlangıcıdır.