Eski başbakanların Saad Hariri’nin Baabda Sarayı’na 9 ayda yaptığı19 ziyaretin ardından görevden çekilmeden önce izlediği yola bağlı kalması şartıyla Cumhurbaşkanı Mişel Avn tarafından yürütülen bağlayıcı meclis istişarelerinin arifesinde, Necip Mikati aday olarak gösterildi. Gözlemcilere göre, Mikati'nin kaderinin de Hariri'ninkinden daha iyi olmayacağı anlaşıldı. Avn akımından bir milletvekilinin istişarelerden önce “Amerikalıların ve yozlaşmış rejimin adayı olduğu, suç işlediği ve hakkında yasadışı zenginleşme şüphesi bulunduğu için Mikati’yi kabul etmeyeceğiz” açıklaması bunun kanıtı.
Bunlar, Avncı milletvekilinin kendi sözleri değil, Mikati’nin hükümeti teşkil edemeyeceği anlamını taşıyan açık bir mesajdı. Mikati’nin karşılığı tabii ki bu suçlamaları reddetmek oldu. Ancak istişare görüşmesinden çıktığında “geri döneceğim” demekle yetindi. Ondan sonra konuşan Hariri, “Eski başbakanlar toplantısında üzerinde uzlaştığımız yolu izlemesi esasına dayanarak Necip Mikati’yi aday gösterdim” dedi. Bu sözler, gözlemcilerin, Mikati'nin meslektaşlarını sırtından bıçaklayan “Sünni Brütüs” rolünü oynamaya karar vermediği sürece asla geri dönmeyeceğini önceden anlamaları için yeterliydi. Özellikle de eski Başbakan Tammam Selam’ın da istişarelerden sonra “Dün aramızdaki anlaşmaya (yani Hariri’nin yolunu takip etmek) göre Mikati'yi aday gösteriyoruz” açıklamasını yaptığı göz önünde bulundurulduğunda.
Bu karmaşık durumla ilgili olarak Avn, bakanlıkların dağıtımı konusunda bir değişikliği ima ederek Mikati'nin esnek olduğunu ve keskin köşeleri nasıl törpüleyeceğini bildiğini söylemişti. Ancak hangi köşeleri; liman patlaması, Beyrut’un harap olması ve Cumhurbaşkanı Macron’un inisiyatifinden sonra hâkim olan baskıcı ortama rağmen büyükelçi Mustafa Edib’in görevinde başarısız olmasını sağlayan, ardından 9 aylık süreçten sonra bu kez Hariri’yi başarısızlığa uğratan Avn’ın sıkı sıkıya bağlı olduğu şartlarının köşelerini mi?
Hükümeti kurmakla görevlendirilmesini müteakip Avn ile yaptığı ilk görüşmeden sonra Mikati’nin yaptığı açıklama, gözlemcilerin şüphelerini doğruladı. Mikati, krizden çıkış için gereken dış garantilere sahip olduğunu belirtti ve “Belirli dış garantiler ve güvenceler olmasaydı, rahat bir şekilde böyle bir adımı atmazdım. Sihirli bir değneğim olmadığı ve harikalar yaratamayacağım doğru. Görev zor ama çekişmeleri, polemikleri ve karşılıklı suçlamaları bırakıp çabalarımızı birleştirirsek başarırız” diye ekledi.
Yirmi dört saat sonra, Avn'ın köşeleri törpüleme, Mikati’nin de sanki Lübnan’ın halen birinin hesaplarında yeri varmış gibi dış güvence ve garantilerle ilgili ifadelerinin tüm anlamları ortadan kayboldu. Dünyadaki çoğu yetkili, Lübnan'ın gerçek bir reform hükümeti kurması gerektiğini ve bundan önce bir kuruş bile yardım alamayacağını söylüyor.
Cumhurbaşkanının pozisyonlarının siyasi arka planından, istenenin, kota, bakanlıkların dağıtımı ve isimler bakımından tüm koşullarını kabul eden bir başbakan olduğu aşikardı. Böylece Mikati, Baabda yolunda ilk tökezlemesini yaşadı ve Avn ile toplantısından somurtkan bir yüzle ayrıldı. Buna paralel olarak, Mikati’nin görevlendirilmesinden birkaç gün sonra, eski Cumhurbaşkanlığı İşleri Devlet Bakanı OTV kanalında katıldığı bir programda,” Mikati, Hariri’nin yolunu takip eder ve koşullarında diretmek isterse, o da Hariri gibi uçar” diye konuştu. Sanki anayasanın hükümeti kurma süreciyle görevlendirdiği başbakanlar, Baabda Sarayı’nın çatısına konup, uçan kuşlarmış gibi!
Avn akımı milletvekillerinden Mario Avn geçen Çarşamba günü yaptığı açıklamada şunu sorgulamıştı; muhalif grup hükümeti kurmak istiyor mu yoksa istemiyor mu? Tek ilgilendikleri bahaneler ve argümanlar üreterek zaman kaybetmek. Görünen o ki yakın gelecekte bir hükümet yok. Mikati'nin davranışları Hariri'ninkine benziyor, açıklamaları belirsiz. Hükümeti kurma niyeti olmadığına inanıyoruz.
İlginç, Mikati başından beri Avn'ın sarıldığı yerine getirilemeyecek ve anayasaya aykırı koşullarla çarpışan Hariri'nin yolunu izleyeceğini söylemişti. Avn da ilk andan itibaren, “Saad’a vermediğimi Necib’e vermeyeceğim” demişti. Buna karşılık Mikati, “Eski başbakanlar kulübünün bana verdiği yetki, Hariri'nin çizdiği yoldan taviz vermemeye bağlı” diye konuşmuştu.
Soru şu; Mikati ne zaman uçacak? Zira aşağıdaki koşulları karşılamayan hiçbir hükümetin Avn’ın onayını almayacağı artık netleşti. Bu koşullar şunlar; engellenen üçte biri, doğrudan ya da dolaylı elde etmek. Mikati ile istişare ederek tüm bakanları seçmek. Bütün Hristiyan bakanların seçiminde son sözü söylemek. Ayrıca Avncı’ların üstlendiği ve elektrik ile barajlardan kaynaklanan Lübnan’ın kamu borcunun yarısından, yani 50 milyar dolardan sorumlu olan bakanlıklara da uzanması beklenen mali dosyalarla ilgili soruşturmaları takip etmek için adalet bakanlığının Ahd kotası içinde yer almasını sağlamak. Daha da önemlisi, cumhurbaşkanlığı ekibinin önümüzdeki genel seçimleri kontrol etmesi, bilhassa Avn akımının popülerliğindeki dikkat çekici gerilemenin gölgesinde seçimleri ve tüm süreçlerini detaylarıyla denetlemesi için içişleri bakanlığını elde etmek. Avn’ın hükümetin kuruluşuyla ilgili en önemli, ilk ve son gayesinin ise, Özgür Yurtsever Hareketi’nin lideri damadı Cibran Basil’in siyasi geleceğini garanti altına almak olduğu aşikâr.
Söylendiği gibi devreye bir de Avn’ın Şii maliye bakanının ancak onun onaylayacağı bir ismin olabileceği konusunda diretmesi, ayrıca sosyal işler bakanlığıyla ilgili yeni anlaşmazlık girdi. Avn bu bakanlığı istiyor, çünkü finansman kartlarının dağıtımından sorumlu. En yoksul ailelere dağıtılacak yardımlar, Dünya Bankası tarafından finanse edilecek söz konusu kartlara göre dağıtılacak. Ancak açlık, hastalık ve yoksulluğun pençesinde kıvranan ve fiilen taş devrine dönen bir ülkede finansman kartlarının, yardım temelli bir seçim kartına dönüşmesi garip ve beklenmedik değil. Nitekim Dünya Bankası, Lübnan’ın eski haline dönmesi için 12 ila 15 yıla ihtiyacı olduğu tahmininde bulundu. Bu noktada Avn, Lübnan’ı teslim aldığından daha iyi bir şekilde teslim edeceğini söylediğini hatırlıyor mu bilmiyorum. Ama şimdi yine onun söylediği gibi Lübnan’ın artık cehennemde olduğu açık.
Kaynaklarının dediğine göre Mikati, fazla beklemeyecek. Hızlı bir şekilde hükümeti kurabileceği konusundaki aceleci güvenine rağmen, öncelikle anayasayı, ikincisi dini grubunu, üçüncüsü dostları eski başbakanları sırtlarından vuracak “Sünni Brütüs” olmayı kabul etmedikçe, sınıra ulaşmış bulunuyor. Görevden çekilmesi, Cumhurbaşkanı tarafını Lübnanlıların ve dünyanın önünde tamamen açıkta ve savunmasız bırakacak. Çünkü Cumhurbaşkanının ekibinin, kendisini ve damadı Cibran Basil’i kurtarmasına yardımcı olması için dizginlerini elinde tuttuğu bir hükümet istediğini üçlü bir şekilde (Mustafa Edib, Saad Hariri ve Necib Mikati) teyit edecek. Cumhurbaşkanı anayasaya göre ülkenin koruyucusu olduğunun farkında mı? Bölgenin süsü olan Lübnan’ın ilkel bir mağaraya, hatta ölü canlarla dolu bir mezarlığa dönüştüğünü biliyor mu? Ne elektrik ne de asansörler, dondurucular, su, akaryakıt, hastaneler, ilaç, ekmek, gıda, internet, bankalar ve dış dünya ile bağlantı kalmadı. Yalnızca, ülkenin boyunları kesecek bir devrime ihtiyacı varken ancak yolları kesebilen bir halk kaldı.
TT
Lübnan: Sünni bir Brütüs aranıyor
Daha fazla makale YAZARLAR
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة